Medya; Gece
İyi okumalar! :*
Bir elini yanağıma yerleştirip gözyaşlarımı sildi. Elini çekmek yerine yanağımda tutmaya devam edince gülümsemeye çalıştım ama ne kadar başarılı olduğumu bilemiyordum. İçimdeki ağlama hissi göğüs kafesimi sıkıştırıyor, boğazımdaki yumrunun oraya tam olarak ev kurmasını sağlıyordu. Tüm bunlar yetmezmiş gibi bir de korkağın teki gibi hissetmeme sebep oluyordu ki bu konuda kesinlikle haksız olduğunu söyleyemezdim. Ateş'in kollarının arasından çıkıp yanağımdaki elini sıkıca tutarak indirdim. Neden sıkıca tuttuğumu bilmiyordum ama bu bir şekilde bana güç veriyor gibiydi. Elini bırakmadan aramızdaki mesafeyi biraz kapatıp konuşmak için sesimi bulmayı denedim.
"Biri benimle eğleniyor." Tek çırpıda söyleyip kurtulmak iyi bir yöntemmiş gibi gelmişti. Tek bir cümleyle istediğim şeyi anlatamadığımı fark edince konuşmaya devam ettim. "Mesaj attı birkaç kez, nefes almak için dışarı çıktığımda karşılaştık. Beni izliyordu sanırım. Bana garip şeyler söyledi ve benim söylediklerinden çıkardığım sonuçlar da en az söyledikleri kadar garip."
Devam etmemi istercesine başını salladı. Elimi hafifçe sıktığının farkında değildi.
"Bana onun gitmediğini söyledi. Bunun ne demek olduğunu bilmiyorum, hayatımdan giden tek şey Can. Biliyorum çok saçma ama aklıma başka bir şey gelmedi. Bir de ulaşmam gereken bir gerçek varmış, ona ulaşabilmem için doğru şekilde ilerlemeli ve yanlış bildiğim bir noktayı düzeltmeliymişim."
Ateş ile ilgili söylediklerini es geçmeyi tercih ettim. Bunu ona söylediğimde bir şeyin değişeceğini düşünmüyordum, Ateş hep Ateş'ti işte. Tüm bu saçmalıklara gerçekten inanıp inanmadığımı sorgulayacaktı büyük ihtimalle. Daha sonra da bunlara sadece çocukların inanacağını söylerdi. Soğuyan havaya rağmen terleyen elini elimden ayırıp konuşmaya başladığında düşüncelerimin beni yanıltmasına şaşırdım.
"Kimdi?"
"Tanımıyorum. Sadece bir kez Can'ın mezarının yakınlarda görmüştüm, beni görünce aceleyle gittiğini hatırlıyorum."
Anladığını belli eden bir şekilde mırıldandıktan sonra tekrar elimi tutup yürümeye başladı. Bazen dengesiz olduğunu unutuyordum. Gelirken sinirliydi, benimle konuşurken anlayışlı bile sayılabilirdi. Şimdiyse nasıl olduğunu bilmiyordum, çenesinin sımsıkı kapalı olmasından bir şeyler çıkarmalı mıydım? Söylediklerime sinirlenmiş olma ihtimali yoktu bence, birkaç ufak detay hariç her şeyi olduğu gibi aktarmıştım. Ateş'in ruh haline kafa yormayı bırakıp adımlarına ayak uydurmaya çalıştım. Birkaç dakika yürüdükten sonra binanın kapısına kadar gelmiştik. Adamla burada karşılaştığımız için duraksadım, en gereksiz şeyleri hatırlayan ama önemli şeylerin ne olduğunu bulamayan hafızam o korkunç gözleri ve iğrenç gülümsemeyi misafir etmeye karar vermişti anlaşılan. Ateş tuttuğu elimden çekince derin bir nefes alıp peşinden yürümeye devam ettim. Elimi bu kadar uzun süredir tutuyor oluşu aklım bu kadar dolu olmasaydı gözlerimi yaşartabilirdi.
Merdivenleri çıktığımızda yanıma anahtarımı almadığım için zile basmaya yeltendim ama Ateş diğer eliyle elimi çekti. İki elimde onun ellerinde olduğundan vücuduma ona doğru çevirip bir şey söylemesini bekledim. Birkaç saniye sessiz kaldı, ardından konuşmaya başladı. İç sesim o kadar çok konuyu birbirine bağlayıp fikirler üretiyordu ki dikkatimi Ateş'e verebilmem biraz zaman almıştı. Tekrarlamasını söylediğimde derin bir nefes aldı ama dediğimi yaptı.
"Saçma sapan şeyler düşünüp o mükemmel fikirlerini üreteceğini çok iyi biliyorum. O adamın senin peşini bırakmayacağı da belli. Bana gidiyoruz, bir süre yanımdan ayrılmamanı istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gerçek (Ara Verildi)
Romance"Yaralarını tek tek kapatacağım." dedi bir elini yanağıma yerleştirirken. Gözlerindeki huzara bırakırken kendimi belli belirsiz başımı salladım. "Kendi yaralarının üstünü kapatmış olman benimkileri de kapatabileceğin anlamına gelmiyor." Dudakları al...