Yıkılan evime tekrar bakıp yine ağladım. Bir polis kadın yanıma gelip"biraz daha iyi misin kızım" diye sordu .Boş boş yaşlı gözlerle yüzüne baktım. Yavaşça ilerledim. Polisi geride bırakarak. Şaşkın şaşkın baktığına emindim. Umrumda mıydı? Hayır tabi ki . Kasım ayındayız ve hava buz gibi. Nereye gittiğimi bilmiyordum. Ayaklarım beni ordan oraya istemsizce sürüklüyordu . Ailem, mutluluğum, eşyalarım, anılarım , herşeyim yıkıldı ve o binanın altında kaldı . Sadece koca apartman da ben yaşıyordum . Neden ?.... Saat kaçtı bilmiyorum. Telefonum da o binanın altında. Hiçbir akrabama gitmek istemiyorum. Fazla samimiyetsizler.Ve acımalarından nefret ediyorum. Tek bir kişi var . Yaren . Nasıl gidicem bilmiyorum. O huzurkentte. Kim bilir ne kadar merak etti beni. Yürürken karşıdaki parkta kardeşimi oynattığım 2 gün öncesi geldi aklıma. Ve sonrası karanlık .
Yarım saat sonra
"Hatice hadi kalk canım iyi misin?" Kulaklarım yanlış mı duyuyordu yoksa bu Yaren in sesimi. Gözümü hafifçe araladım. Gözlerim yalan söylese bile kulaklarım söyleyemezdi. Evet oydu . Ama ben nasıl geldim buraya? Bu soruyu düşünecek halim yoktu. Hızlıca doğrulup Yaren'e sarıldım . Bu arada biz birbirimizi ilk defa görüyorduk. Uzaktık birbirimize ama bir o kadarda yakındık. Kokusunu içime çekip geriledim. "Ben iyi değilim ." Dedim ve sol gözümden bir yaş düştü . Eğilip gözyaşımı sildi , " herşey güzel olacak" dedi umutla . Gerçekten güzel olacak mıydı? Ben ve Yaren hayallerimizi yaşayacak mıydık?...
15 dakika sonra
Yattığım yatak Yaren' indi. Ve dolapları , kitapları , avizesi herşey yerli yerindeydi telefonda gördüğüm kadarıyla. Dolaplarımızın rengi kırmızıydı, kullandığımız parfüm Biancaydı. Sevdiğimiz yemek sarmaydı. Kısaca ikizdik ama farklıydı k. Yaren kapıyı tıklatıp elinde tepsi ile yanıma doğru ilerledi. " Mis gibi çorba yaptım . Hadi iç canım ." Çorba .... Annemin mercimek çorbasına bayılırdım. Bunun dolayısı ile Yaren 'de biliyordu . Yüzüne buruk bir gülümseme ile bakıp " teşekkür ederim" dedim . Oda en az benim kadar üzgündü . Beni böyle görmek zoruna gidiyordu. İki gündür açtım ve çorbayı içmeye başladım .Yaren'den
Çorbasını içerken dayanamayıp balkona çıktım . Engel olamadım gözyaşlarıma . Sesim gitmesin diye parmağımı dişlerimin arasına aldım . Böyle olmamalıydı. Onu bu halde görmek bana kötü geliyordu. O zaten kötüydü . Bana düşen görev onun ailesi olup her daim yanında olmak . Evet ilk defa görüyorduk birbirimizi ama her acımızdan , her mutluluğumuzdan haberimiz vardı . Birbirimizden uzaktık ama bir o kadar yakındık . Ellerimle yüzümü silip gökyüzüne bakıp derin bir nefes aldım , geri nefes verip İçeri Hatice nin yanına girdim . Çorbasını bitirdiğini görünce tabağını alıp başından öptüm . Banyoyu işaret ettim . Tam "kıy-" yok diyecektiki "saçmalama " dedim . Aramızda böyle bişeyin lafı bile olmazdı. Banyoya yanına giderek suyunu ayarlayıp çıkardığı kıyafetleri sepete attım . Hatice banyosunu yaparken siyah bir eşofman ve kırmızı sweat çıkardım . Kapıyı tıklatıp" Canım ben herşeyi hazırladım , mutfağa gidiyorum ." Dedim ve yine ağladım .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜHÜR
Kurt Adam"uzaktık birbirimize ama bir o kadarda yakındık" Birbirlerinden uzak iki dost , onları canından çok seven ve yıllardır onlardan habersiz koruyucuları olan Aras ve Bora. Onların hikayesi bir deprem sonrası başladı. Ve sonra rüyalar , simgeler , ilk a...