6

349 52 16
                                    




Ciddi anlamda geriliyordum. İnsanlardan uzak kalmayı seven biriydim ben, sık sık ormana giden ve çiçekleri koklayan. Burada bu ortamda, bu sohbete dahil olmak her geçen an canıma okuyordu. Kendimi dışarı atmak istiyordum. Geceye doğru savrulmak ve zifiri karanlıkta ormanda dolaşmak. Elbette beni burada tutan bir nedenim vardı, her zaman istediklerimi elde edememem için bir nedenim olmuştu. Çoğu zamanda o neden, istediklerimden daha güzeldi.

Şimdi ise o neden en güzeliydi.

"Oo kimler gelmiş."

"Hoş geldin papatya."

Papatya.

Bakışlarımı çardağın girişine hızla kaldırdım. Sanki hissetmiş gibi o da göz ucuyla bana değmişti. Ardından ablasına ve diğerlerine dönerek çekingen bir şekilde bakındı. "Hoş buldum."

TaeHyung sakinmiş gibi duran ama tuhaf bir şekilde utangaç ifadesiyle, kendisine yer bulmak adına göz gezdirmeye başlamıştı. Çok fazla boş yer vardı. Benden uzağa oturacak diye ödüm kopuyordu. Bakışları herkesi tarayıp geçerken, ortam çoktan onu unutmuş ve muhabbete dönmüştü.

Gözlerimiz kesişti sonunda. Yanımdaki boş yeri, tüm ihtiyacımla işaret ederek hafifçe kenara da kaydım. Beklemeden adımladı bana doğru. Kalbim patlayacak gibi atıyorken, göğüs kafesimde basınç hissediyordum.

Sonunda gelmişti huzurum. Yanıma oturduktan sonra bakışlarını benimle buluşturdu, gülümsedim.

"Seni buralara zorla getirmelerine izin verme, nefes alamıyormuşsun gibi bir ifade var yüzünde." O konuşurken yavaş yavaş söküldü gülümsemem. Beni tanıyordu, belki de arkadaşlarımdan bile daha çok tanıyordu.

"Boğuluyorum." dedim. Madem biliyordu halimi, niye gizleyecektim?

Yüzümü izlerken bir şey diyecek gibi oldu ama onun adının ortamdaki konuşmada geçmesi dikkatini dağıttı. Kendinden bahsedilen tarafa döndü ve samimiyetle gülümsedi. Nasıl güzel gülüyordu herkese aklım almıyordu.

"Gülünce daha bir güzelleşiyor."

"TaeHyung bir kız olsaydı, buradaki en güzel kız olurdu şüphesiz." Geldiğimden beri rahatsızlık duyduğum bakışlara sahip olan kızın dediğine katılmıyordum. O böyle de en güzeliydi.

"Papatyam böyle de en güzelimiz." So Yeon'un cümlesiyle gülümseyerek başımı eğdim. Alt dudağımı dişliyordum, bu benim de görüşümdü.

"Hepiniz benden çok daha güzelsiniz." dediğinde başımı yana çevirerek alttan ona baktım. Üzerindeki fazla ilgiden dolayı rahatsız olmuş, zorlukla gülümsüyordu. Muhtemelen sadece ben seziyordum hislerini.

"Yoongi de en yakışıklı." Bakışlarım Min Hee'yi buldu fakat hoş değildi ve ben NamJoon'a bakmak istiyordum. Kötü hissetmeye başladığım anlarda, diğer kızlar da onu onayladığında, Min Hee'nin ani girişi unutulmuş gibiydi. Şimdi öylesine bir sohbete dönmüştü.

"Gülünce elmacık kemikleri belirginleşiyor."

"Bence çene yapısı kusursuz, baksana böyle geliyor."

"Gözleri çok güzel."

Gözlerim beni eleştiren, ya da daha çok öven kitlede gezindi. Aniden yoğunlaşan muhabbet beni herkesin önünde yorumlanacak bir şeymiş gibi bıraktığında Jin bölmüştü. "Ayıp oluyor biz ne oluyoruz burada?"

Gerginliğimi fark ettiği için miydi yoksa cidden ilgi mi istemişti bilmiyordum ama, sonra ona teşekkür edecektim. Saçlarımı karıştırarak oturuşumu dikleştirdim ve arkama yaslandım. TaeHyung da aynı şekilde duruyordu. Gözleri muhtemelen etrafta dolanıyor ve bu çılgın kitle hakkında kendince yorum yapıyordu.

Daisy [TaeGi]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin