Ayyaş Halon'un Çaresizliği

19 5 0
                                    

Aşçı Halon İnfirmi krallığının kalburüstü  hanlarında yıllarca çalışmış biriydi. Karısının ölümüyle başkentten kaçmak zorunda kalmıştı. Kaderin cilvesi olsa gerek karısını da koruyamamıştı. Akrep savaşlarının ardından keskinleşen sınıf farklılıkları onu önce eşi sonra da Kızı ile sınamıştı. Anlatılana göre kralın vasallarından biri Halon'un karısı Melya'ya ilgi duymuş, isteği reddedilince de onu kocasını öldürmekle tehdit etmişti. Melya bunu kocasına anlatınca Halon, şehirdeki sözüm ona itibarını kullanmaya kalkmış destek bulamamıştı. Vasal, Halonu saraydaki davete yemek yapması için görevlendirerek fırsat yaratmaya devam ediyorsa da Melya hep reddetmişti. Huzuru iyice karı kocanın ufak tefek çekişmeleri şiddetl kavgalara dönmüşmüştü. Bıçağın kemiğe dayandığı anda Melya kocasından  habersiz Vasalı evine yemeğe davet etmişti. Planı basitti. Vasalı yemeğe davet edecek ve yemeğe kattığı mus zehiri ile öldürecekti. Ancak her nasıl olduysa Vasal ölmemişti. Saraydaki yemeğin bitişiyle evine dönen Halon, karısının yemek masasında uzanan yemyeşil suratı ve kana bulanmış gözlerini görmüştü. O gün Halon başkentten ayrılmış kendisine ve kızına kimsenin ulaşamayacağı Madal şehrine doğru uzun bir yolculuğa çıkmıştı. Artık Ocak başında olmadığı her an içen Ayyaş Halon'du. 
   Halru, Ayyaşın sarhoş olmadığı günlerde verdiği sıcak yemekleri hep minnetle anardı.
  Nadri belki bir zamanlar babasının kapıda kıvrılan küçük çocuğa verdiği şefkat çorbasının ritüelini tekrar etmiyordu.   Mavinin türlü tonunu taşıyan gözlerinde, uzun süredir taşıdığı derin hüznü açığa vuruyordu. Ancak yine de huzurluydu. İçinden bir ses Wirde'nin son demleri olduğunu kendi bebeğine de kavuşmasının an meselesi olduğunu hissediyordu. 
   Halru sokakların öğrettiği algısı sayesinde " Ne garip değil mi? Aslında bebeğinden uzaklaşıyorken daha yakın hissetmen" deyivermişti.
     Nadri yaraya tuz basarcasına yakan bu sözlerle ağlamaya koyulurken Orsa'nın gür sesi toplanma emri çığrıyordu.

  Nadri apar topar arabaya binmiş ağlayan bebeği emzirmeye başlamıştı. Yol boyunca bir daha konuşmadılar. Yılışık denilecek kadar girişken olan Halru bile buna cesaret edememişti. Hafif, aklı kıt bilinen Nadri'nin isyanı gözlerinde alevlenmişti bir kere.... Hırsız bu isyanın alevlerinde kalmayı göze alamamıştı. 
    Nadri yıllarca babasının annesine küfrettiği sarhoş karanlıkları unutamıyordu. Ayyaş Halon ayık olduğu zamanlarda değilse de kendini kaybedecek kadar içtiği her gece odasına çekilir eşinin adını haykırarak birine anlatırcasına konuşur. Bazen sesi yükselir, bazen kısılır, tepeden tepeden dikte edişlerini özürler takip ederdi. En sonunda "kadınını koruyamamış zavallı adamın" nidasını salınıverirdi dudaklarından;
Benim için , kızım için o alçak Vasala bir gece katlansan ne olurdu?
Kısa bir sessizliğin takiben "hayır, öyle demek istemedim, sen benimsin..." sesler kısılarak geceye karışırdı. Henüz daha küçük bir çocuk olan Nadri  babasının bencil çaresizliğine bir çok kez tanık olmuştu.
   Herkesin aklı kıt bildiği Nadri sırf bu yüzden bile olsa asilin oğluna çok direnmek istese de korkmuştu. Ölmekten daha çok babasının bencil çaresizliğine konu olmaktan korkuyordu.

Hırsızın ÇırağıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin