Bu bölüm, bağımsız bir JiKook kurgusu içerir.
İçeri sızan gün ışığına karşın ayılan zihnim bedenimi de uyandırmıştı. Yorgun gözlerimi açmakta oldukça zorlanmıştım.
Tam olarak şimdi kalkıp gitmem gerekiyordu ama arasında bulunduğum sıcacık kollar nefsimle mücadeleme sebep oluyordu.
Başımı doğrultup derin bir uykunun içinde olan güzel simaya baktım. Dingin görünüyordu, her an uzaklaşmak zorlaşıyordu ama sorumluluğumu hatırlayınca keyfim zaten kaçmıştı. Sakince doğrulmaya çalıştım, uyanmamasına özen gösteriyordum.
Ayrıldığımda huzursuzlanacaktı ama gitmem şarttı. Yataktan kalkıp kapalı bedenimi esnettikten sonra banyoya gittim.
Banyodan çıkarken aklımda birazdan yapacağım konuşmalar dönüyordu ve bu gerçekten huzursuz ediciydi. Bununla tek mücadele etmek isterdim ama maalesef o bu işten geri durmazdı. Onu sinirlendirmeden halletmek istiyordum ama kabul etmezdi. O uyurken halletmek en iyisiydi.
Üzerime çekidüzen vermenin ardından aşağı inmek adına merdivenlere yöneldim. Şu soğuk havada ve sabahın köründe erkek arkadaşıma sarılarak sıcacık uyumak varken tatsız bir konuşma yapmak için ayaktaydım. Huysuzlaşmam için çok fazla sebebim vardı.
Salonun girişine girdiğimde hyung demek istemediğim Joonwoo orada oturuyordu. Hiç üşenmeden bunun için uyanması o kadar sinir bozucuydu ki.
"Jungkook, demek uyandın.. Günaydın." Beni fark etmesiyle, daha şimdiden, saçma cümleler kurmaya başlamıştı.
"Günaydın." Evet, kesin aymıştır.
"Gel, otur da konuşalım." Yana kayarak yumuşak koltukta bana yer açtı.
Yanına ilerleyip koltuğa otururken konuştum ona.
"Çok vaktim yok, hyung." Aşağı sallanan suratımın farkındaydım."Ne hakkında konuşacağımızdan haberin vardır, değil mi?" Karşısında bir aptal varmış gibi davranması çok sinir bozucuydu.
Umursamaz bir ifadeyle başımı salladım.
Dün gece, biraz gürültülü bir gece olmuştu. Hayır, bir şeyler yapabildiğimizden değil, evde başkaları varken yapmazdık. Sadece, beraberken eğlenmekten hoşnuttuk. Oyunlar, eğlenceler, sevişmek.. Birlikteyken bir dünyamız vardı ve bundan mutluyduk. Biz ne istersek o olurdu, beraberken mutluyduk. Yetiyorduk, yetinebiliyorduk.
Dün gece de sızıp kalana dek eğlenmiştik. Oyun oynamış, sadece oturmuş, birbirimizi kovalamıştık hatta. En son yerleri yumruklayarak güldüğümüzü hatırlıyordum. Jimin, nezaket sebebiyle bile kahkahalarını bastırmaya çalışmamıştı.
Çünkü onların burada olmasından hoşnut değildi. Onun için kıymetli olan misafirler değildi ve bu yüzden kendini kısıtlamayı istemiyordu da.
Ben ona genellikle hak verirdim, güzel kararlar alan biriydi. Mantıklı düşünürdü, olgundu. Ona katılırdım ama onun kadar rahat davranamazdım her zaman.
Ben, yanımda o varken unuturdum her şeyi. O varken ben, bendim. Gerçektim, vardım.
Ama yapı gereği çekingen biriydim ve onun dışında birileri herhangi bir yakınlıktaysa çok rahat davranamazdım. Bu yüzden daha çok kızardı o. Alanımızı izinsizce işgal edenlere oldukça çok kızardı.
"Bak, bu böyle olmaz, tamam mı? Bizim uykuya ihtiyacımız var. Diğer üyeler uyanamıyor bile. Yorgunluğa bu kadar tahammülü olan insanlar şu an uyanamıyor." Ciddiyetle konuştukça sinirleniyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Night and Night | KookMin
Non-FictionOna karşı kocaman bir sevgi taşıyan kalbim, onun tarafından parçalanıyordu. Ama umarım ona olan sevgime zarar vermezdi. 🌃