15

287 41 7
                                    





Jimin dört gündür bizdeydi ve ben dört gündür neredeyse hiç evden çıkmamıştım. Doğrusu aklımda deli gibi TaeHyung vardı fakat elimde avucumda yapabileceğim hiçbir şey yoktu. Sızısı sık sık vurup gidiyordu sadece.

Jimin üzerimdeki kara bulutların en çok farkında olan kişiydi. Ona anlatmamı sabırla bekliyor, beni sıkıştırmıyordu. Ben ise her şeyden, herkesten kaçıyordum. Dibine kadar batmış ve eksik gibiydim.

Bir parçam yoktu, TaeHyung günlerdir hayatımda değildi ve nefeslerim her yeni gün daha da anlamsızlaşıyordu.

"Seni yatağından ettiğim için hep bu halin değil mi?"

Penceremden içeri dönerek benimle konuşan bedene baktım. "Kesinlikle."

Göz kırptı. "Gitmeyi düşünmüyorum."

"Kasabalı olup başımıza kalacaksın." Alçak pencerenin, evin içinde kalan mermerinde otururken basitçe dışarıyı süzdüm.

"Yoongi?"

Bu ses tonunu biliyordum. Sona doğru uzatılan harfler bir şeyleri haber veriyordu. Gözlerim yeniden onu buldu. "Ne isteyeceksin bakalım."

"Yarın akşam olan şu kasaba şeyine geleceksin benimle değil mi?"

"Kasaba şeyine gelmeyi düşünmüyorum."

Dürüstçe itiraf ettiğimde yatağımdan kalkarak bana doğru heyecanla adımladı. "Geleceksin, yalnız gitmek istemiyorum, gidemem."

"Jin ile gidin."

Bir anda kaşlarını çattı. "O, So Yeon diye biriyle gidiyor."

Yüzümü aniden saran gülümsemeye engel olamamıştım. "Teklif etmiş mi?"

"So Yeon tam olarak kim?" Ben aptal aptal hâlâ sırıtıyorken sormuştu.

"Aşkı." dedim. "Minik Jin'imizin tek aşkı."

Jimin memnuniyetsizce omuz silkti. "Bana anlatmadı umurumda değil."

"Ama sen sordun."

"Sorarım sanane?"

Elimin birini saçlarımın arasına geçirerek hafifçe titrettim ve dağılan saçlarımla başımı pencere pervazina doğru yasladım. Bıkkın halimden Jimin'in bıkacağına inanmaya başlamıştım ama yapacak bir şeyim yoktu. Bomboştum.

"Yarın kesinlikle benimle geliyorsun." dedi. "Aksi taktirde bir daha suratına bakmam ayrıca, bu evde ihtiyar bir adama dönüşmemen için yapıyorum tüm bunları."

"Jimin cidden hiç hevesim yok."

Çenemden tutarak, dışarıyı izleyen bakışlarımı kendine çevirdi. Aniden sert hamleler yapışı dengemi sarsıyordu.

"Bana anlatacak mısın artık?"

"Neyi?"

Ciddi bir ifadeyle nefes verdi. Sıkılmış gibiydi. "Boğazını birileri sıkıyormuşçasına günlerdir ölüyor görünmenin nedenini."

TaeHyung.. TaeHyung'suzluk.. Bakışlarının eksikliği ve kokusu..

"Doğrusu paylaşmaya hazır değilim." Gözlerimi kapatıp başımı arkamdaki pervaza vurdum. "Bir şey mi, biri mi?"

Buna vereceğim cevap pek mühim olmazdı. "Biri." dedim.

Bir anda sesi yükselirken daha da yakınıma gelmişti. "Tam da tahmin ettiğim gibi, aşık oldun ve benden gizliyorsun it herif."

Gözlerimi bir anda açarak sinirlenmeye yüz tutmuş ifadesine değdim. "Ne âlâkası var? Belki bir arkadaşım hasta?"

Dalga geçen bir hâl yüzünden geçmişti. "Kalbinin kırıkları her yerde Min Yoongi, açık seçik vurulmuşsun birine. Yalan söyleme bana."

Daisy [TaeGi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin