6

5.5K 519 685
                                    

Felix'in Anlatımından;

Alarmdan önce kalkmıştım, ne kadar sinirli olduğumu en iyi ben bilirim. Alarm çalmadan kalkmak ne Felix. Kafayı mı yedin sen?

Banyodaki işlerimi halledip odaya hızlı adımlarla tekrar döndüm. Changbin hyunga yakalanmak istemiyordum. Dünden sonra yüzüne bakabileceğimi sanmıyordum, utançtan ölmek üzereydim.

Kendi kendime güldüğümü fark ederek kafamı iki yana salladım. Ama nedense mutlu hissediyordum ve içimden gülmek geliyordu. Belki de ilk kez onunla bu kadar yakın olduğumuz içindi bu mutluluğum.

Üzerime geçirdiğim siyah bol tişörtü yırtık pantolonumun içine soktum. Kırmızı saçlarım ve sarı neon ayakkabılarım ile kombinim tamamlanmıştı. Kolye ve yüzük gibi aksesuarları da taktığımda tamamen hazırdım. Bir dakika parfüm sıkmayı unutmuştum. Evet, şimdi hazırdım.

İlk kez bu kadar siyah giyinmiştim. Kendimi belalı kötü çocuklar gibi hissediyordum. Acaba Changbin hyungda mı böyle hissediyordu? Bu yüzden mi sürekli siyah giyiyordu, gördüğüm kadarıyla insanlar ondan korkuyordu. Ama onun gerçekten korkutucu bir görüntüsü vardı. Birde üzerine karşısındakini öldürmek ister gibi bakan gözleri eklenince korkmamak elde değildi.

Yatağımdan sırt çantamı alarak odadan çıktım. Changbin hyung da odasından çıkıyordu. Hızlı adımlarla önden giderek herhangi bir konuşmayı engellemeye çalıştım. Zaten benimle doğru düzgün konuşmuyordu, konuşunca da sürekli kızıyordu.

Gittiğimizi sanarak kapıya doğru yürüyecekken çantamdan geri çekilmiştim. Vücudum Changbin hyunga çarparken utançla kafamı yere eğdim.

"Kahvaltı edeceğiz."

Onu takip edip mutfağa girdim. Çantamı boş sandalyelerden birine bırakarak ona yardım etmek için yanına gittim.

"Ayağımın altında dolaşma."

Moralim bozulmuştu ama bunu belli etmemeye çalışarak sandalyeye oturdum. Duygularını çok iyi saklayan biri değildim. Olur olmadık yerlerde gözlerim doluyordu ya da birden gülüyordum.

"Siyah yakışmış."

"Ne?"

Şaşırmış olmam normaldi. Çünkü o bana hiçbir zaman güzel şeyler söylemezdi. Beni her zaman kötü biri olarak görmüş ve buna göre davranmıştı. Şimdi böyle şeyler söylemesi bende ağlama isteği uyandırıyordu.

"Tekrar etmeyeceğim."

Kısık sesle teşekkür ederek bana yaptığı sandviçi yemeye başladım. Ama onunki yoktu, sadece bana yapmıştı. "Sen yemeyecek misin?"

Kafasını iki yana salladı ve telefonuna tıklamaya devam etti. Birine mesaj yazıyor olmalıydı. "Erken saatlerde kahvaltı yapamıyorum." 'Bunu biliyorum aptal' diye bağırmak istesem de sustum. Onunla ilgili birçok şeyi biliyordum, onun aksine.

"O zaman bana neden yaptın?"

Elinin saniyelik durduğunu görmüştüm. Rahat bir tavırla omuzlarını silkti ve oturduğu yerde geriye yaslandı. "Dışardan yiyemediğini söylemiştin."

Dolan gözlerimi kırpıştırdım ve yüzüne bakmaya devam ettim. "Yani benim için mi yaptın?" Suratında garip bir ifade vardı. Çözememiştim, bunun için de uğraşmadım. Çünkü ağlamamaya çalışmakla meşguldüm.

Aptal gözlerim sadece bir kere istediğimi yapın!

"Ağlıyor musun?"

Kafamı iki yana sallayarak elimle yüzümü kapattım. Bana iyi davranması, benim için bir şeyler yapması hüngür hüngür ağlamak istememe neden oluyordu. Bu kadar duygusal olmaktan nefret ediyordum.

Hate or Love? | ChangLix ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin