İyi okumalar...
Her hikayenin sonu mutlu bitecek diye bir şey yokmuş. Onu öğrendim şu hayatta. Ne oldu derseniz Ateş 1 sene önce, şehit oldu. Özel göreve gitmişti. 2 hafta sonra kapımızı çaldılar. Komiser Ateş CEYLAN şehit oldu dediler. Çok can sıkıcı değil mi? Ben bu hayatta 3. kez kaybediyorum, en sevdiğim, en değer verdiğim insanları. Eliz için güçlü durmak zorundayım ama yapamıyorum. "Anne. Anne." kafamı kaldırdım. "Efendim canım.", "Daldın anne.", "Yok canım. İyiyim. Acıktık mı bakalım?", "Anne Baran dayım aramıştım seni çağırdım duymadın. Ben konuştum.", "Önemli değil kuzum. Ne dedi?", " Akşam her zamanki parka gelin dedi. Bende neresi dayı dedim. Annen bilir dedi.", " Evet biliyorum kızım. Babanla birlikte gittiğimiz park vardı ya. Orası. " dedim." Ve acıktım evet . " dedi bana sarılarak. Koluma doladım onu. Sarıldım sıkı sıkı. Kokladım. "Canım kızım benim." O Ateş ile benim kızımdı. Bana Ateş'den kalan tek yadigardı. Kafamı geriye doğru yasladım. Eliz kafasını kaldırıp elini adem elmamın olduğu yere koydu ve güldü. Gülünce bende oynattın biraz. Elini çekti hemen "Aiiy.", "Ne oldu meleğim?" dedim gülerek. "Garip, anne.", "Hadi ne yiyelim acıktım ben?", "Hmm makarna yap anne. Senin ellerinden şöyle. Mmmm." dedi. O an gözlerim doldu. / Elimi kaldırıp adem elmasına koydum. Oda hareket ettirmeye başladı. "Aiiy.", "Ne oldu?" dedi gülerek. "Garip." dedim boğazımı ovarak. "Hadi ne yemek yiyelim acıktım ben? " dedim. "Makarna olur mu?", "Hmm, olabilir. - Elimi karnıma koyarak- Babası yaparsa olurmuş. Öyle diyor.","Allah Allah." dedi elini karnıma koyarak,güldü. " Yapalım bari."/ Eliz aynı babasıydı. Her huyu, her tavrı, her şeyi. Aynı Ateş gibiydi. "Meleğim benim. Hemen yaparım ben sana. Neyli yapayım?","Yoğurtlu tabiki." dedi ellerini çırparak. Gülümsedim ve kalktım. Mutfağa girdiğimde yüzüm tekrardan düştü. Ellerim titremeye başlamıştı yine. Doktorun yazdığı sakinleştirme hapını alıp içtim. Tencereye su koyup ocağa bıraktım. _______ "Eliztoş gel hadi." tabağı bıraktım masaya. Koşarak geldi. "Çok güzel koktu anniş." gülümsedim. "Hadi ye bakalım." dedim çatalımı elime alıp. Yemeye başladı. Yerken mmmm gibi sesler çıkarıyordu. Gülümseyip bir çatal makarna attım ağzıma. "Babam da olsaydı keşke. O daha güzel yapardı bu makarnayı." dedi suyundan yudumlayarak. Çatalı bıraktım. "Anne üzülme. Ben babam da olsun diye dedim." dedi ellerini sallayarak. "Biliyorum bebeğim. Hayat kızım işte. Bizlerde bu hayatın bir oyuncağı. Canı istediğinde alır, canı istediğinde bırakır." dedim. "Anne üzülme. Üzülmek bizi bozar. Sen diyordun. Yas yok intikam var diye. Ben babamın intikamını alacağım." dedi çatalını bırakarak. Eliz 4,5 yaşındaydı. Böyle cümleler kurması sizce de şaşırtıcı değil mi? Şaşırdım bende. "Annecim. - gözlerimi sildim- Hadi yemeğini ye. Dayılar fazla beklemesin." dedim. "Doydum anne. Ellerine sağlık." dedi yanıma gelerek. Öptü. "Üzerimi değiştirelim anne hadi." dedi elimden tutup kaldırarak. "Sen seç kızım. Ben buraları toplayayım." dedim. Kafasını sallayıp çıktı. Tabakları lavaboya koyup bahçeye çıktım. Yere çömelip sessizce ağlamaya başladım. Kafamı kaldırdım gökyüzüne. Kapalı gibiydi hava. Esiyordu. "Neredesin