Bölüm| Tek Kişilik Aşk

411 22 60
                                    

Bu bölüm, bağımsız bir JiKook kurgusu içerir. Çarpıcı bir son içermektedir.

Sıcak süte iki kaşık sıcak çikolata tozunu katıp karıştırmaya başladığımda çalan kapı dikkatimi dağıttı. Bir kez ve kısaca çalan kapıya, sütümü iyice karıştırmadan bakmayacaktım.

Birkaç defa kaşığı çevirdikten sonra kapıya yöneldim. Umarım çabucak soğumazdı. Kapıyı açtığımda karanlık sokakta kimse yoktu ve buna anlam veremeyip sağa sola bakındım. Hâlâ kimse yoktu. Yere değen gözlerim bir kutu gördü. Siyah bir kutu, sarı kurdeleyle sarılmıştı.

Etrafta kutuyla alakası olabilecek izlenime sahip biri yoktu. Eğilmekte tereddütlüydüm. Bomba olabilirdi. Üzerinde beyaz bir kağıt görünüyordu, eğilip dokunmadan okumaya çalıştım. Parmaklarımın ucu kağıdı okumaya uygun hale getirdiğinde ismim yazılıydı. "Jeon Jungkook'a." Yutkunup düşünmeye zaman ayırdım ve sonunda kutuyu aldım. Büyük bir kutuydu. Çok ağır değildi ama varlığı belliydi. Hayatımda hiç bomba tutmamıştım ama yine de belirli hesaplar yapmaya çalıştım.

Ve sonra soğumasından korktuğum sıcak çikolatam aklıma geldiğinde, düşünmeden kapıyı kapatıp içeri yöneldim. Rüzgâr bedenimi ve evi soğukla buluşturduğundan direkt mutfağa yöneldim. Bardağımı elime aldığımda kutuyla beraber salona geçtim. Büyükçe bir yudumla dudaklarımı ıslattıktan sonra elimdeki paketi incelemeyi kesip açmaya karar verdim.

Güzel bir sarı rengine sahip kurdeleyi çıkardıktan sonra, bir nefes verip aniden kutuyu açıverdim. İlk önce beyaz bir mektup karşıladı beni. Ve altında bir kutu daha. Alttaki kutudan çok mektup dikkatimi çektiğinden ona dikkatim yönlendi.

Zarfın arkasında "Jeon Jungkook'a, bir adamdan. Tarih 23/01/1995" yazılıydı. Bugünün tarihiydi bu. Muhtemelen postaya verilmemiş, direkt teslim edilmişti. Artan merakım hızla zarfı açmama nedendi.

Yeniden sıcak çikolatamdan aldığım iki büyük yudumla artık hazırdım, her ne çıkacaksa.

"Jungkook, merhaba.
Bu mektubu gerçekten okuyor musun? Yani, gerçekten sana bunu verdim mi? Bu zamanın gelişine mutlu muyum üzgün müyüm bilmiyorum. Sonsuza dek sürecek gibi gelmişti. Meraklandın mı, çatıldı mı kaşların? Gerilme, anlatacağım.

Kim olduğumu söylemeyeceğim, ellerim adımı yazabilecek cesarete sahip değil ne yazık ki. En azından şimdilik. Dilerim ki, bir yerlerden ismimi çıkartabileceğin kadar tanımışsındır beni. En azından bunu ister kalbim. Tanı beni, Jungkook. Ama tanımazsan da kafana takma, bir değeri kalmayacak inan.

Sen.. Kafam biraz karışık. Ve bu yansıyacak, üzgünüm şimdiden. Yazıyorum sana şimdi, kendimle beraber mezara taşımamak için hissettiklerimi. Ruhumdaki seni toprakta bırakmamak, seni bendeki seninle tanıştırmak istedim Jungkook. Bilmeden bendeki değerini, belki de hiçbir değeri olmayan bu sevgimi sen bilmeden gitmek istemedim. Nasıl başlayacağımı da hiç bilmiyorum ki.

Güzel günlerimiz oldu. Sadece.. Garipti bir şeyler, Jungkook. Bir şeyler tam değildi, bir şeyler fazlaydı. Anlayamadım ne oluyor. Düşündüm hep, birkaç günde çözebildim olduğunca.

Seni seviyorum ben. Gerçekten çok seviyorum. Ama dahası varmış, ben seni daha çok seviyormuşum. Çok, çok ve daha çok. Anlıyor musun? Belki de anlamıyorsun. Şimdi kalbimi açıp baksan içinde kendini bulursun, Jungkook. Ama ben bile uzun zamandır fark etmemişim bunu. Neden biliyor musun, merak ediyor musun? Okuyor musun hâlâ?

Benim bu hayattan gözüm o kadar korkmuş ki, sevmeyi gizlemişim ben. Bastırdıkça bastırmışım, çoğalmaya çalışan, kalbimde sana yükselen o tüm hisleri bastırmak için tüm gücümü kullanmışım. Sevmek istememişim. Yorulmuşum çünkü, kırılmışım. Ve ben anlamışım, sevmek iyi gelmezmiş benim gibilere. Alnıma yapışmış bir kader ağı, sevmenin beni üzmekten başka yok amacı. Bir kez olsun iyi gelmemiş, iyi hissetmemişim, sevilmemişim. Bunu bilişimden kaçmışım ya deli gibi.. Deliler gibi kaçmışım. Ne oldu peki? Bak, bugün buradayım yine.

Night and Night | KookMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin