"Yine komşu olmak istiyorumdur belki" dedi. "Balkondan balkona konuşmak iyi geliyordur belki. Mahallede ki teyzelerin dedikodularını dinlemek istiyorumdur senden, yanına gelebilmek için araç kullanmak istemiyorumdur, yakınımda ol istiyorumdur" "Nefes al" diyene kadar nefesimi tuttuğumu fark etmemiştim. "Seninle konuşmaya başladıktan sonra sanki her şey yoluna girdi. Bir gün beni rahatsız ettin ve işler istemediğim kadar iyi gitmeye başladı. Sana Necla Hanım'ın evini alırken başımdan gitsin, bağırıp rahatsız etmesin diye alırken şuan tam tersi için alıyorum. İşlerime burnunu sokmana ve beni rahatsız etmene ihtiyacım varmış gibi...Kendim için yapıyorum, kaybettiğim huzuru bulmuşken yeniden kaybetmemek için." Daha dün gece 'Yanlış anlama' diye uyarıda bulunurken şuan bunları söylemesi kafa karıştırıcıydı. Ya da ben çok yanlış anlıyordum. "Anlamadım?" dedim belki daha açık olur diye. "Bence anlaşılmayacak bir şey yok" dedi. Elime uzanıp anahtarı avucuma bıraktı. Evden çıkmak üzereyken seslendim. "İyi bir oyuncu olduğunu unutmamalıyım değil mi?" "Sana hiç oynamadım."