Kogel Ticaret Evi'nin sağladığı imkanları gören Halru'nun gözü korkmuştu. 30 muhafız ve bir yolcu arabası, kamp malzemeleri içinde bir at arabası görmüştü. Muhafızlar, yolcuların arabalara binmesiyle birlikte arabaları çepe çevre sararak yola çıktılar. Nadri ve Jigar arabaya binmişti. Her ne kadar arayıp soran olmasa da Harlu Medith'in verdiği bir atla hızlıca geçide gidip onları bekleyecekti. Ona Efsanevi Kogel atı vermişlerdi. Atına yavaş yavaş alışan hırsız eşkine kalkmış hızlanmıştı. Kendisini 1 saatin sonunda geçitte beklerken bulmuştu. Atını bir ağaca bağlayıp yarım ay önce saklandığı mağaraya çıkmaya çalıştı. Mağaraya girdiğinde her ne kadar bıraktığı gibi bulsa da kurdu görememiş, aşağıya inmeye karar kılmıştı. "Ne bekliyordum ki? Kurdun yerinde beni bekleyen bir prenses mi? Söylenerek atının yanına inip beklemeye koyuldu. Kesesinden son baskında elde ettiği taba otumdan birazını çıkarıp sarmaya başladı. Keyifli anlar kısa sürse de buna değmişti. Gözleri hafif bulanıklaşsa da zamanın geçmesini sağlamış Kogel öncüleri görüşüne girdiğinde yavaşça atına bindi. Yanlarına yaklaştı. Atını rahvan yürüten Harlu her şeyin sorunsuz seyrini görünce sevinmişti. Yolculuğuna atta devam etmek istemeyen hırsız Nadri ve bebeğin bulunduğu arabaya yöneldi. Atı arabanın arkasına yedekleyerek arabaya girdi. Öncesinde de çok konuşkan olmayan Nadrinin sessizliği ile bebeğin nefes alışı , patika yolda dönen tekerlek ve nal sesleri arasında hiçliğe katılmıştı. Bir süre sonra Nadri de uyuklamaya başlayınca günlerdir aklına takılan ganimetini açmıştı. Gizli bölmede bulduklarını yanı başına döküp baktı. Önce paraları saydı. 1 kese bakır, 2 kese de tıka basa gümüş parayı görünce ağzı kulaklarına vardı. Kendi kendine "Hemen heyacanlama diğer keselere bak" diye söylendi. Ne de olsa 1 gümüş ile Medith'in hanında bir ay kalabilir, günde bir kap sıcak yemek ve Şaraba kavuşabilirdi. Diğer iki keseye uzandı. İki kese de Kogel altını ile doluydu. Küçük servetinin hayalini kuran Halru planlar kurmaya başlamıştı. "Başkente gidince bu parayla bir han alabilir miyim? Ya da ne bileyim bir ahır fena olmazdı. Atlardan pek anlamam ama..." Saçtığı eşyalara bakmaya devam eden Halru bulduğu mücevherleri bir araya toparladıktan sonra küçük sandığa yöneldi. Sandığa dikkatli bakma fırsatı hiç olmamıştı. Sandığı açmak için kilidi zorlamaya başladı. O zaman fark etti ki kilidin üzerindeki işlemeler bebeğin kaybolan kolyesindeki dövmeyle aynıydı. Kendi standartlarında bir dürüstlük anlayışı olan Harlu "mecburi yol arkadaşı" bebeğin eşyalarını onun için saklamaya karar verdi. Çantadan çıkan son bez kesenin içine koymaya kalktı. Keseye rahatlıkla sığmasının ardından kese tamamen boş görünüyordu. Elini keseye atıp tekrar çıkarmaya kalktı. Sandık elindeydi. Heyecanlanan Halru bunun büyücü kesesi olduğunu anlayınca her şeyi içine koydu, çıkardı. Bir kaç denemeyle bu işte yeterli tecrübeyi edindi. Büyü yeteceğine sahip olanlar bu işlemi düşünce ile yapsa da Halru gibi "YETİSİZ" ler bunun için ellerini keseye sokmalıydı. Çeyrek gün boyunca süren seyahatleri boyunca Nadri ve bebek beslenme araları dışında uyanmamıştı.
Muhafızların şefi Orsa'nın emriyle Madal vadisinin çıkışında mola verilmişti. Kısa mola sırasında sokakların verdiği özgüveni üzerinde taşan Harlu , Orsa'ya yanaştı. Dolambaçlı yollarla konuyu başkentte mülk alımı için gereken belgelerin fiyatlarına kadar getirebilmişti. İçinden " hadi oğlum son adım" diye mırıldanırken, Orsa'nın "hırsız bizden çaldıkların ile bizden bir şey almaya mı çalışıyorsun" sözleriyle hayali kabusa devşirilmişti. Halru'nun çatılan kaşlarını gören muhafızlar kahkahalarını koyvermişti.
Halru kamp ateşine yakın oturan Nadri'nin yanına oturdu. Kendisine uzatılan yemek kabını alırken kızla ilk defa göz göze geldi. Nadri'nin babasını iyi tanırdı. Çocukluğunda çokları aç kaldığı gecelerde aksi aşcının kapısında yatar, sokağa atacağı yemek artıklarını beklerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hırsızın Çırağı
FantasyHayat serüveni daha yeni başlayan bir çocuğun yükselme hikayesi... Herşey bebeğin, hırsız tarafından bakıcısının ellerinden alınması ile başlıyor. Bakıcı yaralanan ruhunu tedavi ederken olanların hikayesi... Yoksunluğun, Yetisizliğin kapısında kor...