Bölüm 12- Küçük Kardeş

32 3 2
                                    

Hiçbir zaman kararlı bir kız olamadım. Hep iki şık arasında kalanlardandım. Ben hep bir boşlukta hissederek geçirdim ömrümü. Sorunlarla nasıl baş edeceğimi bilmeden, sorunlarla karşı karşıya kaldım. Sanırım fazla korkaktım. Herşeyini kaybetmiş bir kız olarak fazla korkaktım. Halbuki kaybedebileceğim sadece annem vardı.. Birde adını bile unuttuğum ölen kardeşim...

Babamı ise çoktan kaybetmiştim. Hatta hiç kazamamıştım belkide. Bir sorunla karşı karşıya kalsam annemin arkasına sığınırdım hep. Savaşmak nedir pek bilmem. Hep annem destekti bana. Ama annem hep tekti. Koca bir duvar gibiydi. Hiç yıkılmayacak gibi duran ama içi artık çürümüş olan bir duvar. Ne kadar yıkılmaz gibi görünse de onun bile yıkıldığını, gözlerinin içindeki çaresizliği görmüştüm.

Birlikte yıkıldığımız da olurdu. Benim onu yerden kaldırdığımda..

Sanırım bizim rengimiz siyahtı. Ben karanlıktan hep korkardım. Ama hayat bana karanlıkta görmeyi öğretti. Korkmayı bir kenara bırakıp savaşmayı..

Canımın o kadar yandığı oldu ki gerçek anlamda kalbimin sızladığını hissettim bazı geceler.

Nefes almakta güçlük çektiğim geceler oldu. Ağlamaktan gözümden yaşların tükendiği geceler..

Şimdi ise kocaman bir boşluktayım. Heryer hayallerim gibi karanlık ve umutsuz. Annem hep şey derdi bana..

"Umudunu yitirme kızım. Herşey sen vazgeçtiğin anda biter. Umudunu kaybettiğin zaman gözlerime bak. Kimin için yaşadığını hatırlayıp kimin için öleceğini hatırla.."

***

Sanırım şimdi de bu umut dolu gözlere ihtiyacım var. Sanki bu olaylar hiç olmamış gibi bir yatakta uyandım.

Gözlerimi korkuyla araladığımda bembeyaz bir duvarla karşılaştım. Endişelerim biraz da olsa azaldı. Tabi en son kim bir insan olup olmadığı belirsiz bir şey tarafından boğuldu ki ?

"Uyandın mı güzellik?"

"Sence ?" Yatakta doğruldum. Sırtımı yatağın başına dayadım. Bacaklarımla bağdaş kurup olan biteni düşünmeye başladım.

Her yerim ağrıyordu. Üzerimden tır geçmiş gibiydi.

"İyi misin Hazal ?"

Bir anda tüm dikkatim dağıldı. Daldığım anılardan uyandım. Kafamı kaldırıp Poyraz'a baktım. O kadar endişeliydi ki..

"Bak bence bir doktora gitmeliyiz."

"SAÇMALAMA!"

"B-ben sadece endişeliyim. "

Kafamı tekrar bacaklarıma indirdim. Olayları düşündüm. Düşündüm. Ama herşey bir rüya kadar hayal gibiydi.

"O kızı sende gördün mü ?"

"Hangi kızı neyden bahsediyorsun ?"

"Beni boğan o kızı.."

"Ne seni bir kız mı boğdu ! Kim o kız ! S-sen neden daha önceden söylemedin lan bunu bana !"

"Bi bağırma bana. Öyle gerçek biri değildi. "

"Açık konuş bi bok anlamadım !"

"Hayalet gibiydi. Ya da beni ziyarete gelen ölü biri gibiydi. "

"Gerçekten doktora ihtiyacımız var."

"Delirmedim lan ben !"

"Tamam delirdin demedim. Sadece bu yaşadıkların normal bir şey değil. Psikolojik destek almamız gerekecek."

"Deli doktoruna ihtiyacım yok.!"

"Off. Sanırım dik kafalı bir keçiyle uğraşamayacağım. "

"Gidiyorum o zaman."

Ayağı kalktım. Pantolonumla ve hala kazağımla duruyordum. Poyraz'ı geçip kapıya yönelecekken kolumdan tuttu.

"Hiçbir yere gidemezsin. !"

"Dik kafalı bir keçiyle uğraşamayacağını söylememiş miydin?"

"Siktir et. Benim gibi biriyle ancak benim gibi biri başa çıkabilir değil mi ?"

"Dik kafalı olduğunu kabul ediyorsun anlaşılan ?"

"Aynen."

Tuttuğu kolumu bırakıp sımsıkı sarıldı. Bende ellerimi omzuna koyup başımı omzuna yasladım. Huzur doluydu. Çok korkmuştum. Yaşadıklarımdan sonra normale dönemeyeceğimin farkındaydım. Fakat kabullenemiyordum.

"Biraz daha sıkarsan ikimizde doktorluk olacağız hanımefendi."

Sanırım fazla sıkmıştım. Daha yeni fark ediyordum. Hemen ellerimi omuzlarından çektim. Gözlerine bakmaya başladım. Koyu renk gözlerinde hayat vardı..

Huzur vardı.. Güven vardı... Birde aşk vardı..

"Seni çok özledim. Hiç bırakma beni lütfen.."

"Her zaman yanında olacağım bu sefer kimse ayırmayacak bizi. "

"Maya'nın bizi ayırdığı saçmalığı nereden çıktı Poyraz?"

"Bunu sonra konuşalım çok uzun konu. Yaşadıkların sana yeter de artar bence. "

"Bence de."

Sırtıma elini yerleştirip yatağa uzanmamı sağladı. Oda benim yanıma yattı. Elini belime koyup arkadan sımsıkı sarıldı. Yaşadığım herşeyi unutmam için sebebim işte buydu...

#POYRAZ'IN AĞIZINDAN#

Kenan Kahraman'ın mekanını basacaktım. Tüm hazırlıklar tamamdı. 30-40 adamımla mekana gittik. Silahlarımızı çektik. Korumalardan birine Kenan itine haber vermesini istedim. Poyraz GÜNER' in selamı var diye.

Kenan iti yanımıza geldi. Silahları indirip konuşmaya başladık. Tabi mekanı boşaltmışlardı.

Hazal'ın nerede olmadığını ve onun bu ismi daha yeni Deniz'den öğrendiğini falan anlattı. İlk başta inanmadım ama korumalarından biri yanımıza gelip 'Abi Hazal Çetiner'in yerini bulduk' demesiyle onun kaçırmadığına inandım.

Gittiğimizde Hazal yerde baygın bir şekilde yatıyordu. Saçları darmadağındı. Sanki biriyle boğuşmuş gibi bir hali vardı. Burası ta cehennemin dibiydi. Nasıl getirilmişti buraya. Hala anlayamıyorum.

Barış'ı geri Türkiye'ye göndermiştim işlere bakması için. Ondan bir haber gelmeyince Hazal'ı bulduğumuzu ve biraz daha burada olduğumuzu bildirdim.

Bu bir hafta içinde delirmiştim resmen. Ya bulamasaydım ne olurdu diye düşünmekten belkide.

Şimdi ise kollarımın arasında huzurlu bir şekilde yatıyordu. Hep kollarımın arasında kalsan keşke meleğim. Hiç uçup gitmesen keşke.

Karanlıkta kaybolup durmasan.. İçinde bulunduğum karanlığa sürüklemesem seni.. Hayatın daha iyi olabilirdi belki.

Hazal'ın babasıyla da konuşmuştum. Annesinin kendi isteğiyle yanında durmasını kabul ettiğini ve hapisten yeni çıktığını söylemişti. Ha birde hiç evlenmediğini söyledi. Ama Hazal'ın söylediklerine göre babası bir kadınla evlenip terk edip gitmişti. Bu işin peşini de bırakmayacaktım tabiki.

Bir de küçük kardeşi varmış Hazal'ın. Ama erken yaşta vefat etmiş. Neden öldüğünü öğrenemedim ama bulacağım.

****

Sabah uyandığımda Hazal yanımda yoktu. Telaşla kalktım yataktan. Etrafıma baktım ama odada yoktu.

Odadan çıkıp merdivenlerden aşağı indim. Kapını önümde yerde oturmuş öylece boş boş etrafa bakıyordu. Hemen yanına gittim.

"Hazal iyi misin ?"

Hala bi noktaya odaklanmış oraya bakıyordu. Bakışlarını takip edip baktığı yere baktığımda televizyon sesi kısık bir şekilde açıktı. Haberler vardı. Manşeti ise:

"Ünlü iş adamı İSMET ÇETİNER öz kızına tecavüz edip bıçak darbeleriyle öldürmüştü. Hapishanede cezasını çekmiş olduğu ve hapishaneden çıkmış olduğu bilgisi elimize ulaştı."

Gecemin GündüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin