4

380 61 12
                                    



Gerçekten koşmuş falan olmalıydı zira bu kadar kısa sürede kaybolmasının başka bir açıklaması olamazdı. Sinirle soluyarak, hiç istemesem de evime doğru adımlamaya başladım. Min Hee gelmemeliydi ve TaeHyung'la olan ortamımız hiç bozulmamalıydı. TaeHyung ablasıyla flörtleştiğimi düşünmemeliydi, ya da ben içinde bulunduğum durumun farkına, Min Hee elime dokunmadan önce varmalıydım.

Kelebeğini kaçırmış küçük bir çocuk gibi istemsizce somurtarak evime girdim. En azından burada bana neşe verecek birisi vardı.

"Yoongi, sen mi geldin?"

"Ben geldim elma şekerim."

Gülüşünü duymuştum. Ayakkabılarımı çıkararak geniş avluyu geçtim ve tatlı ihtiyarımın bulunduğu odaya girdim. Elinde ne olduğunu bilmediğim şeyi örüyordu.

"Nasıl geçti günün?" Sorusuna huzursuzlukla iç çekerek, oturduğu koltuğa oturdum. Uzun bacaklarımı koltuktan sarkıtarak uzattıktan sonra başımı da babaannemin dizine koymuştum. Örgüsünü hemen bırakarak yüzümü sevdi.

"Güzel oğlum, ne oldu anlat bakalım."

"Hiç." dedim. "Sadece uykum var."

Bir şey demeden saçlarımı okşamaya başladı. Hislerimi çoğu zaman anlardı, hatta ben hiç belli etmesem bile hissederdi. Babaannem diyordum ama, annem ve babamdı da o benim. Daha ben küçücükken ölen ebeveynlerimin yerine geçmişti, sahip olduğum tek şeydi. Burada onunla olmak huzur vericiydi.

"Banyo yapmak ister misin? Sana su hazırlayayım mı?"

Hafiften gülümseyerek ona sırnaştım ve yüzümle karnını dürttüm.

"Niye, kötü mü kokuyorum?"

Yumuşak elleriyle boynuma boydan boya masaj yaparken iç çekmişti. "Sen hiç kötü kokmadın ki, annenden doğma saf kardelensin oğlum."

"Kardelen nasıl kokar ki?"

"Bilmiyorum." dedi. Asla kaybetmek istemeyeceğim güzel gülümsemesiyle biraz düşündü ve ekledi. "Bence senin gibi güzel kokar."

<>

"Çıktım ben elma şekerim." Kapıyı çektim ve yeni güne bedenimi atıverdim.

Dünkü sıcak havaya oranla daha serin olan hava bana ilkbaharı anımsattığından, beyaz bir tişört ve şehirden aldığım siyah pantolonumu giymiştim. Şehirden aldığımı özel olarak belirtiyordum çünkü burada böyle pantolonlar yoktu. Üzerimdeki dar siyah pantolonun sağ üst bacağında geniş bir çiçek süslemesi vardı. Epey güzel duruyordu ve kesinlikle bembeyaz tişörtüm onu açmıştı.

Taş yolda az biraz ilerledikten sonra dünkü park için bugün de çalışmaya başlamış bir kaç oğlanı gördüm. Kısa sürede yanlarına varmıştım.

"Ben dedim bugün çalışmayacak diye, şu kılığa bak. Böyle çalışılır mı?"

"Yoongi harbiden be oğlum." Jin umutsuzca başını sallamıştı.

Kayıtsızca omuz silktim. "Burası sensiz bitmez bugün."

"Hiç havamda değilim."

"Jongin'ler geliyor bak bak." NamJoon ileriyi işaret ettiğinde, ellerinde eşyalarıyla çalışmaya gelen sevgilileri görmüştüm. Yakışıyorlardı Kyungsoo'yla.

"Az bak da adamlık öğren." Bana hakaret vari cümleler kuran NamJoon'a bakarak gözlerimi kıstım ve yerdeki sepetten bir elma aldım. Ona atacağımı düşündüğü için telaşla kendini korumaya geçmişti ama yeşil elmayı dişleyerek sırıttım.

Daisy [TaeGi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin