Namjoon ile mutfakta ki işleri bitirmiştik, kendimize birer tane de kahve yapmıştık. Namjoon odasına çıkacağını söyleyerek gitmişti. Bende adımlarımı çıkışa yönlendirip bahçeye çıkmıştım. Hamakta oturan jungkook"un yanına giderek hamağa oturmuştum. Beni görünce bir süre bakmış ve tekrar önüne dönmüştü. Ben kahvemi yudumlarken ayaklarımı bağdaş yapmıştım.
"Jungkook.."
Ona seslendiğimde bana dönmüştü. Kaşlarını kaldırarak 'seni dinliyorum' der gibi bakmıştı. Bende boğazımı temizlemiş ve konuşmaya başlamıştım.
"Benim dışarı çıkmama izin vermiyorsun"
"Evet?"
"Peki..ben arkadaşımı buraya çağırabilir miyim?"
Kaşlarını çatmıştı.
"Kim bu arkadaş tae?"
"Şey.. çocukluk arkadaşım, Park kabilesinden, Alfa Park Bogum."
Boynunu çıtlatmış ve kupa bardağı yere koyarak bana dönmüştü.
"Alfalardan nefret ettiğini zannediyordum ama çevrende full alfa var omega, ne iş?"
O kıskanmış mıydı ? Evet evet kıskanmıştı, intikam almam için büyük bir fırsat. Önce bogum"un gelmesini sağlamalıydım.
"O benim için çok değerli, her zaman yanımda olan, beni hiç bırakmayan tek kişi jungkook. Lütfen gelmesine izin ver, onu ne zamandır görmüyorum"
Dudak büzerek masum bakışlar atıyordum.
"Olmaz taehyung, başka bir kabilenin alfası evime giremez, hatta topraklarıma giremez, girdiği an onu binbir parçaya ayırırlar"
Duyduğum şeylerle biraz tırssam da belli etmiyordum. Ayağa kalkıp bacak arasına girdim ve yüzünü avuçlarımın arasına alarak yanaklarını okşadım. Artık bana karşı zaafı olduğunu bildiğim için bu zaafı kullanacaktım. Jungkook çoktan parmaklarımın arasında eriyip gitmişti bile. Bir süre gözlerini kapatmış ve yanaklarını elime sürtmeye başlamıştı. Yavaşça gözlerini aralayıp tekrar gözlerini gözlerimle buruşturmuştu.
"Lütfen jungkook, sadece bir kere, gerçekten çok sıkıldım ve onu özledim "
Tekrar gözlerini kapatmış ve derin bir nefes almıştı.
"Peki, yalnızca bir kereliğine ama"
Boynuna sarılıp kulak arkasını öpmüştüm. Yaptığım hareket ile ağzından küçük bir inleme kaçmıştı. Bu hâli çok hoşuma gitse de geri çekilip eve koşmuştum. Telefonum olmadığı için ev telefonundan bogum"u arayarak gelmesini söylemiştim. Sonra mutfağa geçmiş ve önlük takarak dolaptan kek malzemesi çıkarmış ve kek yapmaya başlamıştım.
(1 saat sonra)
Keki fırından çıkarmış ve kendi ellerimle limonata yaparak buzluğa atmıştım, şuan buz gibi olmuştur bile. Kapı çaldığında koşarak kapıya gitmiş ve açmıştım. Karşımda gördüğüm beden ile çığlık atmış ve kucağına zıplamıştım. Bacaklarımı beline, kollarımı ise boynuna dolayarak sevinçten kahkaha atıyorum. Bogum ise düşmemem için ellerini belime yerleştirmiş ve benim gibi gülmese de tebessüm etmişti.
Kucağından inerek elini tuttum ve merdivenlere yöneldim. Merdivenlerde gördüğüm jungkook"un sinirli bedenini takmayıp, yanından geçerek bogum"u odama çıkartmıştım. Onu yatağa oturtarak karşısına geçmiş ve ellerini tutmuştum. O şaşkınca bana bakarken ben ise ona olan her şeyi anlatmıştım. O da benimle birlikte oyuna dahil olacaktı. Bogum bana gözleri ile kapıyı işaret etmişti. Kapının altından gördüğüm gölge ile kahkahamı zor tutmuştum. Bogum"a dönerek göz kırptım. Ne demek istediğimi anlamış ve konuşmaya başlamıştım.
"Uzun zamandır sana ulaşamayınca çok korktum tae, sizin bölgenize izinsiz bile girip evinize gittim ve abilerine seni sordum. Bana olanları anlattıklarında çok korktum güzelim. Sana yardım edeyim, çıkartayım seni burdan, gelir misin benimle?"
"Olmaz bogum, ailemiz bir söz verdi ve bende o sözü tutmak zorundayım. Kendi rızam ile burda durmuyorum ama mecburum, burda kalmaya mecburum"
"Mecbur değilsin bebeğim, sana yardım edebilirim"
"Olmaz bogum, neyse.. seni çok özledim, bunları daha sonra konuşalım olur mu?"
"Olur, bende seni çok özledim güzelim "
İkimiz de gülmemek için kendimizi zor tutuyorduk. Gölge kaybolunca bende yerimden kalkarak mutfağa gitmiştim. Keki servis tabaklarına almış ve limonataları da doldurmuştum. Mutfağın kapısı birden sertçe kapanmış ve kilit sesi gelmişti. Ben anlamaz gözlerle şuan jungkook"a bakıyordum. O ise kırmızıya dönen gözleri ile beni öldürüyordu bile. Birden yanıma gelip boğazımı tutarak beni duvara yaslamıştı. Boğazımı sıkmıyor ama tırnaklarını boynuma geçiriyordu. Boşta olan eli ile de duvara sertçe yumruk atmıştı.
"Hani arkadaşındı?! Gözümün önünde flörtleşin diye mi ben onu eve soktum zannediyorsun ha?!"
Elini tutup boğazımdan çekmiştim.
"Seni ilgilendirmiyor jungkook!"
Tezgahın yanına giderek tam tabakları alacaktım ki arkamdan gelmiş ve boğazımı arkadan kavrayarak ona yapıştırmıştı bedenimi. Şuan şişmiş olan penisi kalçalarıma sürtünüyordu. Resmen tahrik olmuştum. Sakinleşmek adına gözlerimi kapatmış ve derin nefesler alıp veriyordum. O ise kulağıma eğilmiş ve sıcak nefesini vererek fısıldıyordu.
" Sen benimsin taehyung, bunu sakın aklından çıkarma! Seni benden almaya kalkışan hiç kimseye acımam bilesin! Sadece bana aitsin ve bu böyle devam edecek!.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TᕼE ᗩᒪᖴᗩ ¦𝔱𝔞𝔢𝔨𝔬𝔬𝔨¦
Fanficİki düşman kabile; Jeon Kabilesi ve Kim kabilesi. Birbirlerinden ölesiye nefret eden bu iki düşman ailenin sonu ne olacak bakalım... Çiftler; Taekook Namjin Yoonmin