19

289 43 6
                                    








Masum bir gülümsemeyi dudaklarıma yerleştirmekten alamadım kendimi. Bedenini belinden nazikçe kavradım ve güzel yüzünü görmek adına onu kendime çevirdim.

Başı hafifçe önüne eğik, yüzündeki can alıcı pembeliklerle, hiç itiraz etmeden dudaklarımın önünde beliriverdi. Elimi kaldırıp da, yüzünü daha çok ortaya çıkarmak adına saçlarına dahi dokunamadım.

Bu kadar güzelken, bana bu kadar yakın oluşu, sanki bana aitmiş gibi itaatkâr hali, utandığından gözlerime değmeyen gözleri, al al olmuş yanakları.

Kesilen nefeslerimin arasından sadece "TaeHyung." döküldü. Eğimli başını hafifçe doğrultarak, kısa bir an gözlerime değdi. Çekingenliği o kadar hadsafadaydı ki, ellerimden aniden yok olacakmış gibi sıkı sıkı tutundum ona. Buradayım demek istercesine, alış bana, senin için hep burada olacağım demek istercesine tutundum.

Kolumun birini ince beline sarılı bırakırken, aramızda boşluk namına santim olmamasına özen gösteriyordum. Sonra diğer elimi, onu daha fazla utandırmaktan çekinerek yavaş hareketlerle yüzüne yükselttim.

Yanağına, sanki ipeklere değiyormuşum gibi bir özenle değip, ağır hareketlerle tenini okşadım.

Gözlerime değmiyordu gözleri, değsin istiyordum.

"Bana baksana güzelim." dedim. "Ben 25 yıllık ömrümde en çok bu anı bekledim. Şimdi bana değmiyor gözlerin."

Dudakları kıpırdadı. Konuşacak diye oraya düştü bakışlarım. Bir beklentiydi ilk bakışımın amacı ama, sonrasında bu kadar yakınımdaki pembelerine daldım. Dediğimi diyeceğimi unuttum.

Kısa bir an kaldık öylece, sonra birden, ben gözlerimi ondan alamazken, ellerini bedenime sarıp sarıldı bana. Yüzünü göğsüme bastırdığında, hiç hareketsiz kaldım.

"Ben de 22 yıldır en çok bu anı bekledim." dedi.

Yüzünü göğsümden yavaşça doğrulttu ve belirli belirsiz titreyen dudaklarıyla ekledi. "Yoongi ben seni çok güçlü hislerle bekledim. Aklım almıyor şimdi burada, böyle oluşumuzu."

Sustum. Gözleri gözlerime değerken, elleri bedenimde, benimkiler ise ondaydı. İstediğim her şey vardı ben de sustum.

"Sen gerçek misin şimdi?" diye fısıldadı. Ses tonu varla yok arası çıkmıştı ama duydum. Sahiden de, gerçek miyim anlamak istercesine yüzümde geziniyordu bakışları. Benim papatyam hâlâ kavrayamamıştı içinde bulunduğumuz durumu, hayal mi sanıyordu bizi?

Gülümsedim. Gözleri dudaklarıma düştü. Sonra yana meyletti, gamzeme yükseldi. Hani öyle kolay değildi bu mutluluğun tebessümlerini yüzümden çekip atmak, gülümser bir halde kaldım karşısında.

Gözlerini kırpıştırarak, kendini bir şeye hazırlıyormuş gibi kaçırdı benden. Sonra hızla yüzüme yükseldi ve tam gamzemin üzerine, ömrümün ilk kıyametini, bana ilk öpücüğünü bıraktı.

Gözlerimin kapanması ve kirpiklerimin kuvvetli bir ahenkle yanaklarıma düşüşü, TaeHyung'un dudaklarını tenimden çekip, sonra yeniden aynı yere birkaç öpücük daha konduruşu; baş döndürücü bir dans gibiydi. Ritme kapılıp bana dokunmasını hissettim.

Bir iki öpücüğünden sonra yüzünü boynuma sakladı.

Bir iki öpücüğünden sonra ben nereye saklansam bilemedim.

Ellerim yumuşak saçlarını bulup okşamaya başlamışken, boynumda sıcak bir ıslaklık hissettim. Anında fark ettiğim şeyle gözlerimi açıp yüzünü kaldırdım boynumdan.

Daisy [TaeGi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin