24-Dinlenme

7 2 1
                                    

    Uzanır uzanmaz Jigarın gözlerine bir ağırlık çökmüştü. Sakin bir halde uyuduğunu gören arkadaşları dinlenmesine izin vermek için onu yalnız bıraktılar. Saatler süren uykusunda bir kaç kez uğrasalarda hareketsiz bir halde uyuduğunu görünce tekrar gelmek niyetiyle ayrıldılar. Kaburgasının altındaki yaradan gecenin ilerleyen saatlerinde kan sızmaya başlamıştı. Kanama ile birlikte tüm vücuduna yavaş yavaş ilerleyen bir sıcaklık peydahlanmıştı. Sıcaklığın artık dayanamaz hal almış, vücudundan ter boşalmıştı. Uykusu sırasında  kasılmaya başladı. Rüyada gibiydi. Kuş uçumu dağları aştı, bulutların arasında süzüldü. Dengesini kaybederek baş aşağı düşmeye başladı. Bir nehrin yanıbaşındaydı. Daha önceden görmediği ama tanıdık hissi veren bir kadın bağırıyordu. Hayır yapamazsınız diye. Kadın ile aynı yöresel kıyafetleri giyen iki erkek kadını tuttuğu sırada Kızıl Sakallı süslü kıyafetleri içindeki adamın eli kadının yanaklarına akşetti. Yüzü kızaran kadının sol gözümden yanaklarına doğru bir kaç damla kanla karışık gözyaşı sızmıştı. Görüntü silikleşecek bir uçurumun tepesine dönüştü. Adam uçurumun tepesinden aşağıda diz çökmüş güruha bağırdı. Efendiniz kim? Saygı ile eğilmiş olanlar bekliyordu. " Efendiniz kim ?" Silikleşen anının ardından tekrar boşluğa düşen mavi cübbeli bir kadının haykırma çabaları belli belirsiz göz bebeklerine yansıyordu.
Akşamın ilerleyen saatlerinde karanlık güne iyiden iyiye nüfuz etmişti. "Efendi....efendi nidalarıyla uykusundan sıyrılmaya çalışan Jigar derin olmayan yaraya rağmen kendini kötü hissetse de gözlerini açmayı başardı. Yan tarafa uzandı. Kuruyan dudaklarını ıslattıktan sonra aralanmış gözleri tekrar kapanmaya yüz tutmuştu. ...

Gözlerini araladığında çoktan güneşin tüm parlaklığıyla gözlerini kamaştırdığını hissetmişti. Fark ettiği diğer bir şey de odasında olmadığıydı. Bir ağacın gövdesine yarı dayalı şekilde uyuyakalmıştı. Nasıl olduğu anlayamadan ayak seslerinin bağrışmalara karıştığını farkedip o yöne ilerlemeye başlayan Jigar seslerin arttığını, birilerinin şiddetli bir mücadele içinde olduğunu farketmişti. Okulun eğitmenleri kızıl cübbeli birileriyle ölüm kalım mücadelesi veriyordu. Kimse onu farketmemişti. Bu fırsattan faydalanarak Kurt Hedya evine koştu, arkadaşlarını uyarmalıydı. Daha yaklaşmadan önce evin çoktan saldırıya uğradığını anlamıştı. İçten içe arkadaşlarına bir şey olmaması İçin dua ederek içeri yaklaştı. İçeriden mücadeleye dair ses gelmese de birileri vardı . Jigar içeri girdi. Konuşmaların kendisi odasından geldiğini duyunca yavaş sessiz adımlarla oraya yöneldi. Duyduğu ilk konuşma bir kadına aitti. " İşaretlenmiş, dokunmayın! Zayıf ama işaretlenmiş. Zaten ölecek. Bu işi şimdi biz yapmayalım, yapıp o manyakların dikkatini üzerimize çekmeyelim."
Ceset gibi yatağında uzanmış olan kendi yüzünü gördü. Kendisinden bahsedildiğini anlamıştı. Konuşmalardan anladığı kadarıyla üzerinde bir işaret varmış. Bir köşede başkalarının da onu farketmediğini bilerek oturup bekledi. Kızıl cübbeliler geldikleri gibi hızlıca ortadan kayboldu. Etrafı dinledi, sesin kesildiğinden emin olduktan sonra kendi cesedine ulaştı. Cesedin bahsedilen izi aramaya koyuldu...

Hırsızın ÇırağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin