İyi okumalar...
"Efendim Murat abi.", "Kızım sen neredesin?!", "Abi evdeyim nerede olacağım."," Nöbet listesine bakmadın mı sen?", "Şey, hayır.", "İdare edebildiğim kadar ettim Bade. Ama gel artık.", "Tamam abi ama haberim yoktu. Neyse geliyorum he-" suratıma kapatmıştı. " Allahım ya. Daha yeni geldik görevden. ", "Ne oldu?", "Bugün benim nöbetim varmış. Yeni listeye bakmadım ben." dedim mızmızlamarak. " Tamam ben bırakırım seni.", "Gerek yok. Arabanı bana versen yeterli olur.", " Cevabını bildiğin şeyleri tekrarlatma." dedi ve tekrar uzandı. Bende dolabın karşısına geçip üniformamın tişörtünü giyindim. Sonra gömleğimi. Kamuflajımı çıkardım. "Bu niye bu kadar büyük?" dedim altıma bakarak. "Hahahaha benim kamuflajım o. Seninkiyle karışmış olmalı." dedi. Oflayıp onun tarafından kamuflajımı alıp giyindim. Aynanın karşısına geçip saçımı ördüm. Rimel sürüp parfüm sıktım. Silahımı alıp kılıfına koydum. Şarjörleri de yan tarafına. "Hadi." dedim ve beremi aldım, katlayıp omzuma yerleştirdim. Aşağı indik. Botlarımı giyindim ve bağcığımı da kendim bağladım:) Arabaya ilerledik. _____________ "Görüşürüz." dedim ve yanağından öptüm. Oda öptü. "Görüşürüz canım." indim. Elimi başıma koyup kısa selam verdim gülerek. Ve arkamı dönüp ilerledim. Ben içeriye girince de gitmişti. Saate baktığımda gece 2'ye geliyordu. Hemen Murat abinin yanına ilerledim. "Abi.", " Bir daha ki sefere listeye bak lütfen." kafamı sallayıp yanındaki masaya geçtim. İmzalanacak dosyalar konulmuştu. Hemde bir sürü. "Bu gece kafeterya da kim nöbetçi abi?", "Hasan." kafamı salladım. Telefondan numarayı tuşladım. "İyi geceler Hasan. Benim odama iki kahve. Orta şekerli.", "Tamam komiserim. Hemen." dedi. Kapattım. Arkama yasladım. Telefonuma bildirim geldi. Baktığımda Kazım müdürdendi. " Bugün geç geldiğin için yarın tüm gün mesai." demiş. Elimle anlıma vurdum. "Ahh. Acıdı."," Kızım manyak mısın? Ne vuruyorsun kendine.", "Abi ya. Yarın da tüm gün mesaideymişim.", "İyi oldu." dedi mırıldanarak. "Duydum!", "Banane." dedi ve omzunu silkti. Kapı tıklatıldı. "Gel.", "Buyurun amirim, Murat abi buyur." dedi kahveleri uzatarak ve selam vererek çıktı. Dosyaları açıp bakmaya başladım. İmza gerekenleri imzalayıp tarihine göre dosyaya koyuyordum. Saate baktığımda gece 04:30'du. "Abi.", "Efendim.", "Acıktım.", "Ne yemek istersin?", "Abi dürüm gömelim mi? Soğansız ama. Bir sonraki sefere soğanlı.", "Dürüm mü? Bu saatte ben dürüm yemem." suratımı astım. "Tamam abi." dedim ve odadan çıkıp kafeteryaya ilerledim. "Hasan bana bir tost yapıver.", "Neyli olsun amirim?"," Peynirli." kafasını salladı. "Odama getirirsin." dedim. Çayımı alıp odaya geri döndüm. Tekrar dosyalara döndüm. Kapı tıklatılınca gözlerimi ovalayıp " Gir." dedim. Tostum gelmişti. Tostumu alıp yemeğe başladım. Tostum bittikten sonra dosyalarla ilgilenirken tekrardan kapı açıldı. Murat abi elinde poşetle geldi. "Gönlüm el vermedi." dedi ve poşeti masama koydu. Yanıma gelip tek koluyla sarıldı. "Kıyamam abisi ben sana." dedi. "Yaa. Teşekkür ederim abii." dedim ve masanın önündeki sandalyeye oturduk. Ortadaki küçük sehpahanın üzerine çıkardık turşu, ayran falan. Yemeye başladık. Saate baktığımda 6:30'du. "Abi bittim ben." dedim kafamı masaya yaslayarak. "Bende vallahi." dedi. Gözlerimi kapattım. Boynumdan öpülmesiyle yerimden sıçradım. "Ateş?", "Hm.", "Ödüm koptu. Saat kaç?", "8:45." kalkıp ona sarıldım. Kollarını belime dolayıp masaya oturdu. Benide kendine çekti. "Yoruldun mu?" kafamı evet anlamında salladım. "Tamam akşam gidince uyursun direk.", "Akşam eve gelemeyeceğim.", "Ne demek gelemeyeceğim?", " Müdür geç geldim diye tüm mesai daha kitledi.","Tamamda sen hamilesin. Bilmiyor mu bunu?" dedi beni kendinden ayırarak. Omuzlarımı silktim. "Ben konuşurum olmaz öyle. Ben alırım nöbetini.", "Hayır.", "Bade-", "Hayır dedim Ateş." dedim. "Bende hayır dedim Bade hanım." dedi kollarını önüne bağlayarak. Gözlerimi kıstım. " Aslında çok iyi olur ama sen olmazsan olmaz." dedim. Gülüp tekrar kendine çekti. "Konuşacağım müdürle." kafamı salladım. "Hadi bakalım timi toplayalım artık." dedi elini sırtıma koyarak. Onunla birlikte ilerledim. Bizimkiler içtima alanında bekliyordu. "Günaydın herkese.", "Günaydın amirim." dediler. Hiba Nur'un yanına geçip göz kırptım. "Günaydın arkadaşlar. Bugün atış eğitimi yapıyoruz. Poligona geçin." dedi. İlerlemeye başladık. "Nasıl ilk günün?","İyi amirim." dedi Hiba. Gülümsedim. "Artık çömez sensin.", "Evet amirim ben kurtuldum." dedi Baran yanıma gelerek. Güldüm. Elimi omzuna attım " Evet sen artık çömez değilsin. Kıdemli çömezsin." dedim göz kırparak. Herkes gülmeye başladı. Baran da omzunu silkip önden yürümeye başladı. Poligona geldiğimizde Ateş herkesi ikişer ikişer eşleştirdi. İlk önce benle Melek'tik. "Çık!" adımlayarak başladık. Çömelerek hedefe sıkmaya başladık. Herkes yaptıktan sonra silahları bıraktık. "Herkes çok iyiydi." dedi Ateş. Sonra devam etti. "Bade hariç. Sürekli dış atış yaptı." dedi. Sinirlerini bozdu yine. Beylik tabancamı aniden çıkarıp ayağının 2 adım önüne sıktım. Bir anda sıçradı. "Bir dahakine ayağını vururum. Iskalamam merak etme." dedim ve arkamı döndüm ilerlerken silahımı boşa alıp kılıfına koydum. _________________ "Hadi çıkalım." dedi Ateş yanıma gelerek. Omzumu silktim. "Nöbetim var git sen." eğilip boynuma başını gömdü. " Şakaya hiç gelmiyorsun. Nöbetini sildirdim hadi. Gün alacağız bugün." kafamı sallayıp ayağa kalktım. Klimayı kapattım. "Hadi." dedim elini tuttum. Evlilik dairesine gelmiştik. Düğün salonunu belirlemiş sadece boş günlerine bakıyorduk. "3 gün sonra ve 2 hafta sonra boş yerimiz var sadece." dedi görevli adam. Ateş bana döndü. "Tamam 3 gün sonrası uygun bize. Nikah, düğün beraber olacak zaten. O yüzden sorun yok." dedim görevliye dönüp. "Tamam efendim. İlk önce şurayı imzalamalısınız. Ödemeyi de düğünden sonra." dedi. Gösterdiği yere imzamızı attık. El ele oradan çıkıp arabaya ilerledik. Arabaya bindiğimizde Melek'i aradım. "Bana bak 3 gün sonra düğünüm var. Yarın izin alıp alışverişe gidiyoruz. Söyle diğer delilerede." dedim. "Ayy tamam devrem o bende." gülümseyip kapattım telefonu. Eve vardığımızda üzerimizi değiştirdik. Aşağı indik. Ateş oturunca bende kucağına oturup ayaklarımı uzattım. "Ne yemek istersin? Ne yapalım?" dedim ona bakarak. "Sen bilirsin. Öyle özellikle istediğim bir şey yok." dedi kafasını geriye yaslayıp. Elimi kaldırıp adem elmasına koydum. Oda hareket ettirmeye başladı. "Aiiy.", "Ne oldu?" dedi gülerek. "Garip." dedim boğazımı ovarak. "Hadi ne yemek yiyelim acıktım ben? " dedim. "Makarna olur mu?", "Hmm, olabilir. - Elimi karnıma koyarak- Babası yaparsa olurmuş. Öyle diyor.","Allah Allah." dedi elini karnıma koyarak,güldü. " Yapalım bari." kucağından kalkıp koltuğa geri uzandım. Televizyonu açtım. "Ateeeeş!!??" diye bağırdım. Koşa koşa geldi içeriden. "Ne, ne ne oldu? Doğuruyor musun? Geliyor mu? Yaa!" diye sorular sormaya başladı. Kendimi tutamayıp güldüm. "Yavrum iyi misin? Ne doğurması? Daha 2 aylık benim yavrum. Anneme söylemedik. Haber verdin mi diye sorucaktım. " derin bir nefes verip elini anlına vurdu. "Allahım ne günahım vardı benim?" dedi. Gözlerimi kıstım. Yavaşça kalktım. "Ne dedin sen??" gözlerini kocaman açtı. "Ne dedin Ateş?", "H-hiçbir şey. Bir şey demedim." dedi ayağa kalkarak. "Aferin." dedim ve geri uzandım. O içeri girince tekrar gülmeye başladım. Annemi aradım. "Alo anne.", "Efendim kızım?", "Nasılsın, ne yapıyorsun?", "Ne yapayım kızım, torunuma patik ödüyorum. Sen ne yapıyorsun? Ateş nerede?", "Mutfakta yemek yapıyor. Şey dicektim. Anne bizim düğün 3 gün sonra.", "Ne!?" telefonu kulağımdan çektim. "Anne ne bağırıyorsun ya. Kulağım gitti.", "Tamam yarın alışverişe gideceğiz o zaman.", "Zaten gidicez annem. Onu söyleyecektim bende. Devrelerim de gelecek. Ben seni alırım", "Tamam kızım. Öpüyorum görüşürüz.", "Bye Bye anne." dedim ve kapattım. "Hadi gel hazır!","Tamam!" dedim ve kalktım. İçeri gidip masaya oturdum. Çatalı alıp yemeğe başladım. Ama ağzıma attığım makarna çok tuzluydu. Yüzümü buruşturdum. Ama hemen düzelttim. "Güzel olmuş mu?" Üzmemek için bir çatal daha attım ağzıma. "Hmm. Çok güzel." dedim. Gülümseyip o da yemeğe başladı. Ama öksürmeye başladı. Suyu uzattım. "Neresi güzel bunun Bade? Çok tuzlu." dedi suyundan yudumlayarak. "3-4 kaşık atsan yeterli olurdu." dedim mırıldanarak. "Tamam sen geç içeri. Ben tekrar yaparım." dedim ve ayağa kalktım. ***** "Tamam gerek yok dışardan söyleyelim bir şeyler.", " Canım istemiyor." dedim omzumu silkerek. "Senin canın ne istiyor Bade söylesene?" dedi ayağa kalkarak. Elimdeki tabağı tezgaha bıraktım. Ona döndüm. " Hiç bir şey." dedim. "Bade iyilik de yaramıyor sana, ben seni anlayamıyorum." dedi az bir sinirle. " Yaramıyorsa yapma iyilik falan. İstemiyorum." dedim gözlerine bakarak. "Off yeter be!" dedi ve bardağı yere fırlattı. Gözlerim dolu dolu ona baktım. Şimdi bu siniri neydi? "Kendine gel Ateş!" dedim ve odaya çıktım. Göz yaşlarım benden izinsiz akıyordu bile. Sinirle bağırarak makyaj masanın üstündeki herşeyi yere fırlattım. Dolabının karşısına geçip hemen pantolon giyinip silahımı belime taktım. Ve aşağı indim. " Bu saatte nereye gitmeyi planlıyorsun?! " kolumu tutan Ateş'e döndüm. Kolunu ittirdim. Tekrar tuttu. "Ateş kendine gel! Son kez söylüyorum! Daha fazla kırma kalbimi..." sona doğru sesim kısılmıştı ağlamaktan. Elini ittirdim. Gözlerimi sildim. Telefonumu alıp cebime koydum. Dışarı çıktım. Bir yandan ağlıyor bir yandan da yürüyordum. Hormonlardan dolayı üzerine gitmiş olabilirim ama anlaması gerekirdi. Bir anda sinirlenecek bir şeyde yoktu ortada. Gözlerimi sildim. Savaş'ı aradım. 2. çalışta açtı. "Alo." sesi uykuluydu. "Uyuyor muydun?", "Bade? Ne oldu? Sesin bir garip. İyi misin? ", " Savaş yanıma gelebilir misin? Yada beni alır mısın?", " Tamam, tamam geliyorum. Konum at." kapattım telefonu. Kaldırıma oturdum. Konum attım. Elimi başıma koyup ağlamaya devam ettim. Canım yanıyordu. Hemde çok fazla. Arkamdan bile gelmemişti. Bu kadar mı bıkmıştı benden? Bu kadar çabuk mu sıkılmıştı? Önüme düşen ışıkla kafamı kaldırdım. Savaş gelmişti. Arabadan inip önüme çöktü. Yüzümü avuçlarına aldı "Kardeşim, canım ne oldu?" dedi endişeyle baktı gözlerime. "Ateş bıktı benden." dedim hıçkırarak. Beni kendine çekip sarıldı. Ellerini saçlarıma koyup hafifçe okşadı. "Güzelim olur mu öyle şey? Seven adam bıkar mı? Çok seviyor seni. Neden bıksın?", " Çok agresif davranıyorum Savaş. Hormonlardan dolayı olduğunu biliyor. Neden alınıyor?" beni kendinden ayırıp gözlerime baktı. " Bıkmaz Bade. Asla bıkmaz. Belki kavga ederiz veya birbirimizi üzeriz ama ne olursa olsun hep severiz, vazgeçmeden. " dedi." Savaş, sen, benden bıkmazsın değil mi?" gözleri dolmuştu. Gülümseyip tekrar sarıldı." En zor zamanımda yanımdasın, kardeşim gibisin. Ben senden nasıl bıkarım cadı? " dedi gülerek. Burnumu çekip gözlerimi sildim." İyi varsın Savaş. İyi ki arkadaşımsın." dedim. Elimi tutup ayağa kaldırdı." Hadi gel Melek evde bekliyor.", "Ben rahatsızlık vermesem?", "Olur mu öyle şey? Gel bin hadi." dedi. Geçip arabaya bindim. _________________ "Canım, hoş geldin." dedi Melek sarılarak. Bende ona sarıldım. "Hoş buldum canım." dedim. "Gel hadi." dedi elimden tutarak salona götürdü. "Ben sütlü bir kahve yapayım. Savaş içiyorsun değil mi?" Savaş kafasını salladı. Melek gidince Savaş yanıma oturdu. " İstersen konuşabilirim Ateş ile Bade.", "Hayır, hayır. Sakın Savaş. Lütfen. Zaten istese o arardı." dedim bakışlarımı yere indirip. Silahımı çıkardım "Kızım dur ne yapıyorsun? Koy onu geri yerine." diye sıçradı Savaş aniden. "Ya sakin olsana. Masaya koyacaktım. Kılıfını takmadım. Belim acıdı." dedim ve masaya bıraktım. Elini kalbinin üzerine koydu. "Sen manyaksın Bade." dedi. "Evet öyleyim." dedim kafamı sallayarak. Melek içeriden tepsiyle girdi. Kahveleri alıp içmeye başladık. Melek sessizliği bozarak "Savaş hadi sen yukarı çık.", "Niye kızım ya? İstemiyor musun beni?", "Çıksana Savaş. Özel konuşacağız. Kız kıza." dedi Melek. " Tamam o zaman odamdayım." dedi ve gitti. Melek yanıma yaklaşarak "Ne oldu? Anlat bana." dedi. " Ateş'i kendimden bıktırdım. Ne olacak ki başka?" dedim. Yine gözlerim doluyordu. "Yaa kıyamam. Kuzum ne bıkması ? Ateş enişte bıkar mı senin gibi kızdan? Bulmuş da bunuyor senin gibi kızı." dedi tek koluyla sırtımı sıvazlayarak. " Savaş da aynısını söyledi. Ama Ateş'i ilk defa böyle gördüm. Yani operasyon meselesinden sonra. Bardak fırlattı yere. Yeter dedi. " dedim gözlerimi silerek." Hayır, hayır saçmalama. Bir şeye sinirlenmiştir, sana patlamıştır. Savaş da aynı öyle geçen haftalarda bana yumruk attı. " dedi yanağını göstererek. Hissizce güldüm." Hadi gel odanı göstereyim yat sende. " dedi. Kafamı salladım. Odaya girince "Eşofman tarzı bir şeyin var mı? Savaş'ınki de olabilir sıkıntı yok. " dedim ona dönerek. Kafasını salladı. Gidip şort getirdi. Üzerimi değiştirdikten sonra gelip yatağa yanıma oturdu. "Kuzum bunlarda geçer, Ateş senden bıkmaz, sen Ateş'den." dedi gülümseyerek. "Olur ya; Halledemeyiz bazı şeyleri, Bir çok şeyi de mahvederiz. Ağlar, sonra el ele tutuşur beraber güleriz. İşte yanımda olsaydı; Sen yine de her koşulda Yanımda ol demek isterdim." dedim gözlerimi silerek. Melek ayağa kalkıp kapıya ilerledi. "Belkide dersin." dedi. Savaş ile birlikte Ateş'i içeriye itip kapıyı kilitlediler. Kapıya ilerleyip vurdum. "Açın şunu! Savaş?!" ikiside açmıyordu. Pes edip camın yanındaki koltuğa oturup bacaklarımı kendime çektim. Cama döndüm. Ateş de yatağa oturdu. "Bade..." kafamı çevirip gözlerine baktım. Kızarmış ve şişmişti. "Ben bir an si-", "Sen bir an sinirlendin Ateş. Biliyorum. Benden sıkılıp bıktığını da. Agresif tavırlarım yüzünden sürekli sinirlendiği de. Sorun yok bu yüzden." dedim ve hızlıca gözlerimi sildim. Tekrar cama döndüm. Bir anda koltuk altlarımdan tutup kucağına aldı ve tekrar yatağa oturdu. Kafamı göğsüne yasladı." Senden asla sıkılmam, bıkmam. Asla. Bunu kafandan çıkar. Sinirlenmiyorum ben sana. Çünkü ben senin o agresif tavırlarına, asi oluşuna aşık oldum. Her kaşlarını çattığında yada gözlerini kısıtığında tekrar aşık oluyorum. Onları görebilmek için sürekli sinir ediyorum seni. Tabi bu gün ayağımdan vurma şeyini saymazsak. " dedi kısaca gülüp. Bende kısaca güldüm. " Hormonlardan olduğunu da biliyorum. Ama bugün işten dolayı sinirliydim. Sende inat edince sana patladım. " dedi. Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. " Peki. " dedim. Hala gözlerimiz birbirimizdeydi. Yaklaşmaya başladı. Öptü. Bende karşılık verecektim ki bir anda kapının kilidi ve kendisi açıldı hemen toparlanıp arkamı döndüm." Aaa şey biz yanlış zamanda geldik sanırım. Ya Melek hemen barıştılar baksana. Bu işe yaradı gerçekten." dedi Savaş çocuk gibi sevinerek. Melek'le el çakıştılar. " Kapatalım biz kapıyı. Hıhı iyi geceler." dedi Melek ve kapıyı çekti. Ateş ile birbirimize bakıp gülmeye başladık." Uykum geldi " dedim kucağından kalkarak. Çarşafı kaldırıp içine girdim. Ateş de yanıma uzandı. Ona doğru kayıp kolunun üzerine yattım. Bana sıkıca sarıldı ve iyice kendine çekti (Multide) ." İyi geceler güzelim.", "İyi geceler." dedim ve gözlerimi kapattım.
İyi geceler tatlı okuyucularım❤️ Beğenmeniz dileğiyle. İyi geceler, iyi okumalar🖤🦅⚡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKBÖRÜ |TAMAMLANDI |
Ficção AdolescenteBir kız düşünün... Annesinin biricik kızı, babasının prensesi.. Bu kız düşmana korku, dosta güven veren isimsiz kahramanlardan. Daha Polis Özel Harekat'taki ilk senesiydi ama yaşadıkları bir ömre bedeldi. Gelin hep birlikte bu kızın neler yaşadığın...