15

13.8K 1K 2.1K
                                    

Sanırım alışıyordum.

Evet, açlığa alışıyordum. Birkaç hafta geçmişti ve yemek artık hayatımın bir parçası olmaktan çıkmıştı. Öyle ki düşünmüyor, aklıma gelmiyordu. Sadece arada başım dönüyordu ve sürekli yorgun hissediyordum. Ama ben buna katlanabilirdim. Yemek yiyince hissettiğim suçluluk duygusu yoktu, karnımın şişliği azalmıştı ve insanlar eskisi kadar yüklenmiyorlardı bana.

Minjoon'un dediğini hatırladım.

"Sen... Zayıfladın mı?"

Zayıfladığımı sanmıyordum. Aynaya bakınca hâlâ bedenimi beğenmiyordum. Yine de böyle daha iyi hissediyordum.

Artık öyle olmuştum ki yemek gördüğüm yerde durmuyordum. Yemeklerden kaçıyor, kendime aç olmadığımı söylüyordum. Kendime ve çevreme.

İnsanların en büyük ve her zaman söylediği yalanı 'iyiyim' olurdu.

Benimki ise, aç değilim.

Dersin ortasında sınıfımızın kapısı çalındı. Herkes gibi oraya odaklandım. İçeri nöbetçi öğrenci girdi ve öğretmene elindeki kağıdı göstererek bizlere döndü.

"Kim Jennie. Teneffüste spor salonuna gidecekmişsin. Öğretmen çağırıyor."

Tüm yüzler bana dönerken karşımda duran nöbetçi öğrenciye baktım. Kaşlarım çatıldı. Ne alakaydı?

Spor salonu?

Beden eğitimi öğretmeni?

Ben?

Çocuk öğretmenimize iyi dersler diledikten sonra çıktı sınıftan. Jisoo'ya döndüm. Kaşlarım hâlâ anlamsızlığın etkisiyle çatıktı.

"Ne alaka şimdi?"

Elinde döndürdüğü kalemi bıraktı Jisoo. "Bilmiyorum ancak bok kokusu alıyorum. Bence gitme."

"Gerçekten öğretmen çağırdıysa ayıp olur ama."

Fısıltıyla konuşsak bile dersi sabote etmiş olacağız ki tahtaya bir şeyler yazan öğretmen Jisoo ile bana dönüp "Şşh." dedikten sonra tekrar önüne dönmüştü. Ben de önüme döndüm. Diğer öğrenciler gibi tahtada yazılanları deftere geçirdik. Birkaç soru çözümünden sonra zil çalmıştı.

Ayağa kalktım. "Gidiyorum ben."

"Ben de geleyim mi?"

"Gerek yok. Hemen dönerim." dedim ve üzerimi düzelttikten sonra yürümeye başladım. Sınıftan çıkıp merdivenlerden inerek bahçeye geçtim. Spor salonu okul binasının içinde değildi. Sahaların yanına inşaa edilmişti. Oraya doğru yürümeye başladım. Sahalar boştu. Teneffüs olmasına rağmen dışarıda çok insan yoktu. Havanın soğukluğuna verdim bu durumu.

Kapalı spor salonuna geçtikten sonra etrafıma bakındım. Kimseyi göremiyordum. Beden eğitimi öğretmeni yoktu. Kimse yoktu.

Etrafıma bakındım bir müddet. Yaklaşık beş saniye sonra sahaya toplar döküldü. Futbol, voleybol ve basketbol topları... Toplar tüm sahaya yığılınca kahkaha sesleri duyuldu.

Sesin geldiği yöne baktım. Minjoon'un arkadaşlarıydı bunlar. Minjoon yoktu ama arkadaşları tam kadro buradaydı.

Yine mi?

"N'aber Jennie?"

İlk konuşan Minjoon'un sürekli takıldığı çocuktu. Her zaman yanında olan o arkadaştı.

"Sen diyete girmişsin. E sporsuz olmaz değil mi? Topla bakalım dökülen şu topları."

Dördü de tribünden sahaya inip etrafımı çevrelediler. Yüzlerine baktım sinir tüm vücudumu kaplarken. Sağ elim kendiliğinden yumruk olmuştu. Uzamış tırnaklarımı avcumun içine geçiriyordum fakat sinirden acıyı hissetmiyordum.

you shouldn't eat, taennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin