Maç iptal olmuştu. Minjoon'un büyük hatası ise koçun onu takımdan atmasıyla sonuçlanmıştı.
Hızlı adımlarımı koşar hâle çevirdim. Pes etmeyerek arkamdan gelen Taehyung'u gerçekten şu an görmek istemiyordum. Aslına bakarsak kimseyi görmek istemiyordum, duymak istemiyordum. Ben yalnız kalmak istiyordum.
"Jennie bir dur!"
Uzun tırnaklarımı avucuma geçirdiğim elimi tutarak önüme geçti Taehyung. Gözleri dolu doluydu. Üzüntüsü gözyaşlarında saklıydı.
"Lütfen dinle beni." dedi çatallaşan sesiyle. Duyduklarımdan sonra tek kelime edememiştim. Sadece çantamı alarak okulu terk etmiştim. Minjoon'un söyledikleri doğruydu. Jisoo ve Taehyung kuzendi. Jisoo'nun bizim okula gelmesinin, bilerek benim yanıma oturmasının ve benimle arkadaş olmasının tek sebebi Taehyung'un ricasıydı.
"Ne anlatacaksın?" diye sordum kaşlarım havalanırken. Elimi ondan kurtarıp bir adım geriledim. "Hayatımı nasıl avucunun içine aldığını mı konuşacağız? Yoksa başka planların var da bunları mı söyleyeceksin?"
Durup düşündüm bir müddet.
"Ya da..." Öfkeyle güldüm. "İstediğin gibi gitmedi olaylar değil mi? Bunu ayarlayamadın. Burasını düşünemedin!"
"Jennie kötü niyetim yoktu." Sesi titriyordu. "Yemin ederim kötü niyetim yoktu. Jisoo Seoul'e taşınmıştı ailesiyle. Denk gelince ben de bizim okula gelmesini istedim. Seninle de aynı yaştaydı. Bizim okulun insanlarını biliyorsun. Yanlış kişiyle arkadaş olsaydın daha kötü olurdu her şey. Böyle daha-"
"Böyle daha mı iyi oldu?" diye sordum sözlerini keserek. "Minjoon'a gelince Jennie kendisini koruyabilir ancak sana gelince senin istediğin gibi bir hayat süreceğim öyle mi?"
"Hayır öyle değil." Alt dudağını dişleyip gergince ellerini kumral saçlarından geçirdi. Cümle kuramıyordu. Sanki kelimeler zihnini terk etmişti. Bu da onu çıldırtıyordu.
"Jisoo seni seviyor." dedi ansızın. "Evet, ilk başta benim isteğim üzerine bizim okula geldi ve seninle arkadaşlık kurdu. Ama o seni sevdi. Seni tanıdı. Kalbini gördü. Ayrıca Lisa ve Rose'ye ben gidip Jennie ile arkadaş olun demedim. Kendi istekleriydi. Sadece anonim olduğumu ve Jisoo ile kuzen olduğumu biliyorlardı. Susmalarının sebebi ise bendim. Çünkü her şeyden önce senin güvenini kazanmak istiyordum. Jennie beni anla. Seni sevdiğim için yaptım."
Dudaklarımı birbirine bastırıp sessiz kaldım. Kırılmıştım. Çok kırılmıştım. Böyle bir şeyi beklemiyordum ve bu bir anda yüzüme çarpılınca ne yapacağımı, ne hissedeceğimi şaşırmıştım. Uzun zaman sonra ilk defa arkadaşım oldu dedim. Bu arkadaşlığın bir istek üzerine başlamasını istemezdim.
"Sadece yalnız kalmak istiyorum."
Diyebildiğim tek cümle bu oldu. Taehyung'un gözlerine bakamıyordum. İyi niyetle yaptığı için ona kızarmıyordum fakat ne hissedeceğimi düşünmediği için de affedemiyordum. Hayatımı eline almış gibiydi. Bu... Çok kötü hissettiriyordu.
"Jennie ben de geleyim. Birlikte kalalım. Konuşalım her şeyi. En baştan."
Derin bir nefes alıp ona bakmak için başımı kaldırdığım sırada Taehyung'un birkaç metre arkasında duran Jisoo dikkatimi çekti. Yüzü çökmüştü. Yanımıza gelmek istiyordu fakat bunun iyi bir fikir olup olmadığını bilemediği için sadece öyle durup bana bakıyordu.
"Kuzenin orada bekliyor." dedim Jisoo'dan gözlerimi çekmeden. "Onun yanına git Taehyung. Yalnız kalmak istiyorum."
Taehyung'un yüzüne bakmadım ve arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Arkamdan bağırmıştı ancak peşimden gelmemişti. Hatalı olduğunu biliyordu. Aksi takdirde beni dinlemez ve nereye gidersem gideyim peşimden gelirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
you shouldn't eat, taennie
Fanfictionsingularity: Siktir et onları. singularity: Sen çok güzelsin. hayrankurgu #1