Tüm hafta sonum berbat geçmişti. Önce ateşlenmiştim sonra da ardı arkası kesilmeyecek mide bulantısı eklenmişti ve sürekli kusmuştum. Gözlerimi açacak hâlde değildim. Annem ve babam hastaneye gitmek istesede zorla onları gitmeme konusunda ikna etmiştim. Çünkü eğer gidersem ilaç aldığımı öğreneceklerdi. Ve ben neden böylesine ateşlenip kustuğumu çok iyi biliyordum. Bir şey olmamıştı, şanslıydım. Bu seferlik.
"Ya sana ağızları burunları yer değiştirmiş diyorum. Neden inanmıyorsun?"
Kitaplarımın ve defterlerimin olduğu okul dolabıma doğru ilerlerken Jisoo'ya karşı gözlerimi devirdim. Sabahtan beri konuşuyordu ve enerjisi asla tükenmiyordu. Ben ise sürekli yorgundum. Sınıftan çıkıp okul dolabıma gitmek bile zor geliyordu.
"Jisoo benim yüzümden olduğu ne malum?" diye sordum koridorda ilerlerken.
"Kızım sen saf mısın salak mı? Çocuklar seni spor salonuna çağırdıktan sonra dayak yemişler. Anonim yaptı işte. Belli."
Anonimin kim olduğunu bile bilmiyorken buna inanmak zor geliyordu. Üzerime alınmak istemiyordum ama Jisoo adı gibi emin bir şekilde savunuyordu düşüncesini.
Koridorun sonunda yer alan dolaplara vardığımız anda gözüme takılan detayla kaşlarımı çattım. Dolabıma bir kağıt yapıştırılmıştı.
"Ve anonimden bir mesaj daha."
Jisoo sevinçle zıplayarak benden önce vardı dolabıma. Yanına gittim ben de. Bugün sıramın altında da not bulmuştum. Dolabıma yapıştırılan kağıtta olduğu gibi "Lütfen engelimi aç kedi surat." yazıyordu. Ayrıca sınıfmızdaki tahtaya da büyük harflerle bu yazılmıştı.
Yapıştırılan kağıdı söküp elimde buruşturdum ve çok uzağımda olmayan çöp kutusuna attım.
"Neden bu kadar sinirlisin herkese ve her şeye?" diye sordu Jisoo yüzündeki gülümsemesini silip somurturken.
"Sadece karşıma çıkmamasına sinirliyim." dedim ve dolabımın şifresini girerek kapağını açtım.
"Tamam da T- yani anonim senin önce güvenini kazanmak istiyor."
"Bir dakika."
Jisoo'nun son kurduğu cümleyle çok ilgilenememiştim. Dikkatimi çeken başka bir ayrıntı oldu. Dolabımın içinde bandaj kutusu vardı ve o kutuya da yine bir not yapıştırılmıştı.
"E ama yuh yani... Dolabımın şifresini nereden biliyor bu çocuk?" diye sordum Jisoo'ya dönerek.
Meraklı bakışlarla dolabımın içine baktı. Gördükleriyle kıkırdadı ve benden gözlerini kaçırdı. "Bilmem."
Bandaj kutusunu elime alıp notu okudum.
"Avucunda ki yarayı yeni fark ediyorum. Kutunun içinde krem de var. Kendine iyi bak ve engelimi kaldır lütfen."
Notu sökmeden kutunun içini açtım. Dediği gibi elastik bandajın yanına sıkıştırılmış krem de vardı. Derin bir nefes aldım. Karşıma çıkmasını istiyordum. Bu kadar ince düşünen kim olabilirdi? Bu kadar ince düşünüp beni seven kim olabilirdi?
Tanrım biliyorum yeteri kadar iyi değilim ama lütfen, lütfen tahmin ettiğim kişinin olmasını sağla.
"Ya ne kadar düşünceli..." Jisoo gülümseyerek elimdeki kutuyu aldı. Ben de o sıra dolabımdan sıradaki dersin kitabını ve defterini alarak kapattım dolabı.
"Aç şu çocuğun engelini."
"Tamam. Sınıfa geçince açacağım."
Elindeki bandajı alıp istemsizce gülümsedim. Spor salonunda tırnaklarımla avuç içimi berbat etmiştim. O an hissetmesemde sonradan gerçekten sızladığını anlamıştım. Aslında kabuk tutmaya durmuştu ama önemli değildi. Bandajı takacaktım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
you shouldn't eat, taennie
أدب الهواةsingularity: Siktir et onları. singularity: Sen çok güzelsin. hayrankurgu #1