4. Bölüm : Gülüşündeki Yaralar Dikiş Tutmaz Küçüğüm

513 44 52
                                    

4.Bölüm ~ Ölü çiçeklerle dolu bir vazo gibi.

~


Boyun eğmiş olarak
ya da suskun, silik, uzlaşmış
çekip gitmek istemem bu karanlık
âlemden...

Alınmamış öcün duygusu bu
sorulmamış hesabın
gecesinde gündüzünde dişler
durur insanı...

İşte yine o duygunun
kefenden daha soğuk örtüsü
altındayım...

Ölmek istemem açıkçası
o örtüyü yırtmadan...
Yaşarken, içimdeki ateşi saçarak
yaşamalıyım.

Nihat Behram

~

" Karım olacaksın ."

" Atlas Uluhan'nın karısı Derin Uluhan olacaksın ve birlikte intikamımızı alacağız herkesten ! "

Benim kulaklarım az önce neler duymuştu? O bana ne teklif etmişti ? İnanmıyordum. Tam da şu an aklımı yitirmek üzereydim...

Yüzümde yalandan doğan gülümseme soldu ve yerine buz gibi bir ifade yerleşti . Titreyen elim kalbimin üzerine gitti ivedilikle.

" sen... Sen aklını kaçırmışsın ! Kafayı yemişsin sen ! "

" hayır. Kaçırmadım. Aksine hayatımda söylediğim en doğru şey. Evlenelim Derin Yiğiter."

Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar şoka girdiğimi hatırlamıyordum. Ölürken bile.

Ondan bir iki adım daha uzaklaştım ve öyle baktım.

" sen karşında kimin olduğunun bilincindesin değil mi? Hani hafıza kaybı falan yaşamıyorsun? "

" kesinlikle hayır. "

Benim telaşlı, çaresiz, şok dolu hallerime nazaran o öyle rahattı ki elinde bir tek keyif kahvesi eksikti !

" ben sana bir kere daha kim olduğumu hatırlatayım o zaman Atlas Uluhan. Ben senin babanın katilinin kardeşiyim. Hani haftalar önce öldürmek istediğin o kadınım....bilmem farkında mısın ?"

Benim ondan uzaklaştığım adımları o tekrar kapatarak bana yaklaştı.

" evet ne yazık ki her şeyin farkındayım Yiğiter ! İşte o yüzünden bunu istiyorum. İntikamı mı o soysuz ailenden en acı şekilse alacağım. Sadece ben değil sende alacaksın !" ben cevap veremeden devam etti.

" sen demedin mi bu hayatta babam için önemli olan tek şey itibarı diye? Hahh işte düşünsene Darhan Yiğiterin kızı bir suçlu ile evleniyor. Medyaya bu şekilde lanse edilecek ama baban için çok daha fazlası... Darhan Yiğiterin kızı bir katil ve mafya lideri ile evleniyor. Emin ol bu ölümünden daha baki olacak Derin. "

Söylediği tek bir anlamsız sözcük dahi yoktu. Haklıydı . Babamın ve abimin canını ölümümle yakamazdım belki ama ellerinden itibarını alınca YİĞİTER diye bir şey kalmazdı . Ama... Aması vardı işte !

" senin soyadını alacağıma ölürüm daha iyi Uluhan laneti ! " yüzüne atılan bir tükürtükten bile daha ağır olan sözlerim ile orayı terkettim. Fakat arkamdan onun sesini duydum.

" bekle ve gör !"

Onunla evlenmezdim ! Onunla hiçbir kaide de evlenmezdim ! Uluhan demek kan demekti, savaş demekti, acı demekti ! Medyayı elbette bende takip ediyordum .

Magazine yansıtılan sadece Ünlü avukat Atlas Uluhan suça karıştı ! Karıştığı suçlar ise son derece hafifti hatta hapse bile girmemişti ancak Abim ve Babamdan öğrendiklerim doğrultusunda çok tehlikeli bir mafya lideri , ellerinde kan, gözlerinde savaşı çağıran bir adam olduğuydu .

Ben intikam bile olsa bu laneti üzerime çekemezdim . Bana ayrılan odaya girdim ve yanan şöminenin başına oturdum. Soğuk bir geceydi. Karsın dağları kar ile kaplıydı tıpkı benim kalbim gibi . Ne olacağını düşündüm bir süre. Ne yapmam gerektiğini . Buradan gitmeliydim fakat nereye ? Kendimi pusulasını kaybetmiş bir denizci gibi hissediyordum .

Yolum neresiydi benim ? Bu yolun sonu nereye çıkacaktı böyle . Ben bu kalp ağrısı ile daha ne kadar mücadele etmek zorundaydım ? O an abimin sözleri aklıma geldi... Bir gece yine ağlıyordum . Babam yine dövmüştü beni . Ya 10 yada 12 yaşlarındaydım . Evimizin önündeki çınar ağacının dibine oturmuş hıçkırıklar ile ağlıyordum . Abim yanıma gelip hiçbir şey demeden beni göğsüne çekmiş ve sımsıkı sarılmıştı .

" özür dilerim Derin... Seni koruyamadığım için özür dilerim." 

Babam döver abim ise onun yerine benden özür dilerdi. Oda küçüktü ve sesini çıkaramıyordu babama sadece benim yaralarımı sevgi ile sarıp sarmalamakla yetiniyordu .

" abi bir kuş olup uçmak istiyorum buradan?" dediğimi hatırlıyorum içimi çeke çeke. Kafam abimin göğsünde burnumda tertemiz kokusu ile ne olursa olsun huzurluydum...

" nasıl yani beni bırakıp gidecek misin?" demişti oda gülerek. Halbuki ben o an çok üzülmüştüm bu dediğine.

" asla! Asla seni bırakmam abi. Seni de yanımda götürürüm. Ben sensiz yaşayamam ki hem." uzun kahverengiye saçlarıma minik bir öpücük kondurup kıkırdamıştı.

" ben bensiz de yaşamayı öğretirim sana yeter ki sen mutlu ol küçüğüm..."

Öğretmemişti. Çünkü ilk o beni terketmişti. Ve ben şimdi nasıl yaşanır bilmiyordum...

Alev harlandı o harlandıkça benim kalbimde ki derin deniz dalgalandı ve şöminenin önünde sabaha kadar sürecek bir uykuya dalmış bulundum.












Düşüncelerimin arasından sıyrılmaya çalışırken odanın kapısını çalındı.

Atlastaki RotaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin