♥ 22 ♥

204 9 1
                                    

Herkese Merhaba. Multimedia- Gucci

Bölüm şarkısı: Miley Cyrus The Climb

Siyah... Şuan hissetiğim her şey siyahtı. İçimde ki sıkıntı kalbimi o kadar acıtıyordu ki boğuluyor gibi hissediyordum. Renkler anlamını yitirmiş, her şey kapkaranlık olmuş gibiydi. Kör bir kuyunun dibindeydim sanki, etrafımda onlarca kişi olmasına rağmen yanlızdım. Selly ve Jasmin bile yanlızlığımı gizleyemiyorlardı. İki gün önce yaşadığım şeyler hiç kolay değil aslında, herkes beni güçlü görüyor ve bunu anlamıyorlardı. Ama ben yavaş yavaş bunun beni tükettini hissediyordum.

Elimi boynuma götürken derin bir nefes aldım. Boğulmak üzereydim. Masanın üzerinde ki telefonumu alıp cebime attım, çantamın sapından tutarak ayağa kalktım ve boynumdan geçirerek sağ tarafıma aldım. Masada ki gülüşmeler ayağa kalktığımda susmuştu. Herzaman ki gibi ilk Jasmin konuştu.

"Nereye?"

"Biraz hava alacağım"

"Bizde gelelim mi?" Bu sefer Selly konuşmuştu. Burukça gülümsedim sanki anlaşmış gibi hep böyle yapıyorlardı. Kafamı hayır anlamında iki yana sallasam da Jasmin'in ayağa kalktığını görmüştüm.

"Neyin var Vanessa?" Yalvaran bakışlarla Jasmin'e baksamda her zaman olduğu gibi çoktan koluma sarılmış sorularını sıralamıştı.

"Lütfen sadece hava almak istiyorum gelmeyin".

Güç bela ikna ederek arkamı döndüm. Kantinden hızlı adımlarla dışarı çıktığımda öğrencilerin bazılarının bana baktığını biliyordum. Koridorda da aynı şekilde devam ederek ilerlediğimde çalınan zil sesiyle kulak zarlarımın zarar gördüğünü düşündüm. Tiz ses hızımı daha da artırırken geçen insanlara çarpmamaya çalışıyordum.

Sonunda okuldan ayrıldığımda daha iyi hissediyordum. Son dersi kırmış olmam şuan da hiç umrumda değildi. Yürüdüm. Nereye gittiğimi bilmeden yürüdüm. Düşüncelerimden kaçmak istercesine yürüdüm.

Yarım saatin sonunda etrafıma bakmayı akıl ettiğimde büyük bir parkın önünde durduğumu fark ettim. İlerleyerek parkın içine girdiğimde düşündüğümden daha büyük olduğunu anladım. Buraya ilk defa geliyordum.

Parkın iç taraflarına doğru yürüdüğümde buranın bir ormanı anımsattığını fark ettim. Sanırım şu piknik yapmak için kullanılan yerlerdendi. Etrafıma baktığımda ağaçlardan başka bir şeyin görünmüyordu. Sadece atrafta çıkışı gösteren küçük tabelalar vardı. Ani bir kararla çantamı yere attım. Etrafımda dönerek bağırdım.

"Aaaa..."

Bağırdıkça rahatladığımı hissediyordum. Sanki bütün kötü duyguları kusuyordum, şu fantastik filmlerde olduğu gibi benimde üzerimden siyah bir şeyin kalktığını hissettim. Bu.. bu iyi hissettiriyordu.

Boğazım acıyıp, nefesim kesilirken dizlerimin üzerine çöktüm. Çimlerin üzerine oturduğum da nefes alış verişlerim düzensizdi. Yavaş yavaş nefesim düzelirken kendimi daha hafiflemiş hissediyordum. İçimde ki zehiri kusmak beynimi rahatlatmıştı.

Bir süre olduğum yerde dururken burnumda bir sıkaklık hissettim. Bunun kan olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Bu kadar üzüntüden sonra bedenimin tepki vermemesi hiç normal olmazdı. Birden gözümün önüne peçete uzatıldığında düşünmeden alıp burnuma götürdüm. Birkaç saniye kıpırdamadan durduktan sonra çantamı alarak ayağa kalktım.

Karşımda duran kişiyi daha önce gördüğümü hiç sanmıyordum. Boyu benden biraz uzun kumral çocuk kahverengi gözlerini üzerime dikmişti.

İlk Bakış ♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin