21.BÖLÜM: "HASTALIK"

348 30 30
                                    

Bünyesinde çalıştığım gazetenin arka sayfasındaki bulmacayı, elimdeki kalemi gezdirerek bulmaya çalışırken, diğer yandan da Ali'yle telefonda konuşuyordum.

"O komiserin, başından beri Genelev patronlarının rüşvetiyle buraya gönderildiğini biliyordum zaten. Şaşırmadım ama ne amaçla orada olduğunu, ne Zafer'e, ne de kendisine soramıyorum."

Bunu kimseye soramam çünkü sormak bile, orada olduğumu belli etmeye yeterdi.

Muhtemel açığa çıkan cinayetlerden sonra patronlardan direktif almaya ve genelevde köstebek bir kadın olabileceğinden şüphelenip, bildirmeye geldi.

"Kimse bilmiyor mu?"diye sordu. Onu normal de hep iş temposunda yakalar ve kısa görüşmek zorunda kalırken, bugün izinli gününe denk gelmiştim. Güzel bir kahvaltı sonrası, keyfi yerindeydi.

"Buradaki kimseye güvenmiyorum." Kafamı kaldırdım ama oturduğum masadaki çayım soğumuştu. "Burada kimsenin Genelevi'ne gittiğimden bilgisi yok. Olsa, beni anında bitirirler burada. Hele o komiser, her an bir açığımı kovalıyor. Sabah beni Zafer aradı. Rüşvetçinin beni emniyete davet ettiğini söyledi. Kapanan bir kaç dosya için fikir alacak, güya."

Ali'nin geneleve gitsem de, İdil ile kurduğum yakın bağdan haberi yok. İdil ile aramızda geçen her şey, yalnızca ikimizin arasında kalıyor. Öyle de olmaya devam edecek.

"Gitmedin mi?"diye sordu.

"Tabi ki gitmedim, işim var dedim." Kalemi elimden bıraktım ve soğuyan çayı bir kerede içerek bitirdim. "Bir de onun sorularına, kılıf mı arayacağım?"

"Dikkatli olmanı istiyorum."dedi Ali, gergin bir sesle. "Şuan için ne yolla delil bulduğunu çözmüş olmasa bile, genelevindeki bir kadından öğreneceğini düşünmesi, uzak bir ihtimal değil."

"Biliyorum." İçime nedensiz bir his düştü. "Oraya gittiğim açığa çıktığı gün, burada yapacak hiçbir şeyim kalmaz. Herşey biter. Bende biterim."

"Yerinde olsam, çok karşısında durmaya çalışmam." Bu kapalı havada, çokta iç açıcı konuşmuyordu. "Nihayetinde bir komiser olduğunu aklında çıkarma. Her şeye burnunu sokacak yetkiyi görüyor kendinde ve bu engellenemez. Bir kez ona dokunacak taraf olursan, peşini bırakmayacaktır."

Moral verir gibi olan konuşmalarının, üzerimde hiçbir etkisi olmamıştı. "Levent'in seni seçerek ne kadar yerinde bir hareket yaptığını görüyorum. Kendisine..."

Araya girdim ve sitem eder gibi konuştum. "Hiçbir kolaylığı yok. Burada tek başımayım. Gelme sebebim ne olursa olsun, kim ikna ederse etsin buraya adımımı attıktan sonra, başımın çaresine bakmak, çok kolay sandı."

Öyle değil miydi? Buraya gelme sebebim baştan alacağım para üzerine kuruluydu ama bu planım bile, bu iş ile bozuldu.

"Beni seçmedi, bana mecbur kaldı. Kimsenin buna cesaret etmediğini biliyorum. Aldığım paranın burada bir değeri yok, bununla avutamam artık kendimi. Çünkü hayatımda artık Gülşah'ta yok."

Beni onaylaması beklemedim. Yine de bunun bir tesadüf üzeri olmadığını hatırlattı bana. "Kendi tercihlerinle yaşıyorsun, çıkmazda sayılmazsın."

Bana hak vermesine ihtiyacım yoktu ama belki bir nebze anlaşılmaya ihtiyacım vardı. Anladım ki, Ali bu konuda ihtiyacım olan kişi değilmiş.

LİMONLU KAHVEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin