40.Bölüm

7.5K 662 343
                                    

Keyifli Okumalar
Dilerim
❤️

***

~ GÖZDE ~

Sabahın ilk ışıkları daha gözüme vurmadan önce gece kurduğum alarmın sesiyle uyanmıştım bugün..
İzinli olsam da çocukları okula ben götüreceğim için yine erken kalkmak zorundaydım. Alarmı kapatıp yatağımda esnerken, bir anda kapanan gözlerime engel olamadım.

Ta ki hızla açılan kapıyla yerimden sıçrayana kadar !..

Kesinlikle bu alarm sistemi annelere sonradan gelen doğal bir yetenek olmalıydı. Annem sağolsun yine beni es geçmeyerek odama ihbar alan polis memuru gibi girdi. “Hadi kızım kalk kahvaltı sofrası hazır, baban çoktan başladı bile" diyerek, penceremin güneşliğini hızla çekip, camı sonuna kadar açtı. Ve o kutsal görevini yerine getirip odamdan hızla çıktığında, son durağı olan yan odaya yani kader mağduru kardeşlerimin yanına doğru gitti.

Açılan camdan gelen rüzgarla tam anlamıyla kendime geldiğimde, annemin ardından yerimden hızla doğrulup kalktım. Lavaboda elimi yüzümü yıkadıktan sonra bileğimdeki tokayla saçlarımı toplayarak mutfağa doğru giderken, çocukların kapısının yarım açık oluşundan dolayı seslerini duyuyordum..

“Metin şu camı kapat gözünü seveyim, kıçım dondu !.."

“Lan zaten annem kalkalım diye açtı, hadi geç kalacağız kalk."

“Tamam sen git lavaboya ben beş dakika daha yatayım, çıkınca haber
verirsin."

Aralarındaki atışmaya gülümseyerek hızla mutfağa doğru girdiğimde, babam ve annem yan yana kahvaltı yapıyordu. Günaydın nidalarıyla yanlarına gidip önce annemin yanağından makas almış, ardından da babamın yanağını öperek yerime geçip oturdum. Biz sohbet ederek kahvaltımızı yapmaya başlarken, kısa bir süre sonra dikkatimiz, Tekin'in ensesinden tutarak mutfağa sürükleyen Metin sayesinde bozulmuştu. Anlaşılan beş dakika bile bizim oğlana yetmemişti ki, Metin ardından Tekin'i sürüklemek zorunda kalmıştı.

Uzun bir aradan sonra babamla birlikte sohbet ederek kahvaltı yapmış olmamız, hepimize iyi gelmişti. Tekin ise sonunda açılan uykusuyla kollarını sıvamış, tam kahvaltılıklara gömülmüşken, Metin kolundaki saatine bakıp Tekin'in omzuna hafifçe vurmasıyla, yedikleri deyim yerindeyse kursağında kalmıştı.

“Hadi kalk, daha giyineceksin geç kalacağız." Dediğinde, beklediğim anın gelmesiyle hafif bir şekilde gülümsedim.

“Babacığım bugün arabayı ben alabilir miyim ? Hem işe giderken çocukları okula bırakırım.." Dediğimde, babam ağzındaki lokmayı bitirip bana gülümseyerek baktı.

“Benim düşünceli kızım elbette al. Hem ben iş başı yapana kadar araba sende kalsın."Diyerek beni kendine çekip alnımdan öptüğünde, yüzümdeki gülümsemem daha da genişlemişti.

İş yerinden iki günlük izin aldığımı iyi ki bizimkilere söylememiştim. Ben sadece elimden geldiğince tedbir alıyor, olayı sessiz sedasız kapatmak istiyordum. Dün gece bu durumu Feyza'ya söylemek istesem de, Yağız devreye girince sustum. İçim daha rahatken kimseyi boşuna telaş yaptırmak istemiyordum..

Ve umarım bu sefer her şey istediğim gibi kusursuz bir şekilde sonuçlanırdı.

Tekin ve Metin birbirleriyle kısa bir göz teması kurup yerinden kalkarken, Tekin bana çaktırmadan göz kırparak; "o zaman biz hazırlanalım" diyerek Metin ile beraber mutfaktan çıkarlarken, bende tebessüm ederek bizimkilere bir şey çaktırmadan izin isteyip, hazırlanmak üzere mutfaktan hızla çıktım.

ŞANSIN BÖYLESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin