"Anne ne diyorsun sen? Y-yoksa... Yoksa Poyraz'a bir şey oldu ha?"
"Allah korusun kızım... O değil de... Kaya. Kaya'yı bir ağaçlık alanda ölü bulmuşlar. Kimin yaptığı bilinmiyor. Birazdan cenazesini getirecekler. Evden kaldıracağız. Metanetli ol kızım. "
KAYA... KAYA. N-NASIL OLABİLİR ?? HAYIR... HAYIR KAYA BENİ BIRAKIP GİDEMEZSİN.. KAYAAAAA! GİTME KAYAAA. DUY SESİMİİİ. GİTME BENİ BIRAKIP... BEN... SENSİZ NE YAPARIM DÜŞÜNDÜN MÜ HAAA?! HAYIR. HAYIR. HAYIR. HAYIIIIIIR. S-SEN GİDEMEZSİN KAYA... MAYA ? MAYA NE OLACAKK? BEN PEKİ? BEN NE YAPACAĞIM KAYA. Yapmaa. Lütfen laaan.
Ellerim titremeye, başım dönmeye başladı. Ağzımdan sadece "Hayır." Kelimesi çıkıyordu. Hayır. Hayır. Gitmezdin sen? Beni hiç bırakmazdın.?
"HAYIIR. GİTME. GİTME. LÜTFEN LAN GİTMEEE. BIRAKMA BENİ KAYAA. HAYIR. HAYIRRR. "
ETİME BIÇAK SAPLANIRCASINA CANIM YANIYORDU. NASIL YAPARDI. NASIL YAPARLARDI ONA BUNU ! Gözlerim kapanmaya başladı. Artık tutmuyordu bacaklarım. Ne yapacağımı bilemiyordum. Bende bana yaklaşan karanlığa bıraktım kendimi. Kayboldum o karanlığın içinde...
***
Uyandığımda herkes başıma toplanmıştı. Herkes ağlıyor, ağıt yakıyordu. Hemen ayağı kalktım.
"Kayaa! Kaya nerede. Getirdiler mi?"
"Birazdan getirirler." Dedi kadın gözlerindeki yaşları bastırmak istercesine.
Koşa koşa kalabalığı yararak Melek'i buldum. Yerde oturmuş ağlıyordu. Omuzlarından hızlıca tutup kaldırdım. Şaşırmıştı. Ağzını açıp birşey söyleyecekken engelledim.
"Kim yapmış ona bunu!?"
"B-bilmiyor kimse . Bende..."
Hemen kimsenin görmediği bir yere çektim.
"Biliyorsun. Ve hemen şuanda bana da söylüyorsun. Derhâl!"
"Hazal... Lütfen. Bilmiyorum işte yeter."
Suratına sertçe bir tokat geçirdim. Saçlarını elime dolayıp diğer elimle ağızını kapadım.
"Adam gibi söyleyecek misin yoksa...?"
"Seni kaçıran adamlar.."
"O gün mü oldu bu olay?"
"Hayır. O zamandan beri kayıptı zaten.."
"Sende biliyorsun sustun değil mi!?"
"Onu seviyorum. Yapabileceğim bir şey yok."
"Adını soyadını söyle bana."
"Söyleyemem..."
Tekrar ikinci bir tokat attım.
"Söyle dedim!!"
"Barış..."
"Hangi barış??"
"Poyrazın, abimin yanında ki."
**************
"Heyy!"
"Hazal. Git buradan."
"Nedeen?"
"Git dedim sana!"
Biraz uzağımdaki Kaya'nın gözlerinin içine bakarken, birden yanına Deniz geldi.
"Senin ne işin var burada pislikk!"
"Aaa. Hazal. Ayıp oluyor ama?"
"Seni şerefsiz! Poyraza ve bana yaptıklarının hesabını vereceksin.!"
"Sende beni kullanmanın hesabını vereceksin. Hemde şuanda."
"Nasıl,"
Kayaya doğru yaklaştı. Elinde bir silah vardı. Kayanın hemen yanında Poyraz'ı gördüm.
"Poyraaaz! Yardım ett! Poyraz! Kaya 'ya yardım ett."
"Haha. O hiçbir şey yapamaz küçük."
Poyraz'ın yanındaki Barış'a baktım. Poyrazın boğazına bıçak dayamıştı. Gittikçe de bastırıyordu. O bıçağı bastırdıkça kanlar yavaşça boğazından aşağı süzülüyordu.
Barış eğilip o kanı diliyle yalamaya başladı. Ben ise bağırıyordu. Ama sesim çıkmıyordu.
Omzumun hizasında bir cisim hissettim.
Oraya baktığımda ise kardeşim vardı. O küçük, ufak kız çocuğu vardı. Bana nefretle bakıyordu.
"Beni kurtarmadın Hazal!"
Yavaşça yürüyüp Barış ve Deniz'in yanına gitti. Barış Poyraz'ın boğazını keserken, Deniz Kaya 'yı şakaklarından vurmuş ve beynin parçalanmıştı.
Küçük kız üstüme atlayıp beni boğmaya çalışırken, nefes nefese uyandım. Kendi ellerim boğazımdaydı ve kollarımda kırmızı, kan olduğunu düşündüğüm sıvı vardı. Ne zaman bu yatağa gelmiştim? Onu bile bilmiyordum. Hemen kalktım odaya baktım. Tanıdıktı. Gözüme bir kutu çarptı. Hemen içini açtım.
Benim resmilerimle doluydu. Okula giderken, kulaklığımla müzik dinlerken, kitap okurken, kavga ederken. KAVGA EDERKEN??
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecemin Gündüzü
RastgeleÇığlık bile atamıyordum. Ne yapacağımı şaşırmıştım. Aynada kıza bakarken o da bana bakıyordu.. Siktir ! Yine ışıklar kapandı. "Beni mi istiyorsun ?" Gelen ses kulaklarımda çınlıyordu. "Beni mi istiyorsun ?" "Karşındayım işte . Beni mi çağırdın Haz...