DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

52.6K 2.8K 486
                                    

Merhaba...

Önce bir yıldıza dokunup, parıldayalım mı? 🌟

Keyifle okuyun ve yorumlarınızı bırakmayı unutmayın.

💙

Gri bulutlar gökyüzünü etkisi altına almaya başladığında, sabahtan beri esen rüzgâr şiddetini arttırmıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Gri bulutlar gökyüzünü etkisi altına almaya başladığında, sabahtan beri esen rüzgâr şiddetini arttırmıştı. Çocuklar koşturarak evlerine dağılırken balkona yeni yıkanmış kıyafetlerini asmış kadınlar, çabucak eşyalarını geri topluyordu.

Figen abla camdan başını çıkarmış dışarıda kalan son çocuğuna seslenirken bir yandan da elinde tuttuğu ev terliğini öne doğru sallıyordu. "Kız Sezen sen ne yapıyorsun bu havada dışarıda, gelsene içeriye!" diye bağırdı sıktığı dişlerinin arasından. "Gelirsem döve döve sokacağım eve kız seni, gelsene!" Sezen annesine bakıp omuz silkti. Giyindiği diz altı çiçekli elbisesinin etekleri rüzgârdan savruluyor, küçük elleriyle de eteğini zapt etmeye çalışıyordu. Bu hali beni gülümsetirken yaslandığım kapı eşiğinden ayrılıp ona doğru ilerlemeye başladım. "Sezen'ciğim," dedim yanına varmadan önce dikkatini çekebilmek için. "Yağmur başlayacak ablam, niye burada duruyorsun sen?"

Dağılan saçlarımı avuçlarımın arasına sıkıştırıp sol omzumun üzerinde tutmaya başladım. "Sorma Leyloş ya, bu annem beni delirtiyor," dedi çattığı kaşlarının altında boncuk gibi parlayan yeşil gözlerini annesine çevirip. "Ben elbise giyinmek istemiyorum diyorum bana inatla elbise giyindiriyor. Rahat edemiyorum, koşamıyorum diyorum dinlemiyor. Koşarken eteğim açılınca da kızıyor!" Figen ablaya baktım, "Sen niye kızını dinlemiyorsun ya?" diye sorduğumda bıyık altı gülümsediğini gördüm. "Kızın elbise giyinmek istemiyormuş işte."

"Kız, abisinin pantolonu giyip çıkmıştı bugün."

Bakışlarımı tekrar inadıyla yerinden kımıldamayan Sezen'e çevirdiğimde, annesinin duymayacağını bilsem de fısıldayarak konuşmaya başladım. "Bak sana ne söyleyeceğim, benim dükkâna yarın malzemeci gelecek. Biz çocuk eşyaları satmıyoruz ama senin için rahat taytlar, pantolonlar isteyebilirim," dediğimde gözleri heyecanla parladı. "Vallahi mi diyorsun kız Leyloş?" Kafamı sallayıp onayladım. "Vallahi diyorum."

Gülümseyerek annesine bakıp, "Anne kapıyı aç!" diyerek koşmaya başladığında Figen ablaya baktım. "Hay Allah razı olsun ablam, bu kızın inadı beni çileden çıkartıyor."

"Önemi yok ablacığım, suyuna gitmek lazım sadece. Hadi görüşürüz." diyerek dükkâna döndüğümde aynanın karşısına geçip rüzgârdan dağılan saçlarımı parmaklarımı tarak gibi kullanarak düzeltmeye çalıştım.

Ne kadar düzeltmeye çalışsam da elektriklenmesini alamadığımda omzumda bol bir örgü yapıp her zaman bileğimde olan saç lastiğiyle bağladım. Masanın üzerine bıraktığım telefonumun melodik ritmi dükkânın içinde yankılanırken başımı çevirip ekrana baktım.

LEYAN -MAHALLE HİKÂYESİ-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin