ON ALTINCI BÖLÜM

30K 1.6K 162
                                    

Merhaba...

Önce bir yıldıza dokunup, parıldayalım mı? Hayalet okuyucu olmayın😂 🌟

Keyifle okuyun ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın. Oy ve yorumlarınız ilhamıma ışık... Parıldatın bizi...

💙

Zelel'e de uğramayı unutmayın, sizi orada bekliyor olacağım.

Afiş; siyahmucizeler

Afiş; siyahmucizeler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Asaf Güngör'den,

Bir kitapta okumuştum, şöyle diyordu; Acı çekmek ne demekmiş şimdi anlıyorum. Acı çekmek bayılana kadar dayak yemek değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. (Şeker Portakalı)

İnsan, en çok kitaplarda kendine ait izler bulurdu. En büyük kaçışları, en büyük dert ortakları onlar olurdu. Bir söz veya bir kelime, size o kadar sizi anlatırdı ki, işte o zaman hisleriniz sizi boğardı. Kafamın içinde dolanan o söz, defalarca tekrarlanıyordu. Çünkü ben acı çekmeyi asıl şimdi öğrenmiştim, birini kaybedebilme korkusunu ilk defa iliklerime kadar hissedebiliyordum. Leyan'ım, parıldayanım... Benim yıldızımın ışığını söndürmeye çalışmışlardı, benim yıldızıma acı çektirmişlerdi.

Kulaklarımda çınlayan çığlığı bir el olmuş, boynuma sarılmıştı.

Oturduğum sandalyeden kalkmam, tuvaletlerin olduğu koridora ulaşmam, açmaya çalıştığım kapının açılmaması, Mirza'nın o kapıyı kırması... Bunlar sadece birkaç dakika sürmüştü ama bana saat kadar uzun gelmişti. Hareket edememiş, bir tepki vermemiştim, ta ki sevdiğim kadının kanlar içinde kalan yüzünü görene kadar. Yaprak'ın acı dolu çığlığı, Asu'nun hemen Leyla'nın yanına gitmesi sadece saniyeler sürmüştü ama bana saatler sürmüş gibi geliyordu. Ömrümün birkaç dakikası bana yıllar gibi gelmişti. Bütün o saniyeler bitmek bilmemişti.

Korku insanı zayıf düşürür derlerdi.

Korku insanı delirtir derlerdi.

Her soluğum bir işkence gibiydi, içime çekmek zorunda olduğum nefesler bile ciğerlerime batıyordu.

"Allah'ım," diyen Suna teyzenin sesini duyduğumda bakışlarım ona doğru döndü. "Yalvarırım kızıma yardım et. Beni onun acısıyla sınama, benim ömrümden al onun ömrüne kat." Kalabalık grubumuz koridoru doldururken Yaprak oturduğu sandalyede sessizce ağlıyor, Hazan bir saniye yanından ayrılmıyordu. Şeref, Mirza ve Mahsun sessizce yanımda dururlarken herhangi bir atağıma karşılık gözleri sürekli üzerimdeydi. Ama sessizdim, çok sessizdim. Beni bu sessizliğe iten şey neydi bilmiyordum ama bakışlarımı önünde durduğumuz kapıdan çekemiyordum.

Kırk yedi dakika

Leyla'nın tüm kontrollerinin yapıldığı bu kırk yedi dakika içinde tek bir Allah'ın kulu çıkıp bir şey söylememişti.

LEYAN -MAHALLE HİKÂYESİ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin