Kısa süre içinde bizim eve vardık. Kapıyı kapatıp içeri girdikten sonra önümde yara bere içinde olan bu dört kişiye baktım.
"Evet şimdi sırayla sizi banyoya alacağım. Çünkü pansumana ihtiyacınız var."
"Hemşire hanım beni alın önce benim kafam yarıldı galiba."
"Peki Alper Bey buyurun sizi alalım önce."
"Ya da sizi banyoya götüreyim siz kendiniz halledin bende bir şeyler hazırlayayım?"
" O kadar yıl okudun bir pansuman bile yapamıyor musun? Ah torpil sen ne güzel şeysin."
"Alper tamam senin için dedim kavga acıktırmıştır seni diye."
"Ben halettim o işi pizza sipariş ettim Yolda gelirken sizin eve."
Böyle bir durumdaydık ama Alper sağ olsun bizi güldürmüştü yine.
"Yok artık abi bu kadar mı midene düşkünsün."
"Evet sorun mu var yoksa?"
"Aynen düşkündür midesine kardeşim. Yiğit sornçun olacak bir şey değil bu. Bir kavga daha olmasın abicim."
Emir'in dalgayla söylediği sözü Yiğit ciddiye almıştı. Çağan az da olsa toparlamaya çalışmıştı olayı. Bugün sorunsuz biter inşallah. Bir kavgayı daha kaldıramayacağım çünkü.
"Tamam iyi yapmışsın Alper. O zaman hadi gelin banyoya da mikrop kapmadan yaralar."
"Gerek yok pansumana felan iyiyim ben."
"Yiğit iyi misin? Kaşına bakamıyorum bile inşallah ciddi değildir yoksa sağlık ocağına da gitmemiz gerekiyor senle Emir için."
"Yok o kadar ciddi değil."
"Tamam Yiğit bari gel temizleyelim yoksa çok kötü olur."
Banyoya girdiğimde acil durum çantasının olduğu dolabı açtım. İçinden tentürdiyot ve pamuğu çıkardım. Dudağının kenarı ve kaşı fena durumdaydı. Pamuğa tentürdiyot sürüp önce kaşının çevresindeki kanı temizledim. İlk pamuğu koyduğunda yüzü ekşidi.
"Acıdı mı özür dilerim."
"Yok iyiyim ben. Sen nasılsın bir şey yapmadılar sana değil mi?"
"Yok sadece telefonumu açmaya çalıştılar o kadar. Kaşın için dikiş gerekmiyor gibi görünüyor. Yine de sağlık ocağına gitse miydik acaba?"
"Yok iyi böyle. Çok mu kötü görünüyorum ?"
"Neden?"
"Yüzünün halini görsen anlarsın."
"Yok ben sadece seni böyle kan revan içinde görünce içim bir tuhaf oldu. Kan biraz tuttu galiba ondan. Şu bantlarıda yapıştıralım kaşına. Dudağına da buzluktan buz al koy şişmiş çünkü.
"Senin de yüzün kızardı biraz herhalde kandan." Yiğit'in dalgayla söylediği sözlerle önünde durduğumuz aynaya baktım.
Yüzüm harbiden kızarmıştı. Ben aynaya bakınca Yiğit de baktı. O an ikimizi aynada görünce içim bir tuhaf oldu. Sebepsiz bir yakıştırma yaptım. Pek de fena değil gibiydik.
"Yüzüm gözüm şişte yakışıklıyım değil mi?"
"Ne?"
"O kadar uzun bakınca bana."
"Dalmışım özür dilerim. Şey Emir ve Çağan'a bakayım ben. Buzlar işe yaramış mu diye."
Salak gibi durmuş aynadan çocuğa bakmıştım. Böyle düşünmesi normaldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AYNI ÇIKMAZDAYIZ
Teen FictionÇıkmazda olanların kendinden bir parça bulacağı bir yer burası sınırları olmayan... Sahiden sınır nedir ki? Kim belirler? Amacı nedir? Kimin umrunda ki? Bu hikayede sınır yok çünkü bu hikayede katı düşüncelere sabit fikirlilere yer yok ! Bu hikaye...