3. bölüm

935 46 14
                                    

Sonunda trene binmişlerdi

"vay canına dostum. Tren çok yüksek sesli. Rüzgarın esmesini hissediyor musun? Aşırı havalıyız."

Jongin'in aksine Sehun'un ailelerden habersiz bu gezi içine hiç sinmiyordu. Oturduğu yerden oflayarak camdan sarkan Jongin'i izliyordu.

"Jongin etrafında olan şeylere uzaylı görmüş gibi bakıp bağırıp durmaktan vazgeç"

Jongin bir anda ona bakmıştı. Memnuniyetsiz oturan arkadaşı bir de onunla dalga mı geçiyordu?

"benimle dalga geçmenin cezasını ödeyeceksin Oh Sehun!" Diyerek üzerine hopladı. Altına aldığı çocuğu gıdıklıyordu.

"Ah Jongin dayanamıyorum. Bırak beni ahaha lütfen bırak tamam dalga geçmeyeceğim"

Üzerinden kalkan çocuk bu sefer de dizlerine yatmıştı

"bütün gece bunun için plan kurdum Sehun. Çok yoruldum. Tren durunca kalkarım biraz uyumam için müsaade et."

Dedikten sonra hiçbir zaman izin almadığı bacaklarda gözlerini kapatmıştı.

Benimle yaşıt olan bu çocuk o benim en yakın arkadaşım. 2 saatlik bu yola onun için geldim. Dizimde yattığı her an ona bakarken nefesimin hızlandığını hissediyorum. Bunun sebebini daha önce sorgulamadım. Sadece o ne isterse dünya o şekilde gerçekleşsin istiyorum. Trene bindiği anda yüzünde olan mutluluğu görmek istiyorum her daim yüzünde o heyecan olsun istiyorum. İçinde kopan fırtınaları biraz olsun azaltsam bu bana yeter. Bir gün yanımdan gidecek diye düşündüğüm zaman bile boğazımı düğümlenirken buluyorum.

Devamlı attığı kahkahalar gözlerini her kapattığında gördüğü kabusları örtmek içindi. Köye girdikten sonra eve kadar koşarak gitmesi hepsini oyun olarak yapıyor olsa da gerçeği bildiğim bir sırdı. "Anne yemek" cevabından korktuğu bir seslenişti. Gözlerinde görmeyi sevdiğim ışık en çok bana bakarken parlıyordu. İşte bu parlaklık onu ilk gördüğüm andan beri her geçen gün beni ona daha çok bağlıyordu. Dizimde yatan hep o olurdu çünkü benim en güzel aktivitem onu uyurken izlemekti. Onu seyre dalmıştım ki tren büyük bir gürültüyle durdu.

"Jongin uyan geldik, inmemiz gerekiyor."

Kolumdan tutup beni oradan oraya çekiştiriyordu

"Jongin ağzını topla kasabada da bunların hepsinden var. Şimdiden yoruldum"

"bu kadar çok insan yok ve dükkanlar gerçekten büyük dostum"

Dur demeye kalmadan bir dükkanın içine daldı.

"ne istemiştiniz çocuklar?"

Kolundan tutup dışarıya çıkarmak için adım atmıştım

"şey... biz.. tam çıkıyorduk ajushi"

Jongin her zamanki gibi beni duymuyordu. Takı mağazasında ne işimiz var. Hem paramız bile yok. Bana heyecanla bir çift gösterdi

"bak onlar kendilerine yüzük bakıyorlar."

"arkadaşlar genelde kolye alır çocuklar. Yakın arkadaş mısınız? Sizin için harika bir arkadaş kolyem var"

Gururla elini omzuma atıp kendine çekti

"biz en yakın arkadaşlarız"

"burada tam ikiniz gibi zıt kutupların birbirini tamamladığı arkadaş kolyesi var ister misiniz?"

İstemiyorum onu. Neden istemediğimi bilmiyorum ama istemiyorum. Evet o benim en yakın arkadaşım. O zaman neden o kolyeyi görmek bile istemiyorum.

"gerek yok teşekkürler"

"Sus Sehun. Lütfen ajushi bize o kolyeleri gösterin"

"Jongin kolye istemiyorum"

"parayı dert etme dostum. Bugün hazırlıklı geldim. Kolyeleri bizim için alacağım"

Satıcının elinden kolyeyi alıp boynuma taktı. Yüzüne kondurduğu kocaman gülümseme ile

"İşte oldu. Bu kolye artık çıkmayacak bana söz vermelisin! Bu sayede asla ayrılmayacağız. Hep yanımda olacaksın Oh Sehun"

Yine ne demek istiyordu bu böyle. Bana istediği her şeyi yaptıracak gücü vardı. Sonuçta o arkadaşımdı ve arkadaşlar birbirlerinin isteklerine değer verirdi. Kolyeyi takmayı kabul etmekteki tek sebebim arkadaş olmamızdı. Söylediği sözlerin kalbimi çarptırması arkadaş olduğumuzdan kaynaklıydı.

"Tamam Jongin. İstediğin gibi olsun. Bu kolye asla çıkmayacak" ardından diğer kolyeyi alıp boynuna taktım "ve bu kolye de asla çıkmayacak en yakın arkadaşım Kim Jongin"

Jongin yanağıma sulu bir öpücük kondurduktan sonra parasını ödemişti. Sahi bu kadar parayı nereden bulmuştu. Umarım eve gidecek kadar para ayırmıştır.

~~~~

"Oha Sehun saate bak geri dönmeliyiz. Tam iki saat sonra evde olmam gerekiyor!"

Kolumdan tutup yine sürüklüyordu. Zar zor yetiştiğimiz trene bindik rahat bir nefes alabilmiştik. Tüm paramızı kolyelere yatırdığımız için 6 saattir aç geziyorduk. Jongin çoktan dizlerimde uykuya dalmıştı. Daha trenden indikten sonra yürüyeceğimiz yarım saatlik yol vardı. "Ah Jongin ben nasıl sana uydum"

Gözlerim boynunda takılı olan kolyedeydi.

"Bu kolye huzursuz hissettiriyor..."

Ardından gözlerimi kapattım çünkü daha fazla düşünecek bir şeyim yoktu. Birbirini seven bütün arkadaşlar gibi biz de kolye almıştık hepsi bu.

~~~~

best friends - SekaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin