11. bölüm

782 47 7
                                    

Sehun isyanla ayağını yere vurdu

"baba, bu tuhaf yerde yaşamak istemiyorum! Televizyon bile çalışmıyor. Seul'e dönmek istiyorum"

"insanların bize ihtiyacı var Sehun, burayı seveceksin. Televizyondan daha eğlenceli şeyler bulacaksın kendine. Yan evde bir çocuk gördüm senin yaşlarında onunla tanışmaya ne dersin?"

"istemiyorum. Gördüm uzaydan gelmişim gibi bakıyor. Beni burada istemediği çok belli. Kesinlikle beni sevmeyecek"

Babası gülümsedi. Yumuşak ses tonuyla her zaman olduğu gibi sakince oğluna anlatmayı tercih ediyordu

"eğer kendini güzelce tanıtırsan sevecektir. Benim Sehun'umu istemeyen başka birini henüz görmedim"

Ardından göz kırpıp oğlunun burnuna dokunmuştu

Çocuk bilmiş bir tavırla kafasını salladı. "O çocuğun beni istemeyeceğine eminim"

"büyüyünce buradan gideceğim"

babası kendinden emin çocuk karşısında gülmeden edemedi

"Hımm bir düşüneyim. Üniversite için Seul'e dönmene izin verebilirim. O zamana kadar bizimle bu köyde yaşayacaksın, Küçük bey!"

Babamın adı Nat, doktordu. Gönüllü olarak buraya yerleşmek istedi ve hayatımızın geri kalanını bu insanlar ile geçireceğimizi söyledi. Bu köydeki insanların ona ihtiyacı olduğunu kabul ediyorum ama yine de arkadaşlarımdan ayrılmak istemiyordum. Bir kez olsun fikrimi sormadı. Işığın bile olmadığı bu köyde yaşamak istemiyordum. Buraya geleli çok olmamıştı. Bu küçük köy bana göre değildi. Seul'u şimdiden çok özledim. Yan evden gelen sesler de cabası. Arkadaş olacağım tek bir kişi yok. Arada vücudunun çeşitli yerlerinde morluklar olan çocuk ile karşılaşıyorum. "Bana düşmanı gibi bakıyor. Tam bir yabani. Kesinlikle tırmandığı ağaçlardan düşüp duruyor ya da vahşi hayvanlar ile savaşıyor olabilir üstü başı yırtık. Ayakkabı bile giymiyor. Beni asla sevmeyecek"

~~~~

Babam annemi de alıp uslu çocuk olmamı söyleyerek doğum yapmak üzere olan kadının yanına gitti. Canım çok sıkılıyordu. Gece gündüz her zaman bu köyde anneme ve babama ihtiyacı olan birileri oluyordu. Şimdi ise yatağımda dönüp duruyordum. "Uyumak istemiyorum"

"Bu tuhaf köyde oyun parkı bile yok acaba yan evdeki çocuk ne yapıyor? hiç sesini duymadım. Dilsiz olabilir mi? Ona mutlaka sormalıyım. Babamla annem gittiğinden beri evlerinden sesler geliyor. Kesin babasıyla oyun oynuyordur. Belki ağaca tırmanıyorlardır. Beni oyunlarına katmak isterler mi acaba? O çocuk beni kesin istemez. Babam denememi söyledi. Hıh, Yine de onlara bakacağım"

Sessizce hareket ediyordum. İlk önce onu gözlemleyip sonrasında konuşacaktım. Bahçelerine girdiğim zaman evden gelen seslerin oyun sesi olmadığını anlamıştım. Atılan çığlıkları duyduğumda çok korkmuştum. Hemen duvarın arkasına saklandım. Pencereden evin içi gözükmüyordu. "Ne yapacağım?"

Buradan babamın gelip gelmediğini görebilirdim görünce onu yardıma çağıracaktım. Tam o anda kapı açıldı. Koşarak önümden geçen çocuk her zaman gördüğüm yabaniydi. Peşinden iri yarı bir adam çıktı. Açık kalan kapıdan içeriye baktığımda yerde kanlar içinde yatan kadının yanına koştum. Göz göze geldiğimizde çok korktum. Ne yapacağımı bilmiyordum.

"iyi misiniz teyze? Beni duyuyor musun?"

"bana bir şey anlatmaya çalışıyor"

Annie zorla konuşuyordu

"Jongin'i kurtar, sana yalvarıyorum oğlumu kurtar!"

"teyze sen çok kötü durumdasın. Babamı bulmalıyım o seni iyileştirir."

Kadın elimi tuttu

"Jongin'i kurtar. Lütfen onu kurtar! Pol onu öldürecek!"

"Jongin kim? O yabaniyi mi diyorsun? O büyük adamdan mı kurtaracağım! Bunu nasıl yapabilirim ki"

Yine de ayaklarım gittikleri yere doğru koşmaya başladı. Sonunda onları bulmuştum. Yabani çok ağlıyordu. "Ne yapmalıyım?"

Ağacın arkasında görülmeyeceğimi bilsem de çok korkuyordum.

"Ona yardım edemem. Ben kimseye yardım edemem. 8 yaşında küçücük bir çocuğum. Hemen eve dönmeliyim. Tamam eve git Sehun ve babanı bekle"

Tam geriye dönecekken gelen çığlık ile yerimde dondum

"baba lütfen bırak anneme dönelim! Uçurumdan korkuyorum"

Adam ensesinden tuttuğu çocuğu uçuruma doğru sürüklüyordu

"ben senin baban değilim. En başında bunu yapmalıydım. Annen seni getirdiği gün öldürmeliydim!"

"baba lütfen affet! daha çok çalışacağım. Doğduğum için özür dilerim. İyi bir çocuk olacağım. Sana hep bakacağım. Lütfen affet baba!"

"YETER! bana baba demeyi kes! hem sana bir haberim var annen öldü onun yanına gitmen gerekiyor. Seni o zengin piçe götürürsem elimden alır. Polisler de cabası. İkinizden de aynı anda kurtulacağım!"

Çocuğun çığlıkları ormanda yankılanıyordu.

"anneme gidelim ne olur bırak beni baba"

"annen öldü diyorum. Başıma bela olacaksın. Kes ağlamayı velet birisi duyacak"

Adam kemerini çıkarıp yabaninin ellerini bağlıyordu. "Ortaya çıkmalıyım"

"ölmedi annem. Yalan söylüyorsun. ÖLMEDİ ÖLMEDİ"

"kes artık yalvarmayı seni kimse duyamaz. Bak aşağıda deniz var. Karanlıkta ne güzel gözüküyor. Bana seni yemek istediğini söyledi. Seni özlemeyeceğim ufaklık"

attığı kahkaha ile çocuğu uçurumdan fırlattığında tüm vücudum donmuştu.

"Hayır yabani ölmedi. Ölemez! Ne yapacağım baba"

Adam sudan gelen sesin ardından arkasına bakmadan koşmaya başladı.

best friends - SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin