20. bölüm

106 10 4
                                    

bir ay sonra ✨

Yine ders başlıyordu. Bir aydır bu şehirde hayalet gibi geziyordum. Mecburi olmadığı sürece kimseyle bir diyaloğum olmuyordu. Hoş bunun eksikliğini de hiç görmemiştim. Bir ayda tam beş defa tüm eşyalarımı toplayıp Jongin'e gitmek ve ona delicesine sarılmak için yola koyuldum. Her defasında kendimi bu şehirde kalmaya havalimanında nasıl ikna ediyordum hatırlamıyorum bile. Beni kabul etmeyeceği korkusundan burada yaşama eziyetini kendime yapmaya devam ediyordum.

Bankta oturuyordum. Geleneğim haline gelen her fırsat bulduğumda çizdiğim o portreyi çoktan tamamlamış yanımdaymış gibi seyrediyordum.

"Hey selam! Çok yakışıklı, sevgilin mi? Yoksa platonik mi?"

Bana mı diyordu. Yanıma sormadan oturan kız bir anda konuşmuş üstelik benim Jongin'ime bakıyordu.

"sevgilim değil sevdiğim"

"vay bu çok romantik dostum, bu okuldan mı?"

Ufak tefek kız spor kıyafetler içinde neşe içinde gülümseyerek Sehun'a bakıyordu. Sehun ise sadece şaşkındı

"hayır çok uzakta"

"Bu arada ben Nara. İlginç bir hikayen var gibi duruyor. Anlatmak istersen dinlerim"

"belki başka zaman. Şimdi gitmeliyim"

"hey hey dur bir aydır aynı sınıftayız robot gibi davrandığın için beni hiç hatırlamıyor olabilirsin. Birkaç sefer kalemini almıştım hani o zaman da adımın Nara olduğunu söylemiştim ama şu yakışıklıya bakarken yakalamadığım için dikkatini çekmemiş olmalıyım"

"Jongin"

"Ne?"

"Portredekinin adı Jongin diyorum. Yakışıklı değil"

"Umutsuz vaka derecesinde aşıksın değil mi dostum"

"neden bunu yapıyorsun? beni çözmüş her şeyi biliyormuş gibi konuşuyorsun."

"1 aydır aynı sınıftayız kimseyle konuşmayan sosyalleşmeyen tek kişi sensin. Benim de böyle insanlara karşı zaafım var. Aşktan ölmek üzeresin bunun için seni tanımaya gerek yok. Bence arkadaş olalım"

Kız elini uzatmıştı. Sehun kimseyle yakın olmak istemiyordu. Özellikle de Jongin'e yakışıklı demiş bir kızla.

"üzgünüm cidden gitmeliyim"

"ismin ne aşık adam"

Sehun sonunda elini tuttu

"Oh Sehun"

3 ay sonra ✨✨

Nara yine pijamalarıyla okula gelmişti. Bu kızın hiçbir şey umrunda değildi. Sehun koşarak ona doğru gelen kızı izliyordu

"Sehun Sehun Sehun babanla konuştun mu?"

Ah yine mi bu konu

"evet"

"ee ne yapıyormuş tıp zorlamış mı? Jongin de etrafta ölü gibi mi dolaşıyormuş?"

Sehun'un gözleri kocaman açıldı.

"ben ölü gibi dolaşmıyorum Nara"

"haha çünkü kendini izlemiyorsun. Tam bir ölüsün. Her an can çekişiyormuş gibi davranıyorsun. Daha açık konuşmamı ister misin? Neyse bunu boş ver hadi söyle ne yapıyormuş"

"soramadım. Babamın bahsetmesini bekledim ama yemin etmiş gibi aylardır tek kelime lafını etmiyor. Jongin'in sosyal medyasında da tek bir oynama yok. Kafayı yiyeceğim"

Sonuna doğru gözleri dolmaya başlamıştı

Y"arkadaşım sen kafayı yemişsin niye sormadın. Anlaşmıştık bu sefer soracaktın. Endişe etmekten başka bir şey yapman gerekiyor"

"Ya kötü bir şey olduysa Nara. Ya annemle babam bilerek saklıyorsa"

"Buldum bana numarasını ver ondan hoşlanan kızlardan biri gibi davranıp bütün hayatını beş dakika içinde önüne dökeyim"

Sehun sıkıntıyla ofladı

"dalga geçmeyi kes Nara!"

"Ahaha onun kalbini çalarım diye korkuyorsun değil mi?"

"nefes alamıyorum. Onu görmek istiyorum Nara"

"o zaman burada ne bekliyorsun dostum. Çık karşısına ve onu al."

"yüzüme bile bakmayacak"

"bir inat uğruna terk edilsem ben de bakmazdım"

"Arkadaşı olduğun kişi benim Nara."

"Her neyse dostum şimdi ağlamayı kes ders başlamak üzere. Bir yolunu bulacağız. Şimdilik iyi olman için onun nasıl olduğunu öğrenmen gerekiyor. Yoksa delireceksin"

Dersler bitmişti. Cafede oturup bir şeyler yerken Nara Sehun'un telefonunu aldı ve ona doğru uzattı

"Hadi ara"

"kimi?"

"anneni, babanı, Jongin'in annesini herhangi birini ara işte"

"Selam Annie teyze nasılsın? Ben.. sana.. şey.. Jon.. yani nasılsın diye sohbet etmek istediğim için aramıştım"

Annie bu iki çocuğu da iyi tanıyordu. Sehun'un neden aradığını da biliyordu. Kimsenin yoluna taş koymak istemiyordu. Jongin'in ruh gibi etrafta dolaştığını gülmeyi bile unuttuğunu söylerse Sehun buna dayanamaz hemen buraya gelirdi.

"Çok iyiyim bebeğim. Seni çok özledik. Daha sabah annenle ne kadar çabuk büyüdüğünüzü konuşuyorduk. Jonginle zaten görüşmüşsündür. Tıp dersleri çok ağır her gün iki saatlik yol gidip geliyor yüzünü inan görmekte zorlanıyoruz. O kadar neşeli ki görmen lazım. Söyleyeceğim sana beyaz önlükleri ile fotoğraf atsın. Arkadaşlarıyla bu gece içmeye gidecek o yüzden şu anda evde değil. Sen nasılsın oğlum?"

"İyiyim Annie teyze. Sadece sizi çok özlüyorum. İyi olmanıza çok sevindim. Lütfen kendinize iyi bakın"

Bir süre konuştuktan sonra telefonu kapatmışlardı

Annie mutfakta yemek yiyen ve zayıflamış düşüncelere dalmış oğluna baktı onu duymadığı için şanslıydı "üzgünüm yavrum bu sizin iyiliğiniz için"

Nara ağlamaya başlamış Sehun'un elinden telefonu aldı.

"arkadaşım iyiymiş işte niye ağlıyorsun şimdi onu ele geçirme planını devreye sokacağız bana güven"

"Çok mutluyum Nara. Şükürler olsun. Onun kötü olduğunu hissedip duruyorum. Kalbimi teskin edemiyordum. Annesinin huzurlu sesini duymak her şey için yeterliydi"

Küçük serserileri ayırdım diye bana kızmayın. Hikaye kendiliğinden akıyor...

best friends - SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin