Hyunjin'in Anlatımından;
"Jeongin, lütfen aç kapıyı."
Sakin tutmaya çalıştığım sesim sinirimi belli ederken kapıya yeniden vurdum. Yarım saat önce evine gelmiştim. Kapıyı açmıştı fakat benim olduğumu gördüğünde yeniden kapatmaya çalışmıştı. Ondan güçlü olduğum için zorla açmıştım ama şimdi de kendisini odasına kilitlemişti.
Canımı yakan tek şey ağlama sesleriydi. Kapıyı tekrar tıkladım. Değişen bir şey yoktu, açmamak için inat ediyordu.
Bu durumda olmak istemezdim ancak Seungmin'i gördüğümde kanım kaynamıştı. İtiraf etmek gerekirse ondan hoşlanmıştım.
Ama Jeongin'i seviyordum!
Ortada aldatma falan da yoktu. Sadece biraz konuşmuştuk o kadar. Birde birkaç iltifat etmiş olabilirdim.
"Aramızda bir şey yokken bunu fazla abartmıyor musun?"
Önce bir hıçkırık ardından kapıdan çıkan oldukça gürültülü bir ses. Her ne attıysa ağır olmalı ve onu sinirlendirmiş olmalıyım.
Yanlış bir şey mi demiştim?
"Jeongin, ağlama ve aç şu kapıyı. Son kez söylüyorum, çocuk değilsin sen."
"Beğenmiyorsan S-seungmin'e git."
Titreyen sesine dayanamazken geriye çekilerek boynumu çıtlattım ve kapıya güçlü bir tekme savurdum. Kapı anından açılırken bunun ne kadar kolay olduğunu düşünüyordum.
"Git buradan, seni istemiyorum artık. Git ve o çocukla aşkını yaşa!"
Yatakta dizlerini kendine çekmiş ve elleriyle yüzünü kapatmıştı. Uzun zamandır ağladığı için vücudu titriyordu.
Yavaşça yanına yaklaşarak yatağa oturdum. Elimi uzatıp saçlarını okşadığımda elimi itmişti. "Bu elinle ona su vermiştin."
Kıskançlık krizi başlamıştı anlaşılan.
"Jeongin, beni dinle."
Ellerini yüzünden zorla çekerek sulu yanaklarına kendi ellerimi yerleştirdim. Ne de güzel duruyordu yüzü avuçlarımın arasında.
Akan yaşları yenisi gelmesine rağmen bıkmadan siliyordum. "Bak güzelim, öncelikle özür dilerim. Yanlış yaptığımı kabul ediyorum."
Sildikçe yenileri gelen su damlalarını silerken gülümsemiştim. Beni kıskanması hoşuma gitmişti.
"Seungmin'den hoşlandım, bunu inkar etmeyeceğim. Ama seni seviyorum."
Bana hayal kırıklığı ile bakarken ne dediğimi tekrar tekrar düşündüm. Kötü bir şey dememiştim. "Eğer beni gerçekten sevseydin ona bakmazdın bile Hyunjin. Ama sen gelmiş bana ondan hoşlandığını söylüyorsun."
Haklıydı sanırım, hiç bu şekilde düşünmemiştim. Ellerimi iterek ayağa kalktı. Kendi gözlerini kuruladıktan sonra tekrar akmalarını umursamayarak bana kapıyı gösterdi.
"Jeongin, yanında kal-"
"Git."
Oldukça soğuk çıkan sesine nefret dolu bakışları da eklenince kafamı eğerek ayağa kalktım. İstemiyorsa zorlayamazdım, şuan o haklıydı.
"B-bir daha karşıma çıkma."
Kekelemese belki de bu söylediğine inanabilirdim. Ama gözleri bile bana ihtiyacı olduğunu söylerken ağzından çıkana nasıl güvenebilirdim ki?
"Bunu istemediğini ikimiz de biliyoruz. Özür dilerim Jeongin, bir daha böyle bir şey olmayacak. Söz veriyorum."
Ona doğru adım attığımda elini kaldırarak beni durdurdu. "Bir daha böyle bir şey olmayacak, çünkü seni bir daha görmeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hate or Love? | ChangLix ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | Seo Changbin, üvey kardeşi Seo Felix'den nefret ediyordu. ~ "Nefretin de aşkın bir parçası olduğunu biliyor muydun? Bizim kaderimiz birlikte yazıldı, Felix. Sana ulaşmak için önce zorlukları aşmam gerekiyordu, çünkü güzel olan her şey...