"Çok üzgünüm,her şeyi deniyorum,her türlü yola başvuruyorum ama yine de uzak kalamıyorum ondan...Yemin ederim çok çabalıyorum onunla yakınlık kurmamaya ama yapamıyorum,ne zaman gözlerimi kapasam hep o beliriyor...Gözlerimi kapadığımda seni değil de onu gördüğüm için kendimi şerefsizin teki olarak görüyorum,ama engel olamıyorum zihnime,zihnim benden bağımsız bir şekilde onu hayal ediyor"
Bir süre öylece mezar taşına bakıp bir göz yaşı mezar taşıyla birleşirken devam etti.
"Hani nasıl desem...İnsanlar genelde duşa girmeye üşenirler ama girdikten sonra da bir daha çıkmak istemezler ya,ben de onun gözlerine bakmamak için büyük savaş veriyorum ama baktıktan sonra sanki o savaşta cephesini hiç terk etmek istemeyen bir asker gibi oluyorum"
Zayn vicdanını rahatsız eden bir yumruyla beraber iç çekerken bir anda Louis'in sesini duyunca neye uğradığını şaşırıp korku ve şaşkınlıkla is kokulu ellerini ağzına götürdü,"Her yerde seni arıyordum"Zayn üzgün bir şekilde en yakın arkadaşına bakıp 'Gördüğün gibi buradayım' gibisinden omuzlarını silkti,"Yarın gideceğim ve gitmeden önce en yakın arkadaşımla da vakit geçirmek istedim ama telefonu kapalı olduğundan ve kimse de onun nerede olduğunu bilmediğinden bulana kadar canım çıktı"
Louis Zayn'nin yanına yaklaşıp kısa bir süre Victor'un mezar taşına baktı ardından Zayn'nin koluna girdi,"Bana kızgın mıdır?"Zayn bir çocuk gibi masumiyetle sorduğunda Louis onun ilk kez gördüğü haliyle tedirginleşmeye başladı,"Hayır Zayn,neden kızgın olsun ki sana?"Louis onun gözlerinin doluluğuyla kalbine ağrılar girdiğini hissetti.
"Ç-çünkü...b-ben,O'nu Victor'dan daha çok seviyorum,b-bunu O'na söylemeden ö-önce Victor ile paylaşmak istedim"Louis Zayn'nin kimden bahsettiğini çok iyi bilirken Zayn her zamanki sert tavırlarını hiçe sayarak en yakın arkadaşının kolları arasına attı kendini,"L-Louis..."
Louis onun sırtını okşarken elinden bir şey gelmediği için kendini suçlayıp duruyor,ruhunu bütün pis bakterilerin kemirdiğini hissediyordu,"Victor bana küsmüş müdür sence?"Louis boğazındaki acı yüklü baskının gitmesi için üst üste yutkundu ve Zayn'nin boyun girintisinde olan kafasını iki yana salladı,"Ha-hayır tabiki de küsmemiştir...Birini çok sevmek suç değildir dostum."
Zayn minnetle Louis'e daha sıkı sarılırken onun gibi bir dosta sahip olduğu için gök yüzüne bakıp Tanrı'ya şükranlarını iletti.
"Vee işte,kaçağı da buldum"diyerek Louis arkasında duran Zayn'i gösterdi ve onlar için ayrılan yere oturup Zayn'nin de oturması için ona gözleriyle işaret verdi,Louis yarın aralarından ayrılacağı için bir nevi moral olsun diye böyle bir şey organize etmek istemişti Niall ama görünüşe bakılacak olursa Harry ve Louis'in birbirlerine olan bakışlarından moral olmakla uzaktan yakından ilgisi olmadığı anlaşılıyordu.
Zayn tek boş yerin Liam'ın yanı olduğunu fark edince bütün nefesini tutup kafasını ondan tarafa çevirmemeye çalışarak yanına oturdu ve kuruyan ağzına iyi gelmesini umarak Niall'ın içki bardağına uzanıp büyük yudumlar aldı,beş kişi dışında iki kişi daha vardı masada,onlar da liseden tanıdıkları yakın denebilecek arkadaşlarıydı.
Louis omzuna konan el ile istemeyerek Harry ile olan garip bakışmasını bozup Calvin'e baktı,"Sakın bizi unutayım deme oralarda bak,umarım beni yanıltarak bizi arayıp sormayı akıl edebilirsin"Harry masanın altından yumruklarını sıktığında Louis güçlükle gülümseyip yan gözle Harry'e bakıp cevap verdi,"Emin ol her gün arayıp soracağım biri var zaten"Liam ve Niall bakışarak Harry'i işaret edip o kişinin kim olduğundan adları gibi emin olurlarken Harry yerlerde olan moraline rağmen Louis'in cümlesiyle tebessüm etti.
Sonra tebessümü suratında donup kalacak bir cümle duydu,"Sen şimdi kesin oralarda sevgili falan da yapıp bizi tamamen unutursun,yakışıklı da çocuksun...Akademinin gözdesi olacağın şimdiden belli"Louis dişlerini sıkarken Niall Harry'nin dizine elini koyup sakinleştirmek amacıyla okşadı,"Saçma saçma konuşma Cal,oraya okumaya gidiyorum,zaten kalbimde yer etmiş birinin güvenini sarsmak için gitmiyorum"
Harry melek sesten çıkan cümleyi duyunca kalbine bir bahar havası büründü,suratında donup kalmış tebessüm şimdi iki katı kadar genişlemişti,Niall'ın sakinleştirici mırıldanmaları Harry'de hiçbir işe yaramazken Louis'in kurduğu tek bir cümle gönlünü ay çiçeği tarlasına çevirmişti.
Elmas mavisiyle kavun yeşili çarpışıp ışıklar saçtığında kavun yeşili ağzını oynatarak 'Teşekkür ederim' demişti elmas gözlüsüne,Louis ona çapkınca göz kırpıp kadehini havaya kaldırdı ve diğerleri de kadehlerini havaya kaldırırken Niall söyledi,"O zaman dostluğumuza"Hepsi kadehlerini tokuştururken Harry ve Louis aynı anda fısıldadılar.
"Ve aşka..."
*
Havalimanında herkes yan yana dizilip Louis'i uğurlamak için toplanmışken tek bir kişi orada değildi,gitmek istemedi değil gidememişti,diğerleri gibi sanki çok normalmiş gibi Louis'e sarılıp 'İyi yolculuklar' demeyi asla istemiyordu,çünkü ona göre bunu Louis'e karşı yapmak normal değildi.
Eğer giden Louis değil de bir başkası olsaydı o havalimanında pek tabi bulunur ve sarılıp 'İyi yolculuklar' dilerdi ama giden kişi öylesine biri değildi Harry için,herkes havalimanında toplanmışken o Louis'in odasında onun kokusunun ele geçirdiği yatağına oturmuş kucağına da aşina olduğu kokuyla sarıp sarmalanmış yastığı almıştı.
Parmak boğumları bembeyaz olana kadar yastığı sıkarken bu sefer istese de ağlayamıyordu,çünkü ağlasa da ağlamasa da Louis'in o uçağa bineceğini biliyordu.
Seni seviyorum Louis.
İçinden söylediği cümle beyninde öyle bir yankı yaptı ki hızla ayağa kalkıp amber kokusu sinmiş yastığın üstünü öpüp yatağa fırlattı ve odadan çıktığı gibi koridorda koşturup girişe ulaştı,Yoda koşturarak yanına ulaştığında Harry eğilip onun tüylerinin arasına öpücük kondurdu ve "O'na gidiyorum Yoda,babana sevgimi sunmaya gidiyorum"diye neşeyle konuşup ayakkabılarını şimşek hızıyla giyerek anahtarını almayı unutup çıktı evden.
Louis herkese sarıldıktan sonra hafif zorlanarak taşıdığı bavulunu tekrar elleri arasına almış ve diğer boşta olan eliyle de onlara el sallayıp öpücük göndermişti,onu uğurlamaya gelenler arabalarına binip giderlerken Louis havalimanındaki onca kalabalığa rağmen kendisinden başka kimse yokmuş gibi hissederek kafasını yere eğip yürümeye başladı.
Vakit geçsin diye durup yolcu bilgilendirme tablosuna bakarken havalimanındaki bütün sesleri ezip geçecek ve her duyduğunda ayrı bir senfoni dinliyormuş hissi veren o sesi duydu,"Louehhh!"
Yolcu bilgilendirme tablosundan gözlerini ayırıp arkasına döndüğünde kocaman sırıtıp en güzel senfoninin ona seslenişine karşılık verdi,"Oi oi!"
Harry ondan tahmin ettiği karşılığı aldığında ruh haline zıt olarak kahkaha atıp büyük adımlarla saniyesinde yanına ulaştı ve aralarındaki bütün görünmeyen buzları kırarcasına sarıldı ona,manolya ve amber iç içe geçerken esansları hoş bir uyumla havaya etkileşimler gönderiyordu.
"Üzgünüm...çok özür dilerim gelmedim,gelemedim...Benim için öylesine biriymişsin gibi diğerlerinin yanında durarak sana o şekil sarılamazdım,bu doğru olmazdı"Louis onun nabzının attığı yerin üstünü öpüp 'Biliyorum' anlamında kafasını salladı,Harry geri çekildi ve büyük bir umutla evrendeki en güzel aşk tonuna sahip mavilere baktı,Louis onun gözlerindeki kararlılığı hissedince yapacağını anlamıştı,bu yüzden eli ayağı birbirine dolandı.
Harry yılların getirdiği bir patlamayla "Louis s-seni..."diye söze başlamıştı ki Louis'in uçağının anonsunun yapılmasıyla Harry'nin sözü yarım kaldı ve yorgunca çekti ellerini çıkık elmacık kemikli yanaklardan.
Bunu yapamam,gitmesine engel olamam.
Louis'in sımsıkı kavradığı bavuluna bakıp derin bir nefes aldı ve kalbine ihanet edip ondan özür dileyerek söylemeyi düşündüğü şeyin yerine çok başka bir şey söyledi Louis'e.
"Ulaşınca bana haber et,tamam mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ages (L.S)
FanfictionAnne yemyeşil gözlerin ıslaklığı karşısında yanaklarının içini ısırırken ufak Harold göz yaşlarının arasında annesine tebessüm etmeye çabaladı,"Beniii o korudu anne...s-sana bahsettiğim o mavi gözlü güzel oğlan beni savundu!"