♥ 26 ♥

39 4 0
                                    

İyi okumalar :)))

Aynı gün...

-Jasmin-

Üzerimde ki pikeyi çekerek ayağa kalktım. Yeterince uyuduğum için kendimi dinç hissediyordum. Kitablarımın yanında duran siyah lastik tokamı alarak saçlarımı gevşek bir atkuyruğu yaptıktan sonra banyoya yöneldim. Bir saatin sonunda saçım, makyajım hazır bir şekilde odamdan çıktım. Salondan gelen gürültülere bakılırsa kardeşlerim daha çıkamışlardı. Açıkçası gürültü dinleyecek havamda değildim o yüzden çantamı sırtıma takarak "Ben çıktım," diye bağırdım. Annemin itirazların dinlememek için hızla ayakkabılarımı giyerek evden deyim yerindeyse kaçtım.

Yürürken müzik dinlemek pek benlik bir şey değil. Arabada otururken sorun değil ama yürürken etrafla bağlantımı kesecek herşeyden uzak dururdum. Bu yüzden en az on öğrencinin yürüdüğü yolda kulağında kulaklık olmayan yegane kişiydim. Hiç güvenli değil, hemde hiç.

Okulun giriş kapısından girdiğimde bizimkileri görerek o tarafa doğru yürüdüm. Selly Ethan'la hararetle bir şeyler tartışırken, Vanessa Nick ve Mike'la konuşuyordu. Mike kafasını girişe doğru çevirdiğinde göz göze geldik. Kalp atışlarım hızlandı. Gülümsedim.

*****************************

Yüzümü buruşturdum. Tendiryotu pamuğa biraz daha dökerek dudağının kenarında ki yaraya bastırdım. Sessizce oturmuş gıkını bile çıkarmıyordu. Onun yerine ben pamuğu yaranın üstüne bastırdığım her seferde iç çekiyordum. Elini elimin üzerinde hissettim. Gözlerimi gözlerine çevirdiğimde "Sorun değil," diye fısıldadı.

Bakışları şevkat yüklüydü sanki yaralı olan o değilde benmişim gibi. Benimde gözlerimde aynı ifadeden olduğundan emindim.

Dikkatimi yeniden yüzünde ki yaralara verdim. Parmak uçlarımı dudağının kenarında ki artık kabuk yaranın üzerinde gezdirdim. Mike'ın gözlerinin hala üzerimde hissediyor, ona bakmamak için kendimi zorluyordum. O kadar duygu yüklü bir andı ki kendimi tutamamaktan korkuyordum. Elimin üzerinde ki elinin başparmağı tüy kadar hafif dokunuşlar bırakıyordu olduğu yere. Aramızda elektrikli bir şeyler dolaşıyormuş gibi çıtırtılar vardı. Sanki aramızda elektrik telleri var da her geçen saniye bizi bir birimize çekiyordu.

Kendimi ne zaman yitirip gözlerimi gözlerine çevirdiğimi bilmiyordum. Ama o gözlerin derinliğinde kaybolmuştum. Aniden bizimkilerden yükselen gülme sesleri bizi düştüğümüz duygu yoğunluğundan çıkardı. Bir birleriyle şakalaşıp gülüşüyorlardı.

Herkes hala aynı yerdeydi, muhtemelen sadece bir kaç dakikadır Mike'laydım amma dünyadan o kadar kopmuştum ki saatler geçmiş gibi hissediyordum. Bakışlarımı etrafta gezdirerek bizim kızları aradım. Selly hala Sam'in yaralarını temizleyerek pansuman yapıyordu. Sam o kadar çok yara almıştı ki her zamanki çocuksu yüzünü tanımakta güçlük çekiyordum.

Vanessa'yı göremiyordum. Ve biraz daha dikkatli baktığımda Nick'te ortalıkta yoktu. Bunu tesadüf olmadığını tahmin edebiliyordum, Vanessa'yı sorguya çekmeyi aklımın bir köşesine not ederek Tyler'ın yanına yürüdüm.

Yumuşak bir sesle "Nasılsın?" diye sordum.

Omuz silkti. "Gördüyün gibi işte."

Canının sıkkın olduğunu görebiliyordum, hepimizin canı sıkkındı. Tyler arkadaşlarının yaralanmış olmalarını hazmedemiyordu o kadar. Ve bence içten içe kendisinde hiçbir yara olmaması suçluluk duymasını sağlıyordu. Bu saçma -çok saçma- bir düşünceydi. Bunu ona söylemedim, ruh halini tam olarak anlayamıştım.

Tyler'ın yanından ayrılarak kenara attığım boş sişeyi yerdeki şişe poşetlerinin içine attım. Tüm kızlarında aynı şeyi yaptıklarını düşünüyordum, çimlerin üzerinde hiç çöp yoktu. Dolu su şişelerinden birini almak için eğildim. Niyetim ellerimi yıkamaktı ama arkamdan bir kol benden önce davranarak şişeyi kaptı. Doğrulurken arkamı döndüm. Mike elinde ki su şişesinin kapağını açarak ellerime doğru uzattı. Sessizce bir şey demeden ellerimi yıkadım.

"Teşekkür ederim."

Utangaç gülümsemesiyle bana baktı. Bir an doğru görüp görmediğimi anlamak için gözlerimi kırpıştırdım. Bu bir ilkti genelde ben erkeklerle konuştuğumda utanırdım.

"Sanırım asıl benim teşekkür etmem gerekiyor."

"Bir şey değil."

Gözlerini gözlerime dikerek bana bakmaya devam etti. Bir şeyden emin olmak istediği açıktı ama neden emin olmak istiyordu anlamıyordum.

"Jasmin, konuşmamız gerek."

Söyleyecek bir şey bulamayarak "Ben..." diye kekeledim.

"Lütfen. Aramızda bir şeyler oluyor bunun sende farkındasın."

Hafifçe kızardım. Tanrım.

"Hadi gel," dedi. "Daha rahat konuşabileceğimiz bir yere gidelim."

Ben hala olduğum yerde put gibi dururken uzanıp elimi tuttu. Kalp atışlarım hızlanırken heyecandan kulağım uğulduyordu. Adımlarımı ona uydurmaya çalışarak meraklı gözlerden uzaklaştığımız yere kadar yürüdüm. Durduğumuzda yüz yüze geleceğimiz şekilde durdu. Elim hala elinin içindeydi, umarım titrediğimi fark etmiyordur.

"Benden kaçtığının farkındayım Jasmin. Bunu neden yapıyorsun bilmiyorum."

Sesimi bulmayı umarak hafifçe yutkundum. "Ben senden kaçmıyorum sadece... ben sadece..."

"Sadece ne Jasmin?" Sesinin yumuşak tonu beni güçlü tutan tek şeydi. Bayılmam işten bile değildi.

"Ben sadece emin olmak istiyorum."

"Neden emin olmak istiyorsun? Benden mi yoksa hisslerimden mi? Yoksa kendi hisslerinden mi?"

"Her şeyden. Senden, kendimden, hisslerimizden tüm olanlardan."

Dudaklarımdan dökülen kelimeler biran havada kaldı. Aramızda sessiz bir anlaşmaya vardık sanki. İkimizde konuşmuyorduk, gözlerimi Mike'ın gözlerine çevirdiğimde düşünceli bakışlarını yakaladım. Sözlerimi sindirmek istediğini anlıyordum. Uzayıp giden sükünet dakikalarıda beraberikde götürüyordu.

Birden uzanıp boşta kalan elimide yakaladı. Bir adım atıp iyice yakınıma geldiğinde gözlerinde az öncekinin aksine heyacanlı bir bakış vardı.

"Anlıyorum. Kararsızlığını, korkunu, endişeni herşeyi. Ama ben hisslerimden eminim Jasmin. Sana karşı gelip geçici bir duygu beslemiyorum. Seni seviyorum," dedi. Sözlerine devam etmeden önce derin bir nefes aldı. "Şimdi. Sevgilim olur musun?"

Uzun bir ara olduğunun farkındayım. Ve bu kadar uzun bir aradan sonra çok kısa bir bölüm olduğunuda biliyorum. Aslında ben bu hikayeyi silmeyi düşünüyordum, sonra fikrimi değiştirdim ama uzun bir süre daha bölüm yayınlamayacaktım. Bir gün bu hikayeye final yazacaktım tabii ama ne zaman olurdu bilmiyorum. Silmeye kıyamadım çünkü benim ilk göz ağrım. Tüm amatörlüğüm, yazım hatalarım, sevinclerim, üzüntülerim zaman bu hikayeye yansıdı. Şimdi aklımda daha nasıl desem kurgusu oturmuş klişeliğin dışında iki hikaye fikri var, onlara yoğunlaşmış durumdayım. Ve final yapmadan yayınlamayı düşünmüyorum. E, durum böyle oluncada bu hikaye askıda kalıyordu. Ama bir gün dünya tatlısı bir takipçim, PakizeAK5 yeni bölüm istedi, açıkçası ısrarcıydı. Ve bu tatlı kızın isteğini kırmak istemedim ve yeni bölümler yayınlamak istedim. Yani son 2 bölüm sonra final yapacağım. Ve umuyorum ki kalan bölümler ağustos bitmeden gelecek.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 11, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İlk Bakış ♥Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin