Medya; Ateş
İyi okumalar! :*
Oradaydı işte, tam karşımda duruyordu. İçimde tarifi olmayan duygular birbirine girerken yapabildiğim tek şey olduğum yerde durmaktı. Ayaklarım yere yapışmış gibiydi, beynim işlevini yerine getiremiyordu. Gözlerim dolup görüntü bulanıklaştığında hızla gözyaşlarını sildim. Deli gibi özlediğim adam karşımdaydı ama ben hiçbir şey yapamıyordum. "Can?" dedim yalvarırcasına ama beni duymuşa benzemiyordu. Bu kez bağırarak adını söyledim. Neden duymuyordu beni? Gözyaşları yeniden yanaklarımı ıslattığında gözlerimi kapatıp bir kez daha adım atmayı denedim. Boynuma değen nefes ile gözlerimi açıp karşıma baktım. Yanımdaydı, yıllardır hasret kalmışım gibi hissettiren kokusunu içime çektim.
"Buradayız sevgilim, yanındayız. Bize geleceğini biliyordum ama bu kadar erken olacağını tahmin etmiyordum."
Kafamı sallayıp söylediklerine odaklanmaya çalıştım. "Siz?" dedim son nefesimi verirmiş gibi can çekişerek. Alacağım cevaptan deli gibi korkuyordum. Ellerimi ellerinin arasına alıp güven verircesine sıktı ve önüme geçti. Sakalları çıkmış, saçları uzamış ve dağılmıştı. Gözlerinin altındaki morluklar ve kızarmış dudakları da iyiye işaret değildi ama benim şuan tek düşündüğüm yüzünü avuçlarımın arasına alıp sakallarını hissetmek ve kızarmış dudaklarına büyük bir açlıkla yapışmaktı. Ben Can'ı izlemeye dalmışken küçük bir kız koşarak bize doğru geldi ve Can'ın ellerini elimden çekip sıkıca tuttu.
"Bu kadın kim baba? Annem burada olup bir kadının ellerini tuttuğu görse çok kızardı."
Minik kıza şaşkınca bakarken sarı saçlarını savurup elini belind koydu ve o da bana bakmaya başladı. Bu haliyle o kadar tatlıydı ki ve... bana o kadar çok benziyordu ki. Can kızı kucağına alıp yanağına minik bir öpücük bıraktı. Bu halleriyle tam da hayallerimiz de olduğu gibiydi.
"Annem nerede, ne zaman gelecek diye soruyordun bana. Onu görmeyi çok istediğini yüzlerce kez söylemişsindir belki de. Bak annen geldi kızım."
Kız yüzüne düşen saçı eliyle ittikten sonra bana dönüp işaret parmağını uzattı. "Yine şaka yapmıyorsun değil mi baba? O benim annem mi gerçekten?" Can kızı yere bırakınca başta tereddüt etse de daha sonradan aradaki mesafeyi kapatıp yanıma geldi. Beynime oksijen gitmiyormuş gibi hissetsem de eğilip kızıma sarıldım. Görüntü bulanıklaşıp sesler uzaklaşırken duyduğum son şey "Beni bırakma annecim." oldu.
Etrafımda anlam veremediğim sesler duyarken gözlerimi açmak içi acele etmedim. Hastanenin o bilindik kokusunu alırken birinin elimi tuttuğunu hissettim, parmağımı oynatıp uyandığımı belli etmek istedim ama hiçbir şey yapamadım. Elimi tutan kişinin gözyaşları elime düşünce kim olduğunu öğrenmek için can atarak gözlerimi açmaya yeltendim. Sanki biri kirpiklerimi bağlamış gibiydi, açılmıyorlardı. Konuşmak istedim bu kez ama dudaklarım kupkuru ve birbirine yapışmış durumdaydı. Yapabileceğim tek şey aklıma gelince kendimi zorlayıp iniltiye benzer bir ses çıkardım.
Annemin endişeli sesini duyunca sonunda parmaklarımı oynatmayı başarıp elini tuttum. Bir sandalyenin çekildiğini ve başka birini daha yanıma geldiğini ayak seslerinden anladım. Babamın özlediğim kokusu etrafımı sararken gözlerim yanmaya başlayınca bir kez daha inatla açmayı denedim. Karanlık sis gibi dağılıp yerine aydınlığa bırakırken görüntüler bulanıktı, yine de babamın yüzünü az çok seçebiliyordum. Zorlanarak da olsa su istediğimi söyleyince annem masanın üzerinden suyu alıp içirdi. Dudaklarımı yalayıp ağır hareketlerle babama döndüm. Elimi ellerinin içine hapsettiğinde gülümsemeye çalıştım ama beceremedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek (Ara Verildi)
Romance"Yaralarını tek tek kapatacağım." dedi bir elini yanağıma yerleştirirken. Gözlerindeki huzara bırakırken kendimi belli belirsiz başımı salladım. "Kendi yaralarının üstünü kapatmış olman benimkileri de kapatabileceğin anlamına gelmiyor." Dudakları al...