Louis cam şişede duran meyve suyunu gemi resimli bardağın içine doldurduktan sonra küçük küçük yudumlar alarak salona ilerledi,koltukta ağlayarak oturmuş bir Harry görmeyi beklemediğinden telaşla elindeki bardağı cam sehpanın üzerine bırakıp ağlamaktan yüzü sırılsıklam olmuş Harry'nin yanına gitti.
Harry'nin ıslanmış pamuk dokusundaki yanaklarını avuçları arasına alıp "Ne oldu güzelim?" diye ona kıyamadığını belli eden ses tonuyla sordu,"L-Louis...b-ben bir şey okudum ve bu beni kahretti"
Can çekişir gibi iç çektiğinde Louis yüreğinden bir şeylerin koptuğunu hissederek Harry'i sımsıkı sarmaladı,Harry en güzel güç kaynağına tutunup göz yaşlarını onun tişörtünün yakasına sildi,"Bak"dedi yan tarafında duran kitabı işaret ederek,Louis kitabı eline alıp bir iki saniye inceledikten sonra yanına koydu.
"K-kitaptaki çocuk o kadar acı çekti ki...a-ama nasıl güzel sevmiş ona acı çektiren insanı,o çocuğun yerine k-kendimi koyunca kalbim sıkıştı,ben de onun acısını,üzüntüsünü en çokta kimsenin duymadığı yakarışlarını hissettim"Louis onun buklelerini okşarken Harry onun dokunuşları sayesinde giderek sakinleşmeye başlıyordu.
"D-demek ki mümkünmüş Lou,b-bir insanın çok sevmekten acı çekerek ölmesi mümkünmüş...o çocuk bütün hayatı boyunca yanında sadece bir kişi olsun istemişti ama o kişi hiç gitmedi ona,her şeyin sonu geldiğinde sanki sadece kendi vicdanını rahatlatmak için onun yanında bulundu...n-niye karşılıksız kalmış ki o çocuğun güzel ve masum aşkı?"Louis'in içi yanarken ağlamaktan inip kalkan omuzların üstünü öptü uzun uzun,ikisi de hala birbirlerine söylememiş olsalar da bir çekimin ve çok güçlü bir bağın olduğunun farkındaydılar aralarında.
Louis Harry'nin göz yaşlarını silerken Harry beynine dövme gibi kazınmış yüzü inceledi,"Sen gitmezsin değil mi?"diye sordu korkarak,"O çocuğun çektiği gibi acı çekmeme neden olmazsın değil mi?"Louis "Asla" diye büyük bir kararlılıkla cevap vererek Harry'nin sızlayan yüreğine su serpmeye çalıştı,Harry'nin gerçekleşmesinden korktuğu ihtimalden dolayı ödü koparken Louis'in elini sımsıkı tuttu,küçük damarlı eller yüzüklü kemikli parmakların arasında orası için en uygun şeymiş gibi dururken Harry sordu.
"Yine de olur ya bir gün,Tanrı korusun...yollarımız ayrılırsa,ayrı düşersek,beni unutmazsın değil mi?"
Unutmak?
Louis kafasını iki yana sallayıp eğildi ve Harry'nin elinin üstünü öptü,"Seni unutacağıma ölürüm daha iyi"Bu ihtimal de hoşuna gitmemişti Harry'nin,Louis'in ölmesi demek cehennem azabı demekti onun için,"Sakın ölme"dedi sinirle,"Bu herhangi bir paralel evrende bile kaldırabileceğim bir şey değil"Louis sırıtıp Harry'nin kıvırcık saç tutamlarından birini onun kulağının arkasına sıkıştırdı.
"Peki o zaman prenses,saat kurup aynı anda ölürüz,anlaştık mı?"Harry kıkırdayıp başını salladı ve Louis'in biçimli bacaklarının üstüne kafasını koyup uykuya daldı.
*
Louis duştayken Harry ve Niall biten film karşısında "Böyle son mu olur ya?"diye aynı anda söylenerek televizyonu kapadılar,Niall patlamış mısır kasesinin bomboş olduğunu fark edince dudaklarını büzüp kaseyi sehpanın üstüne sinirle koydu,"Eee Harry kimi davet edeceksin bakalım?"
Harry anlamayarak Niall'a döndüğünde Niall sırtını dikleştirdi ve brokoli şeklindeki yastığı kucağına aldı,"Ya yıl sonu balosu için şimdiden herkes birbirine sormaya başlamış ya onu diyorum,çok saçma aslında,daha çok varken millet partner bulmak için çıldırıyor"Harry gerim gerim gerilirken bu soruya cevap vermek istemiyordu aslında,çünkü baloya kiminle gitmek istediğini kendi içinden çok iyi biliyordu.Niall'da biliyordu aslında ama birbirinden salak bulduğu iki arkadaşının hala açılamamış olmalarına içinden küfürler edip duruyordu.
Onların birbirlerine olan tavırlarından anlam çıkaramayan zaten kör ya da sağırdır diye düşünüyordu Niall.
Harry'i kışkırtma amacıyla sinsi sinsi sırıttı,"Şu Amy denilen kız,lisenin başından beri senden hoşlanıyor zaten,bunu artık tüm okul biliyor...bence onu davet edebilirsin"Harry bir saniye bile fire vermeden "Hayır!" dediğinde Niall amacına ulaşıyor gibi hissettiğinden tebrik etti kendini,"E yalnız gitmeyeceksin heralde?...Hem duyduğuma göre Louis çoktan birini davet etmiş"Harry hışımla kafasını Exorcist gibi çevirip Niall'a sonuna kadar açtığı gözleriyle baktı,aslında Louis kimseyi davet etmemişti,Niall sadece Harry'nin sakladığı duygularını dışarıya çıkarmaya çalışıyordu.
"Kim?...Kimi davet etmiş,ne zaman etmiş,tam olarak hangi gün ve saatte davet etmiş,sen nasıl öğrendin,kendin gördün mü davet ederken,sen..."Niall kahkaha atıp elini Harry'nin ağzının üstüne kapadığında Harry çatılan kaşlarıyla birlikte öfkeyle baktı ona,"Sus artık!Konuşurken nefessiz kalıp ölen ilk insan olacaksın!...Tanrım kimseyi falan davet etmemiş,şaka yaptım sadece,ahahha surat ifadeni keşke çekseydim!"
Harry kişiliğine zıt olarak onu sertçe ittirip bağırdı,"Böyle şaka mı olur,kalp krizi geçirecektim burada,ölümüme sebep olacaktın Niall!"
Niall gülmekten gözünden gelen yaşları hızla silip doğruldu,"Of beni çok yoruyorsunuz güzel evlatlarım,neyi bekliyorsunuz anlamadım ki?Louis'i sevdiğini niye hala söylemiyorsun?"Harry bakışlarını kaçırıp dirseklerini dizlerine yasladı ve dolmaya başlayan gözlerine lanet ederek tavana baktı,hayır o Louis'i sevmiyordu,sevmek sönük kalırdı,aldığı her bir nefesinin adı bile Louis'ti,eğer Louis'e olan hislerine sadece sevmek denseydi hakaret olarak algılardı bunu Harry.
"Çünkü ondan emin değilim"diyerek omuzlarını düşürdü Harry.
*
Ertesi gün Niall için sıradaki kurban tabiki de Louis'di.
Ağzına kadar doldurdukları market arabasının içine Louis tuvalet kağıdı paketini fırlattığında Niall oyununa başladı,"Yıl sonu balosuna kimi davet edeceksin?"Louis market arabasını sürerken umurunda değilmiş gibi davranmak amacıyla omuz silkti,aslında umurundaydı ama baloya beraber gitmek istediği kişi kabul eder miydi bundan emin olamıyordu.
"Bilmem ki,kafamda özellikle biri var diyemem"Niall onun önüne geçip parmağını salladı,"Çok ilginç bu kadar yalan söylemene rağmen hala burnun uzamadı"
Louis tedirgin bir şekilde yutkunup bir mısır gevreği aldı eline,"Ne saçmalıyorsun Niall?"
"Değil mi ya evet saçmalayan benim zaten,siz değilsiniz.Hem...duydun mu Harry çoktan birini çağırmış bile?"Louis işittiği cümleyle market arabasını bırakınca market arabası son sürat ilerleyip süt şişelerinin olduğu rafa çarptı ve büyük bir gürültü koptu markette,Niall tükürüklerini saçarak kahkaha atarken kırılan bir kaç şişeye bakıyordu,"S-sen nereden biliyorsun ki,kendisi mi dedi sana?"Bütün vücudu karıncalanan Louis market üstüne üstüne geliyor gibi hissetmişti,"Sakin ol Tommo,kimseyi çağırmamış"
Louis sinirle gülerek saçlarını çekiştirdi,"O zaman niye öyle söylüyorsun,yemin ederim yerdeki süt şişelerinden birini alıp kafanda kırasım geldi,niye yaptın böyle bir şey?"Niall kolunu Louis'in omzuna attı ve keyifle gülümsedi,"Şişeleri kıracağına Harry'i sevdiğini haykırsaydın daha iyi olurdu sanki"Louis kaskatı kesilip 'hah' diye bir ses çıkardı,"Ben Harry'i sevmiyorum"Niall inanmadığını belli etmek için göz devirecekti ki Louis devamını getirdi.
"Ona çok aşığım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ages (L.S)
FanfictionAnne yemyeşil gözlerin ıslaklığı karşısında yanaklarının içini ısırırken ufak Harold göz yaşlarının arasında annesine tebessüm etmeye çabaladı,"Beniii o korudu anne...s-sana bahsettiğim o mavi gözlü güzel oğlan beni savundu!"