Bölüm 19- Cenaze

9 1 0
                                    

Gözlerimi açtığımda loş bir hastane odasındaydım. Burnumu o iğrenç hastane kokusu dolduruyordu. Gözlerimi sıkıntıyla kapadım. 1-2 dakika sonra geri açtım. Ne zamandır buradayım hiçbir fikrim yok. Ama şuanda çıkmam gerektiğinin farkındayım.

Bu nedenle doğruldum. Ellerimden destek alarak yataktan kalktım. Odada kimse yoktu. Olmasını da istemezdim zaten. Yavaş adımlarla kapıya doğru ilerliyordum. Tam kapıyı açmak üzereyken odanın o derin sessizliğini telefon melodisi bozdu. Gözlerim irileşirken telefona ulaştım. Bu benimdi.

Telefonumu neden açmışlardı ki ? Hemen elime aldım. Fakat bilinmeyen numaradan arıyorlardı. Telefonu açıp kulağıma götürdüm.

"Alo."

"Hazal. Sana kötü bir haberim var."

"Kimsiniz beyefendi?"

"Beni boşver. Acilen vereceğim adrese gelmen gerek. "

"Sana neden güveneyim ki?"

"Güvenmek zorunda değilsin Hazal. Acilen gelmen lazım. Çok kötü şeyler oldu."

"P-poyraz'a mı birşey oldu yoksa?"

Dıt dıt dıt. Telefonu suratıma mı kapattı az önce bu salak??

Hemen ardından bir mesaj sesi geldi. Mesajı açtım.

Bir adres ve hemen gelmem gerektiğini söyleyen birkaç kelime vardı. Telefonumu cebime attım. Kapıyı açıp çıktım. Doktorlara veya da hemşirelere görünmeden hastaneden ayrıldım. Bir taksi bulup atladım.

Telefonumdaki adresi verip beklemeye başladım. Yaklaşık 1 saat olmuştu fakat biz hala gelememiştik.

" Gideceğimiz yer bu kadar uzakta mı?"

"Evet hanımefendi. Söylediğiniz adrese daha yarım saat belkide bilemediniz bir saat yolumuz var."

"Off."

Neden bilmediğim ve bu kadar uzak olan bir yere gidiyordum ki. Belkide beni kandırıyorlardır olamaz mı? Görelim bakalım.

***

"Buyrun efendim."

"Ücret ne kadar?"

"276 TL hanımefendi."

Oha çüşş.

İçim gitti parayı verirken ama umarım değer . Yoksa gebertirim onları.

Geldiğimiz yer, nasıl anlatıyım...

Ağaçlık bir alan gibiydi ama insanlar ve arabalar vardı. İşlek bir cadde değildi. Evler o kadar lükstü ki bayılacağım sandım. Sanırım villa falan olmalılar. Ne işim var benim burda yahu?

Yaşlı bir adama doğru yaklaştım.

"Şey bakar mısınız?"

"Efendim kızım?"

"Duru Sokak neresi acaba?"

"Bak kızım. Şuradan biraz ilerle, önüne dört tane yol çıkacak. Sağındaki yola gir. Orası boydan boya Duru Sokak."

"Çok sağolun efendim. "

"Birşey değil kızım."

Hemen adamın dediği yolda yürümeye başladım. Gelen geçen insanları inceliyordum. Hepsinin altında son moda arabalar vardı. Kimi kadınlarının omuzlarında gerçek kürkler vardı. Zengin bir muhit olduğu belliydi.

Karşıma adamın bahsettiği dört yol çıktı. Sağımdaki yola girdim. Telefonumdaki adrese baktım. Duru Sokak 12 yazıyordu. Hemen bir evin numarasına göz attım. 5 yazıyordu. Demek ki biraz daha ileride diye düşündüm. İlerlemeye başladım.

Bir yandan da evlerin (!) numaralarına bakıyordum. 10,11,12. Hah işte burası.

Eve bakmam için biraz geri gitmem gerekti. O derece büyüktü. Hemen ziline bastım. Evin önünde bir sürü araç vardı.

Ama şimdi ne diyecektim? Bir numara aradı ve bu adresi mi verdi diyecektim. Off. Ben bunları düşünürken birden kapı açıldı.

"Buyrun?"

"Şey..."

Arkadan bir kız/kadın sesi duyuldu.

"Kimmiş bu saatte zile basan?"

"M-melek?"

"H-azaaaal?"

Hemen koşup boynuma sarıldı. O kadar sıkı sarılmıştı ki boğuluyorum sandım.

"Nerelerdeydin kızım yaaaa? Çok merak ettik seni 'biz'."

Biz kelimesinin üstünde durarak söylemişti. O ve Poyraz. Ne kadar güzel.

"Şey..."

Bir anda sanki bir şey hatırlarmış gibi yüzü düştü. Gözleri kıpkırmızıydı. Ne olduğunu soramadan arkadan Maya çıktı. Ha? Maya mı? Neler dönüyor burada?

"Maya?"

Ağlamaktan helak olmuştu. Hızlıca boynuma sarılıp hıçkırıklarla ağlamaya başladı.

"N-neler oluyor burada? Biriniz anlatır mısınız? M-melek. Sen Maya'yı sevmezdin ki? Maya neden burada? Ha bu arada Poyraz'a ulaşamıyorum. Nerede olduğunu biliyor musun?"

İkiside ağlıyordu. Hemde hiç durmadan.

Bunlardan fayda yok deyip içeri daldım. İnanamıyorum!

Tüm herkes burada. Ve hepsi simsiyah giyinmişler. Kadınların başlarında örtü var. Neler oldu burada?

Annem de buradaydı. Ah işte şimdi kafayı yiyebilirdim.

Annem yanıma yaklaştı. Gözleri kızarmış, rengi solmuştu.

"K-kızım."

"Anne. Burada neler oluyor?"

"Gel şöyle otur. Anlatacağım. "

Gösterdiği yere oturdum. Herkesin gözlerindeki yaşlar tükenmiyordu. Bir damlasını diliyorlar ardımdan yenisi geliyordu.

"Bak kızım. Ona ne kadar değer verdiğini biliyorum. Ne kadar çok sevdiğini... Onunda sana ne kadar değer verdiğini biliyordun. Metanetli olman lazım kızım. Ona bunları yapan bulunacak. Yemin ediyorum sana. Kanı yerde kalmayacak..."

Gecemin GündüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin