Felix'in Anlatımından;
"Hyung, kendini nasıl hissediyorsun?"
Chan hyung gülümseyerek dudaklarını ısırdı. Baba olma düşüncesi onu fazlasıyla heyecanlandırıyor olmalıydı.
"İçimde tarifi imkansız bir mutluluk var. Baba olacağıma hala inanamıyorum."
Gülümseyerek sırtını sıvazladım. "Baba olmak sana çok yakışacak bence." Geçen gün Jisung'un ısrarıyla sarıya boyattığım saçlarımı karıştırarak kocaman gülümsedi. Ortaya çıkan gamzelerine parmaklarımı bastırarak kıkırdadım. Geçen 1 hafta da Chan hyungla çok yakın olmuştuk.
"Flörtleşmeniz bittiyse gidelim artık Chan."
Min Seo noonanın sert çıkan sesine karşılık ellerimi yanaklarından çekerek gülümsedim. Tabi sahte bir gülümsemeydi bu. Chan hyung el sallayarak yanımdan kalkarken karşılık vermedim. Min Seo noona bundan rahatsız oluyor gibiydi. Onu ilk gördüğümde sevmiş olsam da şu an ona karşı nötrdüm. Çünkü birkaç gündür sürekli Chan hyung ve benim hakkımda saçma imalarda bulunuyordu. Bundan elbette rahatsızdım ama hamile olduğu için bu triplerini normal karşılıyordum.
"Changbin'e geldiğimi söylersin, görüşürüz."
Onlar gittikten sonra canım sıkılarak yerimden kalktım. Ne yapacağımı düşünürken aklıma gelen fikirle salonda gezmeyi bırakıp mutfağa koştum. Changbin hyunga yiyecek güzel bir şeyler hazırlayabilirdim.
Ne yapacağımı bilmeyerek telefonda gezinirken birden gözümün önünde muffin ve donutlar belirmişti. Ağzım sulanırken saate baktım. Changbin hyungun dersinin bitmesine yaklaşık 40 dakika vardı. Benim dersim olmadığı için gitmemiştim.
***
Kendimi ağlamamak için zor tutarken mutfağa kısa bir göz attım. Savaş çıkmış gibiydi. Yere dökülmüş unlar, duvarlara bulaşmış çikolata sosları ve her yere dağılmış olan süs malzemeleri. Çikolata ve undan üzerimde de vardı.
Çoktan yarım saat geçmişti ama bu kadar dağınıklığa rağmen ortada ne muffin ne de donut vardı. Hiçbir şeyi becerememiştim. Sinirle yere otururken eşofmanıma bulaşan vıcık çikolata sosu midemi bulandırmıştı.
"Felix, buranın hali ne?"
Kafamı kaldırdığımda gördüğüm yüz bana son derece haklı bir şaşkınlıkla bakarken utançla kafamı geri eğdim. Ben cevap vermeyince dizlerinin üzerine çökerek üzerime eğilmişti.
"Özür dilerim, sana sürpriz yapmak istemiştim. Ama beceremedim."
Gülerek kafasını iki yana sallamış tekrar ayağa kalkmıştı. Benim de kalkmama yardım ederken kızmadığı için içten içe seviniyordum. Şu aralar bana biraz tersti.
"Git duş al, ben burayı hallederim." Sevinçle ona sarılacakken geri çekilmişti. Hala mı benimle konuşmadığını düşünürken yüzümü elleri arasına alarak beni kendine çekmiş ardından dudaklarıma öpücük kondurmuştu.
"Sana hala kızgınım, ama seni özledim."
"Saçımı boyattığım için benimle konuşmuyordun, çok mu kötü olmuş? istersen tekrar boyatayım."
Gülerek yanağıma bulaşan çikolatayı parmağıyla silmiş ardından parmağını emmişti. Bu hareketi dikkatimi dudaklarına vermeme neden olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hate or Love? | ChangLix ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | Seo Changbin, üvey kardeşi Seo Felix'den nefret ediyordu. ~ "Nefretin de aşkın bir parçası olduğunu biliyor muydun? Bizim kaderimiz birlikte yazıldı, Felix. Sana ulaşmak için önce zorlukları aşmam gerekiyordu, çünkü güzel olan her şey...