Bölüm| Aşk Hiç Bitmez

465 30 12
                                    

Bu bölüm, bağımsız bir JiKook içerir. Kötü son içermemektedir. Lütfen üzülmeyiniz.

"İki hastanın da talebi aynı, bunu yapabiliriz."

Doktorların sesi geliyordu dışarıdan. Bu mesafeden duyulmayı nasıl başarıyorlardı bilmiyorum. Biraz önce bana gelip bir isteğim olup olmadığını sormuşlardı.

Ben de onlardan Jungkook'u istemiştim.

Görünen o ki Jungkook da beni istemişti.

Yatakta yatmaya devam ettim. Gözlerim bu beyaz hastane odasına oldukça alışıktı. Dışarıyı, tavanı, odayı incelemek bir rutindi artık. Güçsüzce yatıyordum yatakta. Çok yorgundum, gerçekten. Savaşmaktan yorulmuş bir vücudum vardı. Direnmişti, çok direnmişti, savaşmıştı. Yenmiş, yenmiş yine yakalanmıştı.

Yazıktı bedenime, kaşı kirpiği kalmamış, yusyuvarlık kafası ortaya çıkmıştı iyice. Deriye sarılmış kemikten ibaretti son günlerde. Kalbi yavaşlıkla atıyor ve organları onu bir bir terk ediyordu. Koruyamıyordum onu, sımsıkı sarılamıyordum. Kurtaramıyordum.

Yıllar geçirmiştim bu bedenle. Terk etmek kolay olmayacaktı. Yok oluşunu, çöküşünü görmek kolay olmayacaktı. Bir zamanlar bu bedenle vardım ben, şimdi yok olmak.. Hiç kolay olmayacaktı.

Gözlerim doluyordu ara sıra, ıslanamıyordu kirpiklerim. Yoklardı.

Başlarda, ellerim göz kapaklarımda çok gezinmişti, arıyordum durmadan. Bulamadım hiç. Gittiler.

Zorlukla aldığım sakin nefeslerim sessiz odaya dolmaya çalışıyordu. Bazen boğuluyormuş gibi hissederdim. Nefes alıyorum ama sanki ciğerlerime erişmiyor, yetmiyormuş gibi. Bazen de boğulurdum sahiden. Akciğerlerim sönerdi, ölümle yüzleşir ve kavuşamadan dönerdim.

Kapı aralandığında içeri girildiğini anladım.
"Merhaba, Jimin. Nasıl hissediyorsun?" dediğinde doktor, gücüm olsa gülerdim.

Birazdan ölecekmiş gibi hissediyorum, diyemedim. Onlara kaba davranmazdım. Yıllardır benimle vakit geçiriyorlardı. Uykusuz kaldıkları, uykularından kalkıp yardım çığlıklarıma koştukları olmuştu. Bu yüzdendi 'Jimin' demesindeki samimiyet.

Ve öylesineydi sorduğu hâl hatır. Biliyordu olacakları. Fakat, kimsenin elinden bir şey gelmezdi artık. Tek istedikleri son anlarımı mutlu geçirmemdi.

"İyiyim, doktor. İyiyim." Konuştum kısıkça.

Bir nefes bıraktı konuşmadan önce.
"Eğer müsaitsen şimdi, Jungkook'u buraya getirmeye hazırlanıyoruz." dediğinde vedaya yüz tutan kalp atışlarım elinden geldiğince hızlandı.

Kalbim böyleydi, benim için atmazdı ama onun için atardı.

Gözlerimdeki ışıltıyı ben bile hissedebilirdim. Feri sönüktü muhtemelen, yine de ışıldıyordu şimdi.

"Evet, lütfen. Gelsin." Sesim biraz daha diri çıkıyordu şimdi.

Onaylayıp çıktı dışarı.

Elimi yanımdaki komodinde duran aynaya uzatmak istedim. Titreyerek aynaya ulaşan elim, korkuyla yerine geri döndü. Kendimi görmeye hazır değildim, hiç hazır değildim. Biraz bile. Eskiden ne çok bakardım aynaya, çok bakardım. Severdim kendimi. Ama şimdi, korkuyorum. Uzun zaman oldu bakmayalı. Bugün, gelebileceğim en kötü raddedeyim belki de.

Lakin Jungkook'un karşısına çıkamazdım kirli paslı. Zaten ancak onun için yürürdüm korktuğum bir yoldan.

İndirdiğim elimi yeniden kaldırdım aynaya doğru. Hızla aldım. Bir anda yapmazsam asla yapamayacaktım. Yattığım için yukarı doğru kaldırdım aynayı.

Night and Night | KookMinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin