27. BÖLÜM

423 54 23
                                    

Jewel

Dudağımın kenarına giren ani bir sızıyla gözlerimi açmaya zorladım.
Ardından olanları hatırlamamla kendime gelmem uzun sürmemişti. Hızlıca etrafıma bakındım. Karanlık bir mekandı. Duvarın yetişemeyeceğim yükseklikteki yerinde küçük penceresi sayesinde ışık alan bir odaydı.

Dudağımın kenarına giren ikinci bir sızıyla bu sefer kontrol etme gereği duymuştum. Kan pıhtılaşmıştı... O yumrukla sadece dudağım patladığı için şükretmeliydim aslında. Hemen ardından boynumda baskı yapan bir şey hissettim. Elimle yokladım. Boynumu sıkan şeyin bir tasma olduğunu anlamam uzun sürmemişti.
Ben...
Herşeye baştan başladım. Bunu biliyordum. Bu lanet şeyin verdiği acıyı da biliyordum! Korkuyla, çıkmayacağını bilsem de, çıkarmaya uğraştım. Elimle bir boşluk bulup bu şeyi boynumdan atmaya çalıştım. Olmuyordu!

Üzerinde oturduğum yataktan kalktım. Gözlerim dolarken ayakta daha fazla duramamış yatağın kenarına çökmüştüm.
Korben...
Aktığını yeni fark ettiğim yaşları yüzümden bir bir silip onun beni bulmasını ümit ettim.
Dizilerimi kendime çekip yalnız başıma kaldığım bu loş odada öylece ağlamaya başladım. Tanrım ne kadar acizim böyle! Ama korkuyorum. Korben'i bir daha görememekten, evime dönememekten... Ağlamam daha da şiddetlenmişti. Ben... Ölmekten korkuyorum.

Odadaki yalnızlığım uzun sürmemiş kilitli olan kapı açılmıştı. "Bakıyorum, çok depresifiz. Yatağın yanına çömelmeler, ağlamalar?" bana doğru yürüyen kişiye baktım. Belki de benim iki katım büyüklüğünde, tek başıma alt edebileceğimden çok uzak kriterlere sahipti. Ben olanları daha idrak etmeye vakit bulamadan sanki bir tüymüşüm gibi beni hızlıca kollarına aldı ve daha bir kaç dakika önce üzerinden indiğim yatağa attı. Korku bedenime yayılırken iyice ümitsizliğe kapılıyordum. Ağlamayı bir kaç saniye önce kesmiştim fakat şuan bu sefer korkudan tekrar akmaya başlamışlardı. "Lütfen dur!" üzerime çıkan adamı itmeye çalışırken daha fazla konuşmamam için bir eliyle ağzımı kapattı.
"Neden ağlıyorsun? Ohh~yoksa duygulandın mı?" Ben hala onu atmaya çalışırken o neşeli ıslıklarla sanki ağlamamdan zevk alıyormuş gibi suratıma baktı. "Merak etme. Hızlı bir şekilde bitireceğim." dedi kulağıma fısıldarken. Benim korkum başıma geleceklerle iki kat artarken gözyaşlarım yatağın bir ucunu ıslatmıştı.
Daha Korben 'le bile bunu yapmamışken şuan bunu bir başkasıyla yapacak olma fikri beni ölesiye korkutuyordu! Ağzımdaki elini çekip, onu itmeye çalıştığım iki kolumu kavradı. İkisini de üstte tek eliyle birleştirip sıkıca sabitledi.
Ağzımı bırakmasını fırsat bilerek ona karşı bağırdım. "Sen bir canavarsın! Böyle bir şeyi yapma!" ağladığım için sesim titrek çıkıyordu.

Tepemdeki adam boşta kalan bir eliyle kıyafetinden bir parça çıkartıp odada boş bir alana attı. Daha sonra bakışlarını bana çevirdi. Yaptığından ve yapacak olduklarından gurur duyar gibi bir tavırla gülümsedi." Canavar? Bunu şimdiden kavraman güzel. Hem sana o kadar para verdim. Ama itiraf etmeliyim, verilen paraya değecek bir güzelliğin var. "

Kolunu boğazıma dayadı ve sıkıca bastırdı. Zaten kıpırdayamıyordum ne diye daha da sıkı tutmaya çalışıyordu beni! Ben nefes almakta gittikçe güçlük çekerken tepemdeki adam birşeyler demeye devam ediyordu. Lakin hiçbirşey anlamıyordum. Görüşüm bulanıklaşıyor gittikçe nefesim kesiliyordu. Cidden ölecek miydim böyle?..

Ben burada öleceğime inanmıştım ki odada büyük bir gürültü koptu. Ne olduğunu kestiremiyordum lakin üstümdeki adam beni salmıştı. Hemen sonrasında ise acı dolu çığlıklar odayı sardı. Yatakta doğrulmaya ve odanın ortasında olanlara bakmaya çalıştım. Bu... Sarayın askerleriydi. Korben de buradaydı! Rüya mı yoksa? Gözlerimi bir kaç kez hızlıca kapayıp açtım. O buradaydı. Gerçekti. Bana saldıran adamı altına alıp kanlar içinde bırakırken adam sadece acı bir şekilde bağırıyordu.
Umursamadım onu şayet benim gözlerim sadece Korben'deydi. Gerçek olduğuna emin olmak istercesine doğrulduğum yatakta ona ellerimi uzattım. "Korben..." Boğazım baskıdan dolayı ağrıdığı için sesim kısık çıkmıştı. Ama o duydu. Sinirden ve öfkeden turuncu - kızılın bir tonuna dönen gözleri benimkiyle buluştu. Yediği dayaktan yarı ölü duruma düşen adamı orada bırakıp benim yanıma koştu. Görevliler adamı dışarı çıkartırken Korben kollarını benim bedenime sardı, ben bu tanıdık kokuya kavuşmanın verdiği huzurla boynuna sarılmıştım. Ağlamaktan yorgun düşmüş olan gözlerim bu sefer de bu rahatlamanın verdiği hisle gözyaşlarını akıtmaya başlamıştı. Korben, önüme düşen saçları geriye atıp alnıma yumuşak bir öpücük kondurdu.
Ben ise onun bedenine kendimi iyice yapıştırmıştım. Nasıl bilmiyorum ama o benim kaderim. Benim için öyle. Korben için öyle değilse bile umrumda değil, ben hayatımın kalan tüm günlerini bunu ona kanıtlamak için geçireceğim.
Hoşuna gitse de gitmese de...

Yeni Dünya ||Tamamlandı||Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin