Merhaba...
Önce bir yıldıza dokunup, parıldayalım mı? 🌟
Gözlerime vuran güneş ışığıyla yüzümü buruşturup oturduğum tekerlekli sandalyeyi sola kaydırdım. Elimde tuttuğum kalemi bıkkınla masaya fırlatırken parmaklarımı saçlarımın arasına geçirip, karıştırdım. Bilgisayarda açık olan iş ilanı sitesini hırsla kapatıp, sinirle soludum. "Dört yıl oku, mezun ol ama iş bulama. Ne harika!" İnsan Kaynakları bölümünden mezun olduğumu ve şu an bir kâğıt parçasından ibaret olan diplomam odanın bir köşesinde öylece dururken ben hâlâ iş ilanlarına bakıyordum.
Bulabiliyor muydum? Asla!
Oturduğum sandalyeden kalkıp duvara monte edilmiş desenli aynanın karşısında durdum. Saçlarım az önce dağıttım için birbirine karışmış, sabah erkenden dükkâna geldiğim için makyaj yapma fırsatı bulamadığım yüzüm oldukça solgun görünüyordu.
Bileğime takılı olan lastikle saçlarımı güzelce toplayıp, çantamdan asla ayırmadığım rimelle en azından kirpiklerimi renklendirmiştim. Kahverengi saçlarıma vuran güneş ışığı birkaç tutamımı parlatırken balköpüğü rengindeki gözlerimle uyum sağlıyordu. Aralık duran dolgun dudaklarımın arasından belli olan ön iki dişim diğerlerinden bir tık daha uzun olduğu için ön planda kalıyordu.
Ne derler bilirsiniz, tavşan diş.
Ama bundan hiçbir zaman rahatsız olmaz, aksine o dişlerimin beni daha sevimli gösterdiğini düşünürdüm.
Son kez aynadan kendimi kontrol edip, giyindiğim bahçıvan tulumun eteğini de düzelterek kapıya doğru yürümeye başladım. Dışarıdan gelen çocukların sesi, kadınların kahkahaları biraz olsun can sıkıntımı alabilir diye düşünerek dükkânın birkaç adım ilerisinde oturup, çay içen kadınların yanına yöneldim. "Merhaba hanımlar," diyerek aralarına katıldığımda hepsi aynı sevecenlikle karşılık verip elime bir bardak çay tutuşturmuşlardı.
"Kız Leyla," diye kolumu dürten Figen ablaya baktığımda gerdanını kıvırarak konuşmasını sürdürdü. "Geçen senden aldığım elbiseler var ya, ay benim adam bir sevdi bir sevdi anlatamam. Adamın dibi düştü kız." Küçük kalabalıktan gürültülü bir kahkaha sesi yükseldiğinde, Hanife teyze ağzına kalan son birkaç dişini göstermemek için ağzını kapatıyordu. "Desenize," dedi kahkahalarının arasından "Altıncı çocuk haberi yakındır."
"Aman Hanife abla, sende benimle uğraşmak için yer arıyorsun."
Figen abla alınmış, tek omzunu silkip oturduğu sandalyede kadınlara sırtını dönmüştü. Yedi sene önce evlenmişti Figen abla. Evliliğinin ikinci senesi bir hamile kalmıştı ardından bir sene aralıkla beş çocuk sahibi olmuştu. Şükür ki eşi Bilal abi sorumluluk sahibi bir adamdı da, çalışıyor ailesine bakabilecek parayı zorda olsa bulabiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYAN -MAHALLE HİKÂYESİ-
ChickLitLEYAN - TAMAMLANDI ⭐ "Ben evimi çoktan buldum, Leyla." dediğinde midemde kanat çırpmak için hazırda bekleyen onlarca kelebek bir anda canlandı. Boynuna doladığım ellerim ensesindeki kısa saçlarını bulup okşamaya başladığında Asaf'ın da bir eli belim...