Şu sıralar çok kötü sancılarım olmaya başlamıştı, doğuma bir kaç hafta kalmıştı. Karnımda ki canavar her gün beni tekmeleyip duruyordu. Aynı babası gibi sinirli bir alfa olacaktı, bundan emindim. Sabah kalktığımda jungkook yanımda yoktu, karnım iyice şiştiği için çok yavaş hareketler ediyordum. Odadan çıkıp merdivenlere geldiğimde duvara tutunarak aşağı inip mutfağa girmiştim.
Jin hyung kahvaltı yapıyordu, namjoon ise namjin"i besliyordu. O kadar güzel bir aile tablosuydu ki..anlatamam size, yaşamak lazım. Jungkook"un burda olmadığını yeni fark etmiştim, masaya oturarak namjoon"a baktım.
"Jungkook?"
Bir an bana dönüp, sonra tekrar oğluna döndü.
"İşi olduğunu söyleyip erken çıktı"
Omuz silkmiş ve işine devam etmişti. Nedense kalbimde bir sıkışma oluştu. Jungkook"un hislerini kontrol etmek istiyordum, beynini okumak istiyordum ama kendini saklamıştı, okumama izin vermemişti. İçimde ki kurt çok sinirlenmişti ama kendimi zaptetmem lazımdı. İştahım kaçtığı için masadan kalkmış ve dışarı çıkmıştım. Ellerimi karnıma atarak bizim bölgeye doğru yürüdüm, jimin ile biraz oturup sohbet edersek belki kendime gelebilirim diye düşünmüştüm.
♧♧♧
Jimin ikimize de süt doldurup gelmişti. Karşıma geçerek karnımı okşamaya başladı. Onun da göbeği yavaş yavaş belli olmaya başlamıştı ama benim ki kadar değildi. Jimin karnımı ellediği sırada benim ufaklık tekme atmıştı. Jimin kahkaha atarak kendi karnını tuttu.
"Taetae ama benim bebeğim hiç böyle vurmuyor bana, acaba bana küs mü?"
Kahkaha atarak karnını okşadım.
"Onlar annelere küsmezler, benim ki de bu zamanlarda tekme atmıyordu, bir kaç hafta sonra tekme atarak seni uyutmayacak merak etme."
Jimin kıkırdayarak sütünü içmişti, burdayken biraz olsun moralim düzelmişti ama hâlâ aklım jungkook"daydı. Saate baktığımda akşam olmak üzereydi, ayağa kalkarak kapıya doğru adımladım, jimin de arkamdan beni takip ediyordu.
"Keşke akşam yemeğine kalsaydın taetae"
"Teşekkür ederim jimin, başka bir zaman söz kalırım"
Saçını okşamış ve evden çıkıp ormanlık alanda yürümeye başladım. Bir süre yürüdükten sonra çalıların ordan ses gelemeye başlamıştı. Kurtlar rahat durmuyordu anlaşılan. Tebessüm ederek yoluma devam etmiştim fakat nedense gözüm oraya kaymıştı, kim olduklarını merak etmiştim.
Oraya döndüğüm an gözlerimden yaşlar firar etmişti. Jungkook şuan ağacın altında bir kızı öpüyordu, daha doğrusu kız ona yapışmış ve onu öpüyordu. Jungkook hareket etmeden öylece duruyordu. Birden kalbim sıkışmaya ve nefes alamamaya başladım. Karnıma deli gibi sancılar girmişti, ben derin derin nefesler alırken bacağımdan sıcak bir şeyler akmaya başlamıştı. Gözümü bacağıma çevirdiğimde bacağımdan kan ile karışık su aktığını görmüştüm..
"BEBEĞİM!"
Korku bütün vücudumu kaplamıştı. Gördüğüm son şey ise bana koşan jungkook olmuştu. Gerisi karanlık...
♧♧♧
Gözlerimi araladığımda vücudum çok halsizdi. Aklıma dolan yaşadığım anlar ile ellerim karnıma gitmişti. Karnım..inmişti, tanrım hayır lütfen onu benden almış olma! Hızla yataktan kalkmış ve deli gibi etrafta dolaşmaya başlamıştım. Karnımda çok kötü bir ağrı vardı ama onu umursamamıştım.
"Bebeğim! Bebeğim nerde!"
Odadan çıkarak merdivenlere yöneldim ve aşağı indim, beni gören jin ve namjoon hemen ayağa kalkmışlardı, hızla yanlarına gittim ve jin hyungun ellerini kavradım.
"Hyung, bebeğim, bebeğim nerde?!"
"Sakin ol tae"
"Sakin olamam hyung bebeğime ne oldu?!"
Birden beni omuzlarımdan tutmuş ve ters yöne çevirmişti. Yerde yatan bedeni görmem ile bacaklarım daha fazla beni taşımamış ve yere düşmüştüm. Yerde yatan bedenin yanına gitmiş ve onu kucaklamıştım. Tanrım sana şükürler olsun!
Bebeğim sağlıklıydı, hiç bir şeyi yoktu. Onu kucağıma aldığımda gözlerini açmış ve elini yanağıma atarak gülümsemeye başlamıştı.
"Jungkook senin için çok endişelendi, doktoru yolcu etmeye gitti, gelir şimdi "
Jin hyunga cevap vermemiştim, dış kapı açılmış ve içeri jungkook girmişti. Beni görünce koşarak yanıma gelip kollarını bedenime sarmıştı.
"Tanrım, tae şükürler olsun iyisin.."
Ne ona bakıyor, ne karşılık veriyor, ne de sesimi çıkarıyordum. Bir süre sonra geri çekilip yüzüme bakmıştı.
"Tae, neyin var?"
Neyin var? Mı?! Şuan masum gibi mi davranıyordu o? Kaşlarımı çatarak ona baktım. Kapı çalınca ortamda ki gerginlik bir an olsun yok olmuştu. Jin hyung koşarak kapıya gidip kapıyı açmıştı. Jimin ve yoongi hyung gelmişti, ikisi de yanıma gelmiş ve oğlum ile ilgileniyordu. Yoongi hyung alnımı öpmüş ve tebessüm etmişti. Ben ise ayağa kalkarak yoongi hyunga döndüm.
"Hyung, seninle gelmek istiyorum"
Yoongi hyung bana anlamamış şekilde bakıyordu.
"Anlamadım güzelim, neden?"
Derin bir nefes alarak bebeğime sıkıca sarıldım. Jungkook kaşlarını çatmış ve bana bakıyordu, düşüncelerimi gizlediğim için okuyamıyordu da. Boğazımı temizlemiş ve konuşmaya devam etmiştim.
"Çünkü..Jungkook"dan ayrılıyorum"...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TᕼE ᗩᒪᖴᗩ ¦𝔱𝔞𝔢𝔨𝔬𝔬𝔨¦
Fanficİki düşman kabile; Jeon Kabilesi ve Kim kabilesi. Birbirlerinden ölesiye nefret eden bu iki düşman ailenin sonu ne olacak bakalım... Çiftler; Taekook Namjin Yoonmin