Bölüm| Sırtımdaki Yara

1.5K 73 41
                                    

{Gelecekten Not: Hey, merhaba. Size şunu söylemek istiyorum ki, bu kitabın ilk bölümleri deli bir acemilikle yazıldı. Okuduğumda beni de tatmin etmeyen ilk bölümler, sizi kitabı bıraktırmaya itiyorsa lütfen ilerideki bölümlere şans verin. Pişman olmayacağınıza inanıyorum. Umarım dikkate alırsınız ve sizi pişman etmem, mutlu kalın <3 16.06.2021}

Pes etmeyen bir yapım olduğu kesindi. Bir şeyi istiyorsam almak için beklemezdim, peşini bırakmazdım.

Yine de bu yenilmekten, yorulmaktan veya defalarca reddedilmekten hoşlandığım anlamına gelmiyordu. Sabırlı biri olduğum da doğruydu. Ama sanırım, bu konuda kendimi en çok zorladığım kişi Jungkook'tu. Ve beni en çok zorlayan kişi de oydu. Kimseyi kırmak istemezdim, lakin bu sabrımın olmadığı anlamına gelmiyordu. Karşımdaki o değil başkası olsa, diye başlayan saçma bir cümle kurmayacağım. Karşımdaki o olmasa bu kadar ısrarcı davranmayacaktım sonuçta.

Sadece onu seviyordum. Ve sevgimi saçmamak için hiçbir sebebim yok. Onun benden hoşlanmaması dışında.

Kameralar her yerdeydi yine. Elimi ensesine attığım gibi kendime çektim. İttireceğini bildiğim içindi bu rahatlık. İttirdi de. Ama bu sefer, gerçekten sert ittirdi. Duvara yapıştığımı hissettim. Kemiklerim duvarla bütünleşmiş gibi hissediyordum. Aptal gibi gülmek zorundaydım, bunun başka seçeneği yoktu.

Jeon, hep vururdu. İttirirdi, kırardı, dökerdi. Eli de sağlamdı. Ama genellikle açtığı yara, ruhumda olurdu. En çok orası sızlar, kanardı. Sarılmaya muhtaç olan yaralar orada oluşurdu. Bu defa sarılması gereken bir yara sırtımda tomurcuklanacaktı zannımca. Çünkü, kürek kemiklerimin şekli değişecekmişçesine sert çarpmıştım. Bir sürü benzetme yapabilirdim buna. Acımıştı.

Herkes güldü, geçti. Ben de güldüm. Ama geçmeyecek bir yarayı daha sırtıma atmış ve yoluma devam etmiştim.

Kuliste toplanırken Namjoon hyung yanıma geldi. Herkes bir aradaydı ve o konuşma yapıyordu. Konuşması sırasında elini sırtıma koydu. Ne saçma hareketti? Hayır omuza falan konurdu o el, sırtta ne işi vardı? Aniydi ve tepki vermemem imkansızdı. Yara konusunda ciddiydim. Geri çekilmeyle acılı bir nida sundum odaya. Namjoon hyungun kaşları çatıldı ve birkaç yüz bana döndü.

"Sorun nedir Jimin-ah, yaralandın mı?" diye soran hyungumu geçiştirdim. Ufak, sıyrık gibi sözlerle. Henüz sırtıma bakma imkanını elde edememiştim ve tam da yalan sayılmazdı belki.

"Bakmamı ister misin Jiminie? İstersen krem sürebilirim." dedi Taehyung. Düşüncelerinden öpmek istediğim bir çocuktu o.

"Teşekkür ederim fakat gerek yok, TaeTae." dedim minik bir tebessümle.

O konu orada kapandı ve gece geldi. Gerçi bizim için gece biraz geç gelirdi. Erken yatmak yerine çalışmayı tercih ederdik genellikle. Banyoda sırtıma bakmıştım, iki kürek kemiğim morarmıştı ve etrafına hafifçe yayılmıştı. Acıdığı gerçekti ama dokunmak istemiyordum, dursundu. Yatağıma ilerledim yavaşça. Ama uyuyamıyordum. Ben sağa sola yatardım, şu an her iki tarafta ağrı yapıyordu. Yüzüstü yatmak nefesimi tıkıyordu. Düşünmemeye çalışıyordum yaşananları, düşündükçe acıyor ve uyuyamıyordum. Bizim uykuya ihtiyacımız vardı. Benim artı olarak Jungkook'uma da ihtiyacım vardı.

Birinin eksikliği diğerini de benden götürüyordu.

Dön dön dön. Uyuyamadım. Kalktım yavaşça ve bir hırka geçirdim üstüme. Terliklerimi giyip dışarı adımladım. Önce yolumu mutfağa düşürdüm. Ve orada uykularımı kaçıran minik bir tavşan gördüm. Güzel çocuğumdu Jungkook benim. Ben tüm üyeleri çok severdim. Çok. Hepsinin yeri birbirinden farklı, birbirinden güzeldir.

Night and Night | KookMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin