Chapter 4

1K 149 84
                                    

Paris...

Diğer bilinen adıyla Aşıklar Şehri.

Tomlinson ve Styles ailesi özellikle plan yapıp sevgililer gününe denk gelecek şekilde takvimlerini ayarlamışlardı,şüphesiz ki Harry fazlasıyla büyülenmişti,Louis hayran kalmış ve her girip çıktıkları sokaklarda ağızları gördükleri kafeler ve farklı lezzetlerle kocaman açılıyordu.

Şık giyimli insanlar,kibar aksanlar,özenle inşa edilmiş mimariler...İki genç oğlan ailelerinden izin alarak onlardan ayrı dolaşmak istemiş ve keyiflerini çıkara çıkara Fransa'nın içine çekilmişlerdi.

Picasso Müzesi'nden çıktıkları an bir banka oturup etrafı suratlarından hiç kaybolmayan hayranlıkla incelemeye devam ettiler,Louis müze ile ilgili bilgilerin olduğu broşürü elinde tutarken Harry mutlulukla kafasını onun omzuna yaslamış ve hafif sisli havaya bakmıştı,bu sene orta okulun son senesiydi,mezun olup liseye başlayacaklardı ama birbirlerine itiraf edemedikleri bir huzursuzluk vardı ikisinin de içinde.

İkisi de birbirinden ayrı düşmek istemiyor ama bunu birbirlerine nasıl söyleyeceklerini bilemiyorlardı.

"Babam bir sürü okul araştırmış şimdiden,benim için çok prestijli bir lise bulduğunu söyleyip eğer orasıyla görüşmeye gidersem beni kabul edebileceklerini söyledi"

Harry Louis'in sözü sonrası düş kırıklığı ile gözlerini yumdu,şimdi içindeki huzursuzluk bin katı artmış ve onun bütün bedenini boğuluyormuş gibi bir hale getirmişti,"Ehm b-ben ş-şey...Harold çok kararsızım"

Louis Harry'nin oldukça hoşuna gidecek bir kibarlıkla elini onun çenesinin altına koyup yüzünü kaldırdı ve birbirlerine hiç arkadaşça olmayan bir şekilde bakıp iç çektiler,ikisi de birbirlerinin gözlerine bakarken Paris'ten daha çok büyülendiklerinin farkındaydılar.Louis Harry'den ayrı düşmek istemiyordu,onun olmadığı bir yerde bulunup nefes darlığı çekmek istemiyordu,bir türlü kendine itiraf edemese de hissettiği şeyler onun Harry'den uzak durmasını engelliyordu.

"Endişelenmene gerek yok Harold...seni hiç yalnız bırakmayacağım"diye geçirdi içinden,Harry gözlerinin dolduğunu hissederken saklama gibi bir çabada bulunup başını aşağı eğip yüzünü Louis'den gizlemedi,gizleyemedi.

"Gitmesen?"diye sordu içinden onun elmas gözlerinde gezintiye çıkarken,kelimelerle değil de gözlerle konuşmayı bu iki genç oğlan çok iyi beceriyordu.

"Gitmem"dedi Louis'in iç sesi Harry'nin kavun yeşili gözlerine yanıt vererek,Harry'sine çok değer veriyordu,anlamıştı bakışlarından 'kal' demek istediğini,onun için kalacaktı,yanında olacaktı.

Olması gerektiği gibi.

Harry nar kırmızısı paltosunun sıcaklığıyla Louis'e sarılıp iç sesini en sonunda dışarı yansıtarak "Louis..."diye fısıldadı içinde bir çok duyguyu barındırarak,Louis yumuşak ve manolya kokulu boyuna yüzünü yaslayıp "Biliyorum"diye fısıldadı,ikisi de biliyordu artık,ama birbirlerini incitmekten korktukları için henüz erken olduğunun farkındaydılar.

"Sen...çok farklısın benim için"Louis gözlerini kısarak gülümsedi ve soğuktan kızaran yanağın üstünü öptü,Harry onun öptüğü yere elini götürüp Paris sokaklarını aydınlatacak şekilde sırıtırken Louis oturduğu banktan kalkıp Harry'e elini uzattı,"Sen de çok farklısın Harry...kalbim için çok farklısın"

Kalbi bir yumuşatıcı ile yıkanmış gibi hisseden Harry Louis'in ona uzattığı elinden tutup banktan kalktı ve gümbürdeyen kalbini de yanına alarak Louis ile Paris sokaklarını talan etmeye devam etti.

Louis ikisi için churros alırken Harry bir saniye bile gözlerini ayırmadan Louis'ini izliyordu,yukarıya bakıp Tanrı'ya teşekkür etmek istedi Louis'i ona bahşettiği için ama Tanrı'ya teşekkür etmeye kalksa Louis'e teşekkür etmekle aynı olur diye geçirdi içinden,çünkü Louis'i kendisinin Tanrı'sı olarak görüyordu.

Soğuk havaya rağmen Louis sayesinde hiç üşümeyen Harry daha fazla duramadı ve "Teşekkür ederim"dedi yüksek sesle arkası dönük olan elmas gözlü oğlana,Louis aldığı churroslardan birini ona uzatırken,"Churros için mi?"diye sordu,Harry churrosu aldı ve Louis'in tam gözlerinin içine bakarken devam etti.

"Evet...churros için teşekkür ederim,("Beni çok mutlu ettiğin için teşekkür ederim Lou")

*

*

"Hadi gel Harreh!"

Louis'in çekiştirmeleri eşliğinde mutfağa girdiklerinde Harry gördüğü bir sanat eseri gibi duran içecekle küçük dilini yuttu,Jay'de arkalarından mutfağa girip Harry'nin yanağından öpüp saçlarını okşadı,"Tebrikler bir tanem,gerçekten büyük başarı...Louis seninle başarını paylaşmak için bunu senin için hazırladı...şey aslında ben hazırladım o izledi"

Louis dikenlerini göstererek mırın kırın etti,"Amaaa fikir benden çıktığı için ben hazırlamış sayılırım Harreh!"Harry kahkaha atarak hiç ayrı kalmak istemediği Louis'in ince bedenine sarıldı ve sevinç içinde teşekkür etti.Harry okullarında tasarım kulübündeydi ve çok güzel bir elbise tasarlayarak bütün okulun ilgisini çekmişti.

Müdür yaptığı konuşmada,"Bu çocuğun eline bir sürü mavi renkte kumaş parçası verin cidden harikalar çıkarır"dediğinde kimse bilmese de Harry neden daha çok mavi kumaş parçalarını tercih ettiğini kalbinden biliyordu.Mezunlar için konferans salonunda toplanıldığında tasarım kulübünün kurucusu tarafından Harry'e plaketi verilirken Louis büyük bir gururla elleri acıyacak kadar alkış tutmuştu.

"Senin böyle şeyleri çok sevdiğini biliyorum Harry,belki kendim uğraşmadım çünkü şey bilirsin ellerimin pek hünerli olduğu söylenemez ama annem yaparken başından bir saniye bile ayrılmadım,hattaaa çilekle ve minik pembe kurabiyelerle süsleme işini yani mükemmel son dokunuşları ben yaptım,az da olsa Tommo eli var yani!"

Harry fazlasıyla lezzetli ve muazzam görünen şeyin tadına bakmak için sabırsızlanırken Louis süsleme olarak en yukarıda duran çikolata kaplı çileği eline aldı ve ısırması için Harry'e uzattı."Ama dur ısırmadan bir dilek tut içinden,biliyorum mum falan değil ama yine de dilek tut,çünkü bu senin başarı içeceğin"Harry Louis'in elindeki çileği ısırmadan önce neşeli bir şekilde kafasını salladı ve en özel dileğini tuttu içinden.

"Ne olursa olsun Louis benden hiç gitmesin"

Ages (L.S)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin