Medya; Tunç & Gözde ve bölümde geçen şarkı
Oy ve yorumlarınızı esirgemezseniz çok mutlu olurum. :)
İyi okumalar! :*
Açtığım filmi izlemeye başladığımızda ellerimi nereye koyacağımı şaşırdım. Başım Ateş'in omzundaydı ve neredeyse vücutlarımız birleşikti. Ellerim fazlalıkmış gibi hissediyordum. Ateş durumu fark ettiğinde göz ucuyla bana bakarak yan döndü, ellerimi tutarak beline sardı. Başımı omzuna iyice gömerek dikkatimin ekranda olmasına özen gösterdim. Bugün yaşadıklarımdan sonra bir süre cinsel yaklaşmalardan uzak duracağımı biliyordum. Ateş'le yan yanayken bu ne kadar mümkün olabilirdi emin değildim ama kaldıramazdım. Bana biraz zaman tanımalıydı. Filmde beklemediğim bir sahne geldiğinde huzursuzca kıpırdanarak ellerimi kendime çekerek yataktan indim.
"Gece, özür dilerim. Daha önce ben de izlemedim bu filmi, böyle bir sahne olduğunu bilmiyordum. İyi misin?"
Onu endişelendirmemek için gülümsemeye çalıştım. Midem pek de iyi durumda değildi, içinde filler yürüyüşe çıkmış gibi hissediyordum. Yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan başımı olumlu anlamda salladım ve tuvalete koştum. Saçlarımı elimle kenara itmeye çalışarak klozete kustum ve görüp bir daha kusmamak için gözlerimi kapatarak sifonu çektim. Genelde kustuğumda zincirleme olurdu ve midemde bir şey kalmayana ya da halsiz düşene kadar devam ederdi. Bu yüzden pek içki de içmezdim, sonuçları hoş değildi. Yüzümü yıkayıp aynaya bakmadan önce gözlerimi kapadım. Sanki o olaydan sonra değişmişim gibi hissediyordum... ya da kirlenmiş. Parmakları yeniden vücudumda hissedermiş gibi olunca bir zincirleme kusma başlamadan arkamı döndüm. Ateş'i kapıda durmuş beni izlerken görünce midem bir kez daha çalkalandı. Elini tutarak tuvaletten çıktım. Hiçbir şey söylemeden odaya gittim ve üzerimi değiştirdim. Yatakta oturmuş beni izlerken hareket etmemesi ya da bana neden üzerimi değiştirdiğimi sormaması iyiydi. Arabanın anahtarını komidinin üzerinden aldım ve tekrar elini tutarak kaldırdım. Sadece bir saniye telefonumu bulmak içun etrafıma baktım ama çöpü boyladığını hatırladığımda omuz silktim. Ayakkabılarımı giyip kapıdan çıkarken Cansu'nun dudaklarını oynatarak 'gelince konuşalım' dediğini son anda fark ettim. Gülümseyerek tekrar Ateş'in elini tuttum ve mümkün olduğunca hızlı dışarı çıktım.
"Beni özel bir yere götür. Herkesin kendini ait hissettiği bir yer vardır, ben aynı zamanda senin yanına da ait olmak istiyorum."
Arabanın yanında durduğumuzda anahtarı elimden aldı ve iki yana salladı. Gözleri yeşille kahverengi arasında gidip geldi. Kapıyı açarak binmemi bekledi, kendi de sürücü koltuğuna geçerek arabayı çalıştırdı. Nereye gittiğimizi merak ediyordum ama artık Ateş beni bir yere götürürken bu soruyu sorunca cevap alamayacağımı öğrenmiştim. Başımı cama dayayıp kendimi yolu izlemeye hazırladım. Başlarda ana yolu izlerken bir süre sonra sadece ağaçları izlemeye başlamıştım. Gittiğimiz yol neredeyse boştu. Ağaçların arkasında kalan alanda terk edilmiş gibi görünen yıkık dökük evlerden başka yaşam belirtisi yoktu. Ağaçların sonuna geldiğimizde araba durdu ve Ateş beni beklemeden inerek patikaya doğru yürüdü. Arkasından bağırsam da ne dönüp bana baktı ne de durdu. Arabanın kapısını sertçe itip koşar adımlarla onu takip ettim. Ağaçların iri dalları ve birbirine girmiş yaprakları yolu biraz karanlık yapıyordu.
"Beni bekleyecek misin!?"
Yolun ortasında durduğunda adımları biraz daha hızlandırdım. Kolunu yakalayıp bana dönmesini sağladığımda dudaklarını birbirine bastırıp kolunu çekti. Birden ne olmuştu da böyle garip davranmaya başlamıştı bilmiyordum. Elimi sıcacık elinin içine aldığında vücudum karıncalandı. "Özür dilerim. Ben sadece... özel bir yer dediğinde aklıma burası geldi. Elimi bırakma, tamam mı?" Küçük bir çocuk gibi irileşmiş gözlerine baktım ve yavaşça başımı salladım. Hiç ses çıkarmadan yolun sonuna kadar yürüdüğümüzde davranışlarının sebebini anlamaya başladım. Tam karşımızda yemyeşil bir uçurum vardı, uçurumun bizim olduğumuz tarafındaysa yan yana duran iki mezar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek (Ara Verildi)
Romance"Yaralarını tek tek kapatacağım." dedi bir elini yanağıma yerleştirirken. Gözlerindeki huzara bırakırken kendimi belli belirsiz başımı salladım. "Kendi yaralarının üstünü kapatmış olman benimkileri de kapatabileceğin anlamına gelmiyor." Dudakları al...