Jeongin'in Anlatımından;
"Ona kötü davranıyorsun. Ne oldu sana Minho? Changbin sana bir şey demiyorum bile. Çocuğu bir dövmediğin kaldı. Onlara böyle davranmaya hakkınız var mı sanıyorsunuz?"
"Sana ne oluyor Hyunjin? Sevgilin yanında işte, karışma sen."
Hyunjin'in beklemediğim çıkışıyla şaşırırken ona baktım. Gerçekten kızgın görünüyordu. Haklıydı, ben de kızgındım ama ağzımı açıp kalplerini kırmak istemiyordum. Hem onlar benden büyüktü, saygısızlık yapmak istemiyordum.
"Bana bir şey olmuyor Minho. Köpek gibi kıskanıyorsunuz işte, itiraf etmesi zor mu?"
Minho hyung avucuna doldurduğu kumları sıkarken Changbin hyung sessiz duruyordu. Derin düşüncelere dalmış gibiydi.
"Jisung seni seviyor Minho, hem de yıllardır. Çocuk senin için onca şey yaptı. Ona hep umut verdin. Peki sen Changbin, Felix'in sana olan bakışlarını göremeyecek kadar kör müsün cidden? Onu ne kadar kırdığının farkında mısın?"
Sakinleşmesi için Hyunjin'in elini okşadım. Bakışları saniyelik beni bulduğunda gülümseyerek göz kırptı. Ama ben endişeliydim, arkadaşları ile arası bozulacaktı.
"Hyunjin, seni ilgilendirmeyen şeylere karışma."
Changbin hyungun sert sesi hepimizi sustururken Hyunjin güldü. "Beni ilgilendirmez, kesinlikle. Siktirin gidin, ne haliniz varsa görün. Bundan sonra Hyunjin diye biri yok."
Elimden tutup beni de kaldırırken şaşkınlıktan ağzımı açamıyordum. Ne olmuştu şimdi? Onu durdurmaya çalışarak elini sıktım ama o son hızda yürümeye devam ediyordu.
Felix'in bakışlarını fark etmişti. Hyunjin, Felix'in Changbin'i sevdiğini anlamıştı.
Motorunun yanına geldiğimizde elimi bırakmıştı. Bırakmasıyla acıyan elimi tuttum. Öyle sert tutmuştu ki kopacak sanmıştım.
"Özür dilerim Jeongin, çok özür dilerim."
Elimi kendi elleri arasına almış öpüyordu. Gülümseyerek sarıldım ona, elim hala ellerinin arasındayken.
"Hyunjin neden? Arkadaşların ile aran açılacak."
Omuz silkti ve uzaklaştı benden. "Jisung'un ağladığını gördüm Jeongin, bu ilk değil üstelik. Daha önce de görmüştüm."
"Ama onlar senin en yakın arkadaşların." Omuz silkerek yere bakmaya başladı. Üzüldüğünü anlayabiliyordum.
"Felix ne alaka?"
Güldü ve saçlarımı okşadı. "Fark etmeyeceğimi mi sandın? Gözleri 'Changbin'e aşığım' diye bağırıyor resmen. Changbin sadece fazla kör."
Gülerek gökyüzüne baktım. Acaba şimdi Jisung ve Felix ne yapıyorlardı? Eniştelerinin onları nasıl savunduğunu anlatacaktım.
Hyunjin'in geriye çekilmesiyle ne olduğuna baktım. Minho ve Changbin hyung kaşları çatık ona bakıyorlardı. Kavga olacağını sanarken birden ikisi de ona sarılmıştı.
"Bir daha aptalca konuşup küfür edersen seni döverim Hyunjin."
Gülümseyerek izledim onları, bu sırada Minho hyung bana göz kırpmıştı. Hyunjin de onlara karşılık verirken mutlu olmuştum. Kaç yıllık arkadaşlıklarının bozulmasını istemezdim.
"Sen Jisung'dan, sen de Felix'den özür dilersen sizinle barışırım."
"Sarıldın ya."
"Ayıp olmasın diyeydi o."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hate or Love? | ChangLix ✔
Fanfiction| TAMAMLANDI | Seo Changbin, üvey kardeşi Seo Felix'den nefret ediyordu. ~ "Nefretin de aşkın bir parçası olduğunu biliyor muydun? Bizim kaderimiz birlikte yazıldı, Felix. Sana ulaşmak için önce zorlukları aşmam gerekiyordu, çünkü güzel olan her şey...