14. bölüm

812 48 7
                                    

Günümüz ✨

Kalbim eriyordu. Kollarımın arasında tam bir saattir sakinleşmesini bekliyordum. Onu konuşmaya bile ikna edememiştim

"Ağlamanı kesmek için ne yapmam gerekiyor Jongin, dayanamıyorum artık, lütfen kendine gel"

"Jongin lütfen artık ağlama. Ne yapacağımı bilmiyorum"

Daha çok ağlıyordu. Bunu kontrol etmek zor olacaktı. O kadar sıkıyordu ki kemiklerim acıyordu. Yine de Jongin iyi olacaksa kemiklerimi bile kırabilirdi.

"Bütün kemiklerimi kırsan dahi yine de sana sarılırım Jongin. İlk önce iyi ol"

"babamı çağırmamı ister misin?"

"Jongin ne olur bir şey söyle!"

"Yine mi susacaksın!"

"Artık sekiz yaşında bir çocuk değilsin. Beni kızdırıyorsun."

"Bırak beni babamı çağırmaya gidiyorum."

"Sana bakması gerekiyor"

Jongin hıçkırıkları arasından zorla konuştu.

"ta..mam. Dur. Gitme.. Sehun.. beni bırakma"

"Sadece bana sarılmanı istiyorum"

Sehun Jongin'i uzaklaştırdı. Yüzünü tutarak kendisine bakmasını sağladığı

"o zaman ilk önce üzerini giy ve sonrasında yatağa kollarıma gel. Söz veriyorum sabaha kadar kemiklerimi sıkmana izin vereceğim"

Jongin yavaşça ayağa kalkmıştı. Bunun gerçekleşmesi iki saati bulmuştu. Titreyen vücuduyla kıyafetleri alıp giyinmeye çalışıyordu. Onu rahatlatmak için pijamaları uzatıyordum. Aslında giydirmek istedim ama izin vermedi. Ardından yatağa uzandım ve yanıma pat pat yaptı. Şaka yapmaya çalışıyordum.

"Hadi.. çabuk gel.. Linda sevgilisinin bu kadar ağlak olduğunu biliyor mu?"

Tepki vermesini umarak gülmüştüm ama hiçbir tepki vermiyordu

"tamam tamam söylemeyeceğim, kızma. Sadece sabaha kadar seni seveceğim"

Jongin panoya uzandı. Üstte duran fotoğrafları çıkardı. Eliyle koymuş gibi bulmuştu kumsalda birbirimize ilk kez sıkıca sarıldığımız o fotoğrafı. Polisler bizi bulduğunda gözlerimize patlattığı o flaşlar ile uyanmıştık. O fotoğrafı babam sonradan gidip karakoldan almıştı. Ve onu sakladığımı Jongin beş sene önce öğrenmişti. O zaman bile böyle bir krizi yaşamamıştı. "Ne oldu Jongin? Linda'yla ne yaşadın? Niye böylesin?"

Resmi alıp bağrına bastırdı. Ağır adımlarla yatağa yanıma girdi. Hâlâ 8 yaşındaki o cılız esmer ayağında ayakkabı olmayan yabanisin gözümde Kim Jongin.

Kollarımın arasında kocaman bedeniyle küçücük kalmıştı. Göğsüne bastırdığı fotoğrafı ile birlikte göğsüme gömdüğü yüzünü hiç bana göstermeden iç çekerek uykuya daldı. "Sonunda uyudun. Peki ya ben nasıl uyacağım. Seni böyle görmüşken nasıl kendime gelip uyumayı göze alabilirim. Sabaha kadar seni izleyeceğim"

Yavaşça alnına öpücük kondurdum. Nefes alışını göğsümde hissediyordum. Uyanık olsa kalbimin atışını duyacağına emindim. Onu o kadar çok seviyordum ki kiminle sevgili olduğu hiç önemli değildi. Sonunda bana dönecek olmasa bile hep hayatını kurtarmış en yakın arkadaşı olarak göreceği çocukluk arkadaşı olsam bile sevgimi sana haykırmak istiyorum.

"Jongin seni seviyorum. O kadar çok seviyorum ki ölecek gibi hissediyorum"

itirafımı her yanımda uyuduğunda yapıyordum. Aslında gözlerime baktığı her saniye de yapıyorum. Ama asla duymuyor. Lisenin o ilk günü söylemeyi planladığım itiraf gerçekleşmemişti. Yüzüne söyleyemesem de 4 senedir haftada birkaç kez onu sevdiğimi uykusunda haykırıyordum.

best friends - SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin