4 | SANRI

326 158 214
                                    

Bölüm Şarkısı: Sam Airey - Stars


4 | SANRI


Saat kaç olmuştu bilmiyordum ama odanın içi zifiri karanlıktı. Gözlerimi yavaş yavaş açıp üzerimdeki yorganı kaldırdım. Yastığın altına koyduğum telefonu alıp saate baktım. 23.10'u görür görmez oturur pozisyona geldim. Babamla konuşacaklarım vardı eğer eve geldiyse uyumadan önce konuşmak zorundaydım. Sabah evden çıktığımda Sıfır olduğunu düşündükleri kişiyi gördüğümü ve ne yapacağımı soracaktım.

Işığı açınca içerisi anında aydınlandı. Işık gözümü acıtınca kaşlarımı çattım. Gözlerim ışığa karşı fazlasıyla hassastı. Hemen yaşarmışlardı.

Kapının kilidini açıp odadan çıktım. Banyo odamın hemen yanındaydı. Elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmem lazımdı. Açık kapıdan içeri girip lambayı yaktım. Buz gibi suyla banyo yapmak, soğuğu her zerremde hissetmek istiyordum ama biliyordum ki babama yakalanırsam sonu hiç iyi olmazdı. İçimdeki bu isteği bastırdım.

Suyu açıp buz gibi suyun avucuma doluşunu izledim. Yüzüme suyu birkaç defa çarptım. Kendime yavaş yavaş geliyordum. Aynadaki yansımama baktım. Gözlerimin rengi sanki yeşil değil de kırmızıydı. Ağlamışım gibi bakıyordu yansımam. Hafif tombul beyaz yanaklarımda kızarmışlardı. Dudaklarım her zamanki gibi çatlamıştı. Dudağıma değen su damlacıkları bile yumuşatmamıştı dudaklarımı.

Kısa dağınık sarı saçlarım tam anlamıyla uykudan kalktıktan sonraki dağınıklığa sahipti. Ellerimi tekrar ıslatıp kabaran saçlarımı düzeltemeye çalıştım. Aynanın yanında asılı duran beyaz yumuşak havluyu alıp yüzümü kuruladım. Geri yerine asıp ışığı kapattıktan sonra banyodan çıktım.

Salona girdim ama ışıklar kapalıydı. Geri dönüp mutfağa girdiğimde annemin sırtı bana dönük bir şekilde yemek yerken gördüm. Sürekli kilo almaktan şikayet ediyordu ama ne zaman görsem yemek yiyordu. Korkutmamak için hafifçe kapıyı tıklattım. Omzunun üzerinden bana baktı. Ağzındaki lokmayı yuttuktan sonra "Kapıyı neden kilitliyorsun?" diye sordu. Sanki tüm gün bu soruyu sormayı bekliyormuş gibiydi.

Büyük ihtimalle defalarca kapıyı açmayı denemiş ve açamamıştı. Uykusu derin olan bir insandım. Bağırsa bile duymazdım. Sadece kendi kendime uyanırdım. Sinirlenmiş olmalıydı.

Yanına doğru ilerleyip karşısındaki sandalyeye oturdum. Sabahtan akşama kadar yemek yememiştim hâlâ da yemek istemiyordum. Acıkmıştım ama bu öyle bir histi ki açlıktan öleceğimi bilsem bile yemek yiyemezmişim gibi hissediyordum.

Annem önündeki salata tabağına çatalını tekrar batırırken bana bakmaya devam ediyordu. Cevap bekleyen bakışlarını gözüme dikmişti.

"Uykum vardı." dedim baygın bir sesle.

"Uyumaktan başka ne yapıyorsun ki zaten. Baksana gözlerine kıpkırmızı olmuş. Ne zaman ders çalışacaksın Feraye?" dedi hiç düşünmeden. Ne hissettiğimi ne hissedeceğimi umursamadan. Tek düşündüğü şeyin ders olduğunu bir kez daha belli etmişti.

Yine başlıyordu. Ne zaman sohbet etmeye başlasak aynı konuya geliyorduk. Çoğu zaman pes etme noktasına yaklaşıyordum ama geleceğin benim olduğu için direnmem gerektiğini de biliyordum.

Bir insan neden hayatı boyunca istemediği bir işi yapmak zorunda bırakılırdı ki?

Konuşmanın nereye varacağını bildiğimden konuyu değiştirdim. "Babam nerede?" diye sordum. Yatmamasını temenni ederek.

SIFIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin