34-Final

447 52 24
                                    








Bu kasaba bizi var etmişti. Ama yok saymaya da meraklıydı.

Burada kaldığımız her yeni gün yük bindi üzerimize. TaeHyung hakkında fısıldanan her söylenti, ondan çok beni yaraladı. Toplum acımasızdı, en az doğa kadar. Kurtarırım dedim. Benimle gelirsen seni buradan da kurtarırım.

Birlikte şehirde güzel bir yaşam sürebileceğimizden bahsettim ona. Ürktüğü şehri geceler boyu bizim için hayallerle süsleyip anlattım ona.

Yeni meşhur olmuş sinemalara gideriz dedim birlikte. Canlı müzik dinleyebileceğimiz yerlerden bahsettim, her hafta bir kere tiyatro izleriz dedim.

Ben gündüz dörde kadar çalışır, sen de onikiye kadar uyur sonra beni beklemek adına biraz dolanırsın dedim evimizde.

Jimin's yakın bir ev tutarız, sıkılırsan oraya gidersin dedim.

Vaatlerime bazen kıkırdadı bazen dudak büktü. Ama heves etti her halinden belliydi. Onu burada tutan tek burukluğu annesiydi. Olmayacak şey değildi ki onu ziyaret etmesi, ben babaanneme geldikçe o da annesine gelirdi.

Bana kabul ettiğini söyleyeceği gün sırnaştı biraz. Şımarık halleri başımı döndürdüğünden kucağıma çekip öptüm onu. Ben koynuna öpücükler kondururken lunaparklardan bahsetti ve bana oradaki pembe şekerlerden alacaksan gelirim dedi.

Yanakların gibi mi dedim?

Yanakların kadar pembe mi Kim?

Çünkü yanıyorsun kucağımda.


<>


Düzenimiz oturalı bir aydan çok oluyordu. Evimizi yerleştirirken başvurduğum işlerden birinden geri dönüş almış ve istediğim çalışma şartlarının hepsine sahip işime yüksek diploma notum ile girmiştim.

Rahattık, huzurumuz yerindeydi. Jimin her gün TaeHyung'un yanına gelip ondan kendisine bir şeyler öğretmesini istiyordu.

Birinci gün TaeHyung'dan öğrendiği herhangi bir şeyi, ikinci gün yapmış olarak yeniden geliyordu.

"TaeHyung'un tarifiyle kek yaptım."

"TaeHyung'un kurabiyelerinden yaptım."

Bakın ister inanın ister inanmayın ama o kurabiyeler baş yarardı. Benim papatyam onları dokununca dağılacak kadar güzel yapıyorken, Jimin kalkıp aynısı gibi olmuş diyemezdi.

Aynen bu şekilde Jimin'le takılıyordum. Ona takılan bensem eğer kafama kurabiye fırlatabiliyor ya da herhangi bir yerimden ısırabiliyordu. Fakat TaeHyung'a narin bir zaaf büyütmüştü. Ona pamuklara dokunur gibi yaklaşıyor, hassas karakterine toz kondurmuyor ve yalnızlık çekmesin diye her şeyi yapıyordu.

TaeHyung'a verdiğim sözleri tutmaya başlamıştım. Geceleri süsleyen güzelliğiyle onu şehrin parlak gecelerine çıkarmış, canlı müzik çalan yerlerde gezdirmiştim.

Birlikte dışarıda geziyor, alışveriş yapıyor ve yemek yiyorduk. Evimizde ise sırnaşıp oturuyor, beraber şiir kitapları okuyor, büyük balkonumuzda kahve içiyor ve öpüşüyorduk.

Ay ışığı altında tadıyordum dudaklarını. Yamacına kıvrıla kıvrıla öpüyor, doyamıyordum.

Beni uyutuyordu kollarında. Günüm stresli geçmişse saçlarımı seviyor, şarkılar mırıldanıyordu.

Onu uyutuyordum kollarımda. Hislenmiş ise kucağıma çekiyor öpüyordum yanaklarından. Kulaklarına güzel şeyler fısıldıyordum.

"Seni seviyorum."

"Seni seviyorum."

Tenine ilk değişim bir cuma günü olmuştu. İşten erken geldiğim o gün, odamızda üzerimi değiştiriyordum. Ben geldiğimde banyodaydı, kendi anahtarımla içeri girmiştim.

Üzerimdeki gömleği sıyırmış, katlı tişörtlerim arasından üzerime giyecek bir şey arıyorken kapısı açılmıştı odanın.

Sevdiği çiçekli şampuanının kokusunu soluduktan hemen sonra gözlerim onu bulmuştu. Üzerindeki bornozu çok bol bağlanmıştı.

Koyu köprücüklerinden aşağıda kalmış koyu teni, yetişkin bir sevgili için hayli can yakıcıydı. Üzerinden süzülüp giden bir damlayı takip edişim, belki de ilk defa ona değen herhangi bir şey olma isteğim, alttan alttan aslında şehvetle körüklenmişti.

Beni fark ettiği gibi gülümsemiş, erken geldiğim için hissettiği sevinci üzerime adımlayıp bana sarılırken belli etmişi.

Üstsüzüm papatya, senin de tenin gizlemiyor kendini.

Dudaklarımızı birbirine kenetleyip kucağıma kaldırmıştım onu. Alışmıştı artık, bunu çok sık yapıyorduk. O yemek yaparken, o temizlik yaparken, o herhangi bir şey yaparken ayakta duran bedenine sokuluyor, onu kucağıma kaldırıyordum. Bacaklarını belime dolayıp sarılıyordu bana. Ben onu bulduğum ilk duvara yaslayıp öperken, öylece duruyorduk. Onu kollarımla kucağıma çekecek kadar kuvvetli olmam, zarif bedenini kendiminkine yaslı taşımam hoşuna gidiyordu. Beni ilgiyle, ihtiyaçla ve sevgiyle dakikalarca öpüyordu.

Yine kucağımdaki bedenini yatağımıza taşımam çok sürmemişti. Islak saçları geri savrulurken, özenle yatırmıştım onu yumuşak örtüye.

Bornozunun izin verdiği kadar öpmüştüm teninin her noktasını. Köprücüklerinden aşağı, hiç dudaklarımla değmediğim kıvrımlarına değmiştim.

İlkti onun için, bakirdi, hassastı ve muhtaçtı yılların gerektirdiği kadar.

Ben teniyle dudaklarımı buluşturdukça, ona seni seviyorum dedikçe daha da hassaslaştı.

Gözleri kısıldı, öpmekten kızarttığım dudakları aralandı ve yanaklarını pembeleri süsledi.

Nasıl dayanılırdı bilmiyordum. O bu kadar güzelken, tenimin altında yatıyor ve sessizce adımı tekrarlıyorken, nasıl akıl başta kalırdı?

Bornozunun ipine taşınan elim, bizi sonu gelmez bir tutku denizine sürükledi. Göğsü yükseldi, kesik nefesleri duraksadı, gözlerini kapattı.

Ve artık Kim TaeHyung benim için çırılçıplak kaldığında, yemin ettim dudaklarına. Sadece onun için olacağıma, onun olduğuma yemin ettim.

Bana her şeyini sunan sana, her şeyimi veriyorum Kim TaeHyung.

Koyu teninin her kıvrımını öptüm, en hassas noktalarında, bir papatyaya yakışacak şekilde, özenle ve hak ettiği zarafetle dudaklarımı gezdirdim.

O gece benim ismimi sayıkladı. Defalarca, farklı tonlarda beni sayıkladı ve sıkı sıkı tutundu bedenime.

Altımızdaki yatak gıcırdıyor, terli bedenlerimiz birbirini sarıyor ve birbirimizi taşıdığımız o zirvede yine birbirimiz için zevkten deliye dönmüş inliyorken, bizim adımıza geceler de yemin etti.

Min Yoongi sarıyordu papatyasını, gece gündüz yaz kış.

Ve papatya her yeni gün, yeniden çiçek açmış kadar güzel uyanıyor, seviyordu Min Yoongi'yi.

Ben kollarında sarhoş oluyordum onun. O da en çok sarhoş halimi seviyor, öpüyordu yüzümün her yerini.

Masallar, yaratılıyordu direnenler tarafından. Her şeye rağmen savaşanlar tarafından. Ölümüne bu dünyaya ve getirdiği en acimasız şeylere kafa tutanlar tarafından.

Masallar yaratıyorduk, utanmadan, her gece.

Kendi masalınızı yaratın.

Daisy [TaeGi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin