Harry yalpalayarak evin kapısını açtığında uzun bacakları birbirine dolanınca takılıp yeri boyladı ve kafasını yavaşça duvara sürttü,fiziki olarak canı yanmasa da duygusal olarak can yanmasından da öte bir seviyeye gelmişti,Niall duyduğu seslerle televizyonun sesini kısıp kapı girişine ilerledi ve bütün koridor boyunca yere uzanmış arkadaşını görmesiyle iç çekti.
Louis tam bir aydır yoktu ve o bir aylık süreçte Harry'de yoktu,insanlar onun bedenen varlığını görseler de ruhen yokluğunu hissedebiliyorlardı,telefonda neredeyse her gün konuşup birbirlerinin seslerini duyup olabildiğince de sık sık mesajlaşıyorlardı ama Harry için asla yeterli gelmiyordu.
Louis'i hep yanında,gözünün önünde istiyordu.
Onu düşünmekten kendi derslerine odaklanamıyor,okuldayken dikkatini toplayabilmesi için öğretmenlerinden azar işitiyordu,kendisi de farkındaydı aslında eğer Louis'e haykırsaydı bütün tuttuklarını bu hale gelmeyeceğini,en azından her şeyini ona aktarmış olacaktı.
Niall ona yardım için uzandığında Harry sızlanarak onun elini ittirdi ve duvardan destek alarak zorlukla ayağa kalkıp Louis'in odasına yürüdü,o gittiğinden beri onun yatağında yatıyordu,her gece kokusuyla bütünleşmiş yastığa kemiklerini hissedene kadar sarılıyordu.
Harry odanın kapısını açıp dengesiz adımlarıyla Louis'in yatağına attı bedenini ve bir aydır her gece yaptığı gibi yastığı kolları arasına çekerek burnuna götürdü,"Ben geldim Louis"diye mırıldandı burnunu sürttüğü yastığa doğru,Niall onun arkasından odaya girip yatağın üstüne oturdu ve "Şarjın mı bitmiş senin?"diye sordu hızlı hızlı.
Harry ona cevap vermeyi reddederek Louis'in kokusuyla yalnız kalmak isterken Niall onun fişek hızıyla yerinde doğrulmasını sağlayacak şeyi söyledi,"Harold Louis soruyor şarjının bitip bitmediğini,beni aradı sana ulaşamıyormuş"Harry anında yastığı kollarından düşürüp pantolonunun arka cebinde duran telefonunu çıkardı ve şarjının bittiğini anlar anlamaz Niall'ın elinde tuttuğu telefonu çekip aldı.
Telefondan Louis'in sesi duyulduğunda büyük bir mutlulukla telefonu kulağına götürüp "Çok özledim seni"diye lafa giriş yaptı,Niall onları yalnız bırakmak için odadan çıktığında telefonun karşı tarafındaki Louis çalışmaya başladığı gece kulübünün yangın merdivenlerindeki basamağa oturup rahatlatıcı sesi duymasıyla huzura kavuştu.
"H-Harry...sesin çok can acıtıcı geliyor y-yapma böyle"Harry ona telefonda ağlamak istemediği için sürekli olarak yukarılara bakıyor öksürüğü gelmediği halde öksürüyormuş gibi yapıyordu,"Umm L-Louis bana neler yaptığından bahset,nasıldı günün,iyisin değil mi?İyi olduğunu bilmeye ihtiyacım var"
Louis Harry'e ters olarak göz yaşlarını akıtmaya başlamış ama prensesi üzülmesin diye sesini dik tutmaya çalışıp ağladığını gizlemeye çalışıyordu,"Ş-şey biliyorsun dersler çok yoğun güzelim,okul çıkışı antremana gidip oradan da kulübe geldim,burada da müşteri yoğunluğu ne yazık ki aşırı olduğu için uykuya hasret kalır hale geliyorum"Harry onu yorgun düşmüş bir şekilde hayal ettiğinde kalbi tekledi,"Harçlık çıkarma mecburiyetim olmasa burada bir saniye bile durmam aslında ya,molaya çıkar çıkmaz seni aradım"
Harry boştaki eliyle çarşafı sıkıp avuçlarında toplarken karnına sancılar giriyordu,"Sen Harry?Anlat bana güzelim..."Harry çarşafı o kadar sıkmıştı ki farkında olmadan çarşafı tırnağının keskin ucuyla hafif delmişti,beyaz kumaş avuçlarında hırpalanırken anlatmaya başladı,"B-ben de bildiğin gibi okul dışında bir pastanede çalışmaya başladım,sevimli ve sıcak bir yer,kafamı meşgul etmek için sürekli tarifler deneyip duruyorum"dediğinde birbirlerinin özleminden yanıp tutuşan iki beden uzun süre sonra ilk kez kahkaha attı.
"Louis hadi çabuk gel,süremiz dolmuş bebeğim...şimdi içeri geçmezsek deli müdür tonlarca laf eder yine"Louis'in arkasından ince bir ses duyulduğunda Harry kaşlarını çatarak sıktığı çarşafı bıraktı ve karşısında beliren korkuyla beraber yataktan fırladı,"Ah şey üzgünüm güzelim Tamara çağırıyor,mola bitti gitmem gerek...dikkat et tamam mı?"Harry'nin öfkeden bütün damarları şişerken odadaki eşyaları yıkıp dağıtmamak için zor tutuyordu kendini,"L-Louis ehmm ş-şey Tamara kim?"
"İşten bir arkadaşım güzelim...kapatmam gerek şimdi,hoşçakal"Telefon kapandığı an Harry çığlık atıp telefonu kırarcasına elinde sıktı,onun çığlığı üzerine Niall içeriye girdiğinde Harry nefes alamayacağını hissederek camı açtı ve rahatlamayı denedi,düşündüğü şeyin olmaması için dua ederken kendi kendine mırıldandı,"Louis'e bebeğim dendi,abartıyor muyum acaba,h-hem Louis bana söylerdi öyle bir şey olsa..."
Niall onun kolundan tutup kendisine çevirdi,"Ne diyorsun Harry,korkutma beni...neler oluyor?"Harry'nin avuçlarında sımsıkı kavradığı Niall'ın telefonu yeniden çaldığında Louis'den gelen görüntülü arama isteği karşısında hızla saçlarını düzeltip gözlerinin altını sildikten sonra yanıtladı,ekranı kendi yüzüne doğru tuttuğunda Louis'in gülümseyen suratı karşısında kendisini de gülümsemeye zorlayıp içinde kopan fırtınalara karşı el sallamaya çalıştı,"Harreh seninle konuşmamın yarım kaldığını anlayan Tamara ikimiz için gidip o deli müdüre yalan uydurup beni dışarı çıkardı"
Louis'in yanında uzun boylu esmer tenli ve siyah uzun saçlı bir kız göründüğünde Tamara diş tellerini göstererek el salladı,"Ah demek Louis'in anlata anlata bitiremediği Harry sensin!Gıcık herife sırf siz konuşabilesiniz diye Louis'in midesinin bulandığı yalanını atıp onu hava almaya çıkaracağımı söyledim"
Harry'nin az önceki öfkesi kaybolup yerini rahatlama ve sevinç karışımı alırken Tamara'ya karşı içinden vicdan yapıp ona sarılmak istedi,kuruntu yaptığını anlayınca içinden kendine sövüp durmuştu,ama yine de hakim olamamıştı işte kendisine,bir anlığına bile olsa Louis'in ondan gittiğini düşünerek bütün kontrolünü yitirmişti.
Louis ve Tamara'nın arkasından mor kısa saçlı bir kız göründü ve kafasını yan çevirip Tamara'nın dudaklarını öptüğünde Louis onları ittirdi,"Yılışık çift yine bir araya geldi!Güzelim tanıştırayım Tamara'nın her şeyden sakındığı sevgilisi Cindy,ben onlara iş yerinin yılışık çifti diyorum"
Harry kendine hakim olamadan bir anda Tamara'ya karşı "Seni çok sevdim Tamara!"diye bağırdığında Niall'da dahil olmak üzere telefonun karşısındaki üç beden de kahkaha atıp sevinçten kendinden geçmiş bukleli oğlana baktılar.Louis "Ouch!"diye bir ses çıkarıp elini kalbinin üstüne götürdü,"Sanırım kıskandım"Niall Harry'nin arkasından gözüküp Tamara'ya el salladı,"Şey bizim grubun yılışık ikilisi de Harry ve Louis olur!"
Louis göz devirirken Harry onu itekledi ve suratından eksik etmediği gamzeleriyle birlikte Louis ve yanındaki çifte bakmaya devam etti,"Eyvah deli müdür geliyor!"diye bağırdığında Cindy,Louis hızla Harold'una el sallayıp ekranı öptü ve üzgün bir şekilde baktıktan sonra görüntülü aramayı kapatmak zorunda kaldı.Harry sırıtmaktan ağrıyan yanaklarıyla beraber şarjı bitmiş telefonunu prize koşturup şarja taktı ve açılması için sabırsızlıkla beklemeye başladı.
Telefonun açılmasını beklerken sevincini paylaşmak istediği Niall'a sarılıp "Tam bir aptalım,aklıma türlü türlü şeyler getirip kalbime yenik düştüm"diye kendisine sitem etti,Niall gülümseyerek onun kıvırcık saç tutamlarını parmaklarına doladı,"Eh tabii söz konusu Louis olunca bu kadar zayıf düşmen normal"Harry utanarak "Kes şunu" diye kızarmaya başlayan yüzünü gizlemeye çalışıp açılan telefonunu eline aldı.
Kilidi açtıktan sonra hızla mesajlar kısmına girip havalimanında yapamadığı şeyi bu sefer kesin yapmakta karar kılarak yazdı.
'Seni seviyorum'
Tereddüt bile etmeden mesajı Louis'e yolladığında mesajın iletilmediğine dair bildirim geldiğinde saçlarını çekiştirip elleriyle yüzünü kapadı.
Telefon faturasının son ödeme tarihinin geçtiğini hatırlayınca kendine lanetler etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ages (L.S)
FanfictionAnne yemyeşil gözlerin ıslaklığı karşısında yanaklarının içini ısırırken ufak Harold göz yaşlarının arasında annesine tebessüm etmeye çabaladı,"Beniii o korudu anne...s-sana bahsettiğim o mavi gözlü güzel oğlan beni savundu!"