Ateş ha? Neredesin? Biz söz vermemiş miydik ayrılmayacağız diye? Özledim seni can parçam. Kızımızda çok özledi seni. Ben dayanamıyorum Ateş. Tek başıma yapamıyorum. Sensiz yapamıyorum." gözlerimi sildim. " Seni çok seviyorum hayatım. Hemde çok. " dedim ve ayağa kalktım. Gözlerimi sildim. Derin bir nefes aldım." Anneee! " hemen toparlanıp içeriye girdim." Efendim kızım? "," Hadi anne geç kalacağız. " dedi elimden tutarak." Tamam canım. " odasına çıktık. Siyah tayt beyaz baskılı sweat çıkarmıştı. Yatağa oturtup giyindirmeye başladım. "Çorap da giyinelim. " dedim dolabına ilerleyerek. Beyaz gökkuşaklı uzun çorabını çıkarıp giydirdim." Kızım Zeus Doğan abin de mi?", "Evet anne." dedi ayağa kalkarak. Doğan Ateş'in en yakın arkadaşıydı. Biz sonradan tanışmıştık onunla. Zeus' u gezdirmek için almıştı en son. "Dişlerini fırçala saçını ben toplarım." dedim kendi odama girip. İçerisi Ateş kokuyordu. O yokken yatakta hiç yatmadım. Onsuz yatmak istemediğim için, salonda koltukta yatıyordum. Tayt ve sweat giyindim bende. Aynadan kendime baktım. Çok kilo vermiştim yine. Silahımı çantama koyup saçlarımı topladım. Ateş'in bana verdiği siyah şerit yüzüğü parmağıma geçirdim. Ve zincirini boynuma taktım. Parfüm den iki fıs sıkıp Eliz'in odasına girdim, camın önünde duruyordu . " Eliz.Gel saçını toplayalım." dedim. Arkasını dönüp yanıma geldi. "Anne. Babamı gördüm." Şaşırdım. " Annecim ama baban-", "Anne babam oradaydı! Bana baktı. Gülümsedi! O babamdı!" dedi. Doktor böyle travmaların olacağını söylemişti. "Tamam kızım. Gel hadi." dedim ve yanıma çektim. Saçını toplayıp elinden tuttum. Aşağı inip ayakkabılarımızı giyindik. ____________ "Savaş, bu ay mı göreve gidiyor?" ye sordum Melek'e. "Evet bu ay. Tam zamanı belli değil ama. Hayırlısıyla dönüp gelse.", "İnşallah canım." dedim. "Ee Bade abla. Alışabildin mi?", "Neye Baran?", "Ateş abinin yokluğu." dedi. Güldüm. "Hayat işte Baran'ım . Yüzümüz güldü, yüreğimiz gülmedi .. Güvendikçe aldandık, sevdikçe kaybettik. Canım dedik, canımız yandı .. Gülüm dedik, gülümüz soldu. Sıcacık kalbimiz soğudu, buza döndü. Sustuk. Sabrettik. Yüreğimiz yandı. İyi olanlar değil, iyi oynayanlar kazandı. " dedim ve önüme döndüm. " Bade " sesin geldiği yöne dönünce Turgut başkanı gördüm. Hemen ayağa kalktım. " Başkan. Siz?", "Bade bak buraya toplanma sebebimiz aynı.", "Ne oluyor başkan? Murat abi? Baran? Kaya?" hiçbirinden ses çıkmıyordu. Ares ve Eliz'i Melek alıp götürdü parka doğru. Görüş açıma birden Ateş girdi. Olduğum yere çakıldım resmen. Hayal görüyordum muhtemelen ama bu hayalin bitmesini istemiyordum. Yavaş adımlarla ilerlemeye başladım. Her adımında kalbim biraz daha çarptı. Her adımımda göz yaşlarım daha fazla akmaya başladı. Elimi ürkekçe uzattım. Yanağına dokundum. Kirli sakalları, çökmüş gözleri. " S-Savaş." dedim arkamı dönüp. Yanıma geldi hemen. "B-ben hayal görüyorum d-değil mi?" sona doğru sesim titremişti. "Bade. Sakin ol." dedi elini sırtıma koyup. " Kızım nerede benim? Eve gitmemiz lazım bizim." dedim çantamı alarak. "Bade dur!" başkan seslendi. Arkamı döndüm. "Bade Ateş. Yaşıyor kızım." deyince iyice çakıldım yere. " Hayır, hayır. B-ben hayal gördüm sadece." dedim anlımı tutarak. Birden belime bir kol dolandı. Tanıdık koku tanıdık doku. Kafamı kaldırdım. " Yaşıyorsun gerçekten.", "Güzelim." deyince boynuna sarılıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Dizlerim tutmadı. Yere çöktük. "Ateş. Ateş rüya olmasın bu, Ateş." dedim yakasını tuttum, anlımı göğsüne koydum. " Bade'm, hayatım,can parçam benim. Bana bak." eliyle yüzümü avuçladı. "Buradayım. Buradayım. Özür dilerim canım. Özür dilerim, özür dilerim." dedi fısıldayarak. o da ağlıyordu . Biraz sakinleşince ayrıldım ve ayağa kalktım. Gözlerimi sildim. "Neredeydin sen Ateş?", "Güzelim görev-", "Ya başlarım görevine! Nasıl acı çektik kızımla ben biliyor musun?! Bilmiyorsun! Sakinleştirici kullanıyorum , bir senedir her Allahın günü, her allahım gecesi ağlıyorum ben biliyor musun?! Şurası nasıl yandı biliyor musun?!" dedim kalbimi göstererek. Bana doğru bir adım attı. Geriye çekildim." Dokunma bana Ateş. " dedim. O sırada bir bağırma sesi geldi. Arkamı döndüm. Eliz koşarak geliyordu." Babaa! " koşarak üzerine atladı. Kafasını Ateş'in boynuna koyup hıçkırarak ağlamays başladı. "B-Biliyordum ben b-baba." dedi daha sıkı sarıldı. Savaş yanıma gelip sarıldı. "Sakin ol Bade. Onun bir suçu yok biliyorsun ki." diye uyardı. Kafamı salladım gözlerimi sildim. "Hepsi benim yüzümden Bade. Ben Ateş'i tehtit ettim süreceğime dair. Bir tek o biliyordu bazı şeyleri. O gitmek istemedi. Ama ben zorladım." Turgut başkana döndüm. " Börü biliyor muydu?" kafasını salladı "Sadece Murat ve Adnan." dedi . Onlara döndüm. Güldüm. "Çok iyi ya. Gerçekten. Biliyordunuz ama bana bir şey söylemediniz öyle mi? Murat abi? Adnan abi? " kafalarını yere eğdiler. Geriye doğru sendelendim. Melek yanıma geldi hemen . "Bade.", "Melek götür beni. Nefes, nefes alamıyorum artık." dedim titreyen elimle sudan içerek. "T-tamam. O zaman herkes eve gitsin. Biz Bade ile geliriz. Savaş Eliz ile Ares sana emanet." dedi kolumdan tuttu. Eliz Ateş'in kucağından inip yanıma geldi. "Anne iyisin değil mi?" yanına çömeldim. " Annem, meleğim. Ben biraz Melek teyzen ile hava alsam olur mu?", "Tamam anne. Ben babamlayım." dedi. Son kez hasret kaldığım yüze baktım. Ve ilerledik. Boş bir banka oturduk. Ağlamaya başladım yine. "Bade, abarttın sanki canım biraz. Ha? Adam özel görevdeydi. Özel. Belki bilmezsin içeriğini ama, söylenmiyor be gülüm. Haklılar." dedi sırtımı sıvazlayıp. "Melek ben ne yapacağımı, ne diyeceğimi bilemedim. Beynimden vurulmuşa döndüm. Aklım almadı yaşıyor olduğunu." dedim gözlerimi sildim. "Biliyorum canım, biliyorum. Savaş kaybolduğunda. Bende ilaca başlamıştım. Seninkinden daha ağır ilaçlar. Biliyorum nasıl hissettiğini ama, bu tepkini Ateş hak etmedi." dedi....
Selamlar canikolarrrııımmm. Dedim ki biraz saçma bir dönüş yapayım. 2. Bölümde gelecek. Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar, iyi geceler🦅🖤⚡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKBÖRÜ |TAMAMLANDI |
Teen FictionBir kız düşünün... Annesinin biricik kızı, babasının prensesi.. Bu kız düşmana korku, dosta güven veren isimsiz kahramanlardan. Daha Polis Özel Harekat'taki ilk senesiydi ama yaşadıkları bir ömre bedeldi. Gelin hep birlikte bu kızın neler yaşadığın